Özellikle son yıllarda yaşanan baş döndürücü teknolojik gelişmelere paralel olarak, yaşam tarzı da umulmadık değişimler geçirmektedir. Hayatın birçok alanında yaşanan bu radikal değişimler, genel olarak yaşam tarzını kolaylaştırıyor olsa da, bazı problemleri beraberinde getirdiği de gözden uzak tutulmamalıdır.
21. yüzyılın dünyasında, sahip olunan yaşam deneyiminde, günlük hayatın karmaşıklığından kaynaklanan kronik stres, hareket eksikliği ve beslenme alışkanlıklarının değişimi, sağlıklı yaşam adına en sık görülen potansiyel sorunlar olarak değerlendirilmektedir. Doğadan uzak, sağlıksız bir çevrede süren, karmaşık ve zorlu yaşam tarzı içinde, sağlıklı, mutlu ve uzun bir yaşamın temeli olan sağlıklı, dengeli beslenme tarzını ve düzenli fiziksel aktivite alışkanlığını kaybetmekle karşı karşıya kalmaktadır.
Sağlıklı bir yaşam için doğal, dengeli beslenme kadar fiziksel egzersizin de gerekli olduğu bilimsel araştırmalarla ortaya konmuş olsa da, son yıllarda hem beslenme hem de fiziksel aktivite adına, sağlıklı olmayan alışkanlıklar, yaşamsal sağlık için olumsuzluk içeren birçok metabolik problemi de beraberinde getirmektedir.
Sağlıklı bir yaşamın temelinde, sağlıklı beslenmenin var olduğu konusunda tüm dünyada genel bir fikir birlikteliği mevcuttur. Sağlıklı ve dengeli en genel tanımı, vücuda alınması gereken birçok gıda maddesinin yeterli ve dengeli bir oranda tüketilmesi olarak özetlenebilir. Yeterli ve dengeli bir oranda tüketilmesi gerekli olan gıda maddelerinin başında karbonhidrat, protein, lipitler gelmektedir. Dengeli ve düzenli alındığında beslenme sağlığını arttırıyor olsa da, sadece makro element olarak adlandırdığımız karbonhidratlar, yağlar ve lipitler sağlıklı beslenme adına tek başlarına yeterli değildir. Aynı zamanda vitamin ve minerallerin de yeterli oranda alınması gereklidir. Ve aynı zamanda günlük tüketilen su miktarının da sağlıklı beslenme kuralları içinde özel bir öneme sahip olduğu bilinmektedir.
Dengeli ve doğal beslenmenin yaşam sağlığı üzerindeki olumlu etkilerini konu alan klinik çalışmaları inceleyen Nuriye Bayar’ın yaptığı araştırmalarda, özellikle protein ve sağlıklı yağları içeren (bitkisel besinler ve balıkta bulunan doymamış yağlar) gıdaların, lif açısından zengin tam taneli tahıllar, kepekli ekmek, kabuklu yemişlerin, kahverengi pirinç, bakliyatla birlikte sebze ve meyve tüketiminin sağlıklı beslenmenin temelini oluşturmasının önemi vurgulanmaktadır. Böyle bir beslenme tarzının da, obezite, tip 2 diyabet (şeker hastalığı), kalp hastalığı, felç ve bazı kanser türleri dâhil olmak üzere birçok ciddi sağlık sorunların oluşmasını engellemek için çok doğru bir tercih olacağı konusunda da yaygın bir fikir birlikteliği bulunmaktadır.
Sonuç olarak, sağlıklı beslenme, sağlıklı bir yaşam için tüm metabolik fonksiyonların düzenli çalışmasına destek olabileceği gibi, bireyin immun (direnç) sisteminin daha etkin ve güçlü bir yapıda tutabilmesi olacaktır. Bütün bu faktörler göz önüne alındığında, sağlıklı ve uzun bir yaşam için doğal, ve dengeli beslenme alışkanlığının kazanılması daha bir önem kazanmaktadır.
