Sayfa Yükleniyor...
Yalancısın inanamam
Gayrı sana güvenemem
Dünyanın ta öteki ucundayım. Ama aklım dinlediğim bu şarkı ile beraber binlerce kilometre ötede. Kalbim de ona eşlik etmekte.
Neden bir türlü iyileşmez ki içimi kavurup duran bu yara. Son günlerde kendime sıklıkla sorduğum bir soru bu. Neden onu unutamıyorum? Kavuşamamış olmanın bir sonucu mu? Yoksa beraber kurduğumuz hayallere kendimi inandırmış olmam mı? Sadece ben mi suçluyum? Beraber kurmadık mı o hayalleri? Peki, o rahatlıkla arkasını dönüp başka birinin kolunda yürürken neden ben hala tökezleyip düşüyorum? Neden?
Bu gün özel bir gün. Onun doğum günü ve ben onun doğum gününde sadece ve sadece Türkiyede olmak istemediğim için binlerce kilometre öteye geldim. Sırf oradan uzaklaşmak, bu geceyi, o ne yapıyor, kiminle birlikte diye düşünmeden geçirmek için.
Evet, gerçekten farklı bir mekanda, farklı ve eğlenceli bir ortamdayım. Etrafımda yüksek sesli müzikle beraber deli gibi dans eden, eğlenen insanlar. Birçoğu da benim gibi binlerce kilometre öteden gelmiş Türkler, Almanlar, Araplar, İngilizler... Hepsi de içkinin su gibi aktığı bu ortamda bir tek şeyin, kendi ülkelerinde bulamadıkları sevginin peşindeler. Bu sevgiyi de para ile satın alabileceklerine inandırmışlar kendilerini. Sahte ve yalanlar üzerine kurulu, sadece para oldukça var olacak olan bir sevgi. Kadınlar hep mi yalan söylerler? Burada da yalan söylüyorlar. Bulabilecekleri en zengin erkeği ararken sevgi ve ilgi açlığı çeken bu adamlara ne kadar mükemmel, yakışıklı ve karizmatik olduklarını söylüyorlar.
Hepsinin de hikayesi aynı. Aslında kader kurbanı olduklarını söylüyorlar ya da aniden paraya sıkıştıklarından böyle bir işe girdiklerini. Sanırım bu işe yeni girmiş olmak ya da ilk defa yapıyor olmak buradaki erkeklerin istediği bir şey. Onlarda herkesin istediklerini vermeyi öğrenmişler. Alan memnun, satan memnun.
Amaçsızca bakınıyorum etrafa. İçimde hiçbir şey için istek, arzu yok. Bir yalancıdan ötürü başlayan yalnızlığımı başka bir yalancı tedavi edemez. Sadece daha derinleştirebilir.
Sevgi mi arıyorum? Bende bilmiyorum. Bildiğim tek şey varsa içimde hala yanan bir yangın olduğu. Belki Türkiyeden uzaklaşırsam yangının şiddeti azalır diye buralardayım. Ama unuttuğum bir şey var ki yangın Türkiyede değil içimde. Binlerce insanın arasındayım ama yalnızım. Aklim hala eskilerde. Neden böyle oldu neden şöyle olmadı? Şöyle olsa ne olurdu? Ben nerde hata yaptım ya da biz ne zaman kopmaya başladık?
Sürekli kafamda muhasebesini yaptığım bu sıkıntıdan ne zaman kurtulacağım? Çünkü sürekli aynı şeyleri düşünmek, istesem de bir şeyler yapamamak, su içip de içindeki susuzluğu bir türlü giderememek gibi. Kendi kendime de kızıyorum. Ben böyle değildim ki.
Yarıp geçmişken nice ablukayı
Kör bir akrebin zehrine yenik düştü bu beden
Bilseydim giderdim bu yerden
Vururdum kendimi yollara
Kaçardım erkenden
İğnenden ve zehirden
Cevap ver bana! Neden?
Değdi mi? Hiç mi üzülmedin,
Mutlu musun ölmemden.
Demiş ya şair sanki beni mi yazmış bilmeden.
Güçsüzüm, amaçsız ve anlamsızım.
Bu gün de buradan yazıyorum size.
Uzak, çok uzak bir ülkeden.