2

Sevmedim Burayı, Sevmedim Yalnızlığı


  • Oluşturulma Tarihi : 10.07.2017 06:29
  • Güncelleme Tarihi :

Yabancı bir şehirdeyim.

Kaldığım küçük otel odamın meydana bakan küçücük balkonunda, bir tarafı çatlamış plastik sandalyeye oturmuş, meydanı izliyorum. Yoldan geçen insanlar, karıncalar gibi bir o tarafa, bir bu tarafa ama birbirlerine çarpmadan, kimisi sırtında, elinde çanta, kimisi de poşetler, kitaplar ya da eli boş bir şekilde ama sanki hep bir yere geç kalmış gibi telaşla, hızlı adımlarla yürüyorlar.

Bir köşede el ele tutuşup konuşan, konuşmaktan çok bakışan, sarılan ve öpüşen bir çift gözüme takılıyor. Farklı yönlere yönelip biraz yürüyor, sonra tekrar birbirlerine dönüp sarılıyorlar. Demek bir vedalaşma ama bir türlü vedalaşamama durumu söz konusu. ‘Aynı noktadan başlayıp farklı doğrultuda sabit hızla birbirinden uzaklaşan iki insanın tekrar aynı noktada buluşma olasılığı nedir?’ diye saçma bir fizik sorusu aklıma geliyor. Yanlarından geçen T cetvelli çocuğu görünce mi böyle düşündüm? Yoksa o T cetveli taşıyan kabarık, kıvırcık saçlı çocuğun her türlü problemi çözebilecek üstün yetenekli biri olmasını, o ayrılanları tekrar bir araya getirmenin çözümünü bulmasını istediğimden mi?

Oysa o kıvırcık saçlı çocuk yanlarından onları görmeden geçip gidiyor. Bakmıyor bile o tarafa. Acaba hiç âşık olmuş mudur? Acaba sonsuza kadar tek beden gibi bir arada kalmak istediği biriyle vedalaşmak zorunda kalmış mıdır?

Vedalar…

Vedalarım geliyor aklıma. Hızlandırılmış bir filmde oynuyormuşum gibi birileri hızlıca bana sarılıp gidiyor. Ben üstümde bej bir palto, elimde deri bir çanta, diğer elimde şemsiye kapalı bir şekilde duruyorken, yağmurun altında, hareketsiz bir şekilde duruyorum. Yanıma gelenler sarılıp gidiyor. Gözlerindeki ıslaklık yağmurdan mı? Ağladıkları için mi bilemiyorum. Herkes yüzüme acıklı bir şekilde bakıp bir şeyler söylüyor. Son bir defa sarılıp gidiyor

Öldüm mü yoksa? Herkes bu yüzden mi üzgün, herkes bunun için mi bir araya gelmiş. Bu kadar çok seviliyor muydum? Kimsenin kalbini kırmadan mı vedalaştım herkesle? Kimler var burada? Kafamı kaldırıp kalabalığa baksam.

Büyük bir gürültü ile kendime geldim. Belediyenin ‘resmi hizmete mahsustur’ kamyonu, kasasındaki parke taşlarını meydanın diğer yanına büyük bir gürültü ile boşaltıyordu. Taşlardan çıkan toz ve duman insanların üstünden tüm meydanı dolaşarak bana doğru gelirken ben yerimden kalkıp yavaş yavaş içeri girdim.

Bu kalabalık şehrin içinde zaten kendimi yalnız hissediyordum. Gidenlerden sonra şimdi daha da yalnızım sanki.

Buraya gelmeden önce seni düşünmüştüm. Sevmediğim şehirleri, sevdiğim insanlarla düşünerek sevmeye çalışıyordum. Oysa sen de yoktun artık bu şehirde.

Yabancı bir şehirdeyim… Yalnızım.

Sevmedim burayı, sevmedim yalnızlığı…

Sevmedim Burayı, Sevmedim Yalnızlığı
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan