2

YETER ARTIK YETER


  • Oluşturulma Tarihi : 17.09.2015 07:23
  • Güncelleme Tarihi :

Güzel serin bir güne uyandım. Yol açık nedense bugün. Sakin bir müzik eşliğinde güzel bir sabah yolculuğu yaptım.

Bugün günlerden çarşamba ve berberimde tıraş olma günüm. Ama berber kalfası başka birini tıraş ettiğinden çırağın bana doldurduğu kaçak çayı içerken gazeteye bir göz atıyorum.

Ve işte o görüntü.

Bir baba, kefene sarılmış oğluna son defa sarılırken resmini çekmiş gazeteci.

Yirmili yaşlardaki ‘çocuğun’ çenesi açılmasın diye altından beyaz bir bezle bağlanmış. Gözleri hafif aralık, hafifçe gülümsüyor gibi ağzı açık yine de. Bir rüya görüyor sanki.

‘Benim oğlumda böyle uyur ki’ diye düşünüyorum.

Baba günlerdir uzamış sakalı ve karışmış saçları ile perişan vaziyette, gözlerinden akan yaşlar oğlunun solgun yanaklarına dökülüyor.  Bağırıyor, belli ki uyanmasını istiyor oğlunun. Bunun kötü bir rüya olmasını ve onun uyanarak ‘baba neden ağlıyorsun’ demesini bekliyor. Bir elini başının altına koymuş. Kafasını son bir kez sarılmak için kaldırmış hafifçe. Son bir kez. İnsanın çocuğuna bir daha sarılamayacak olması ne demek bilir misiniz?

Çocuğunuz varsa ve onu gerçekten seviyorsanız bilirsiniz.

Karşısında bir kadın. Çocuğun annesi. Başörtüsü parçalanmış, saçları dağılmış... Yer yer beyazlamış saçları dağılmış, yüzünden aşağı doğru sarkmış. Bağırıyor gibi eşine. ‘ Neden korumadın? Neden ölmesine izin verdin’ diye bakıyor gibi. Ne de olsa evin koruyucusu babadır. Tüm tehlikelerden korur evlatlarını. Biri çocuklarına zarar mı verecek, hemen önüne geçer. Bir elini oğlunun artık buz gibi olmuş yüzüne doğru uzatmış. Kaç defa uyurken böyle okşamıştır yüzünü, kaç defa böyle uyandırmıştır kim bilir? Bilir misiniz?

Çocuğunuz varsa ve onu öyle uyandırıyorsanız bilirsiniz.

Çocuğun başında, elini çocuğun başının altına koyan ve bağıra bağıra ağlayan abisi doğrudan kardeşinin gözüne bakıyor. ‘Ben varken sana kıymalarına nasıl izin verdim, keşke senin yerine ben ölseydim’ diye kahroluyor. Tüm kötülüklerden korumak istersiniz kardeşinizi. Böyle bir şey işte ağabeylik. Bilir misiniz?

Kardeşiniz varsa bilirsiniz.

Babanın omzunda ayakta duran ve ağlayan başka bir adama ait bir el var. Belki de teselli etmeye çalışıyor. ‘Tamam, artık onu ebedi ikametgahına koyalım, rahatça uyusun’ demek istiyor. Oysa ne kadar zor olur tahmin edebilir misiniz?

Yeğeniniz varsa bilirsiniz.

Gözümden yaşlar boşalıyor. Kalfa göz ucuyla bana bakıyor ve ağlamama bir anlam veremiyor.

Nerede çekildiğinin bir önemi var mı bu fotoğrafın? Bizim ülkemizde ya da başka bir ülke de? Acının milliyeti, rengi, ırkı var mı? Siz evladınıza farklı bir şekilde mi ağlarsınız?

Böyle bir fotoğrafın bir parçası olduğunuzu hayal edin. Dünya da en sevdiğiniz varlığı bir daha görmemek üzere yolcu ediyorsunuz.

Rahmetli annem ‘Allah sizin acınızı göstermesin’ derdi. Bende ‘Allah kimseye evlat acısı yaşatmasın’ diyorum.

Çok evladımız öldü bu coğrafyada. Çok anne, baba, ağabey, amca, teyze hala ve akrabalar ağladı. 

Yeter artık. Her öleni kendi çocuğumuz gibi düşünelim ve o acıyı içimizde hissedelim. Başkalarının çocukları için ölüm istemeyelim.

Yeter artık. Yeter…

YETER ARTIK YETER
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan