1
Elif Beyza Serter
İlkses Gazetesi Yazarımız

Elif Beyza Serter

Yazarın Köşe Yazıları

Kore Yapımlı Özel Bir Film: Parazit

Yine çok güzel bir filmle karşınızdayım. Bu yazımda sizlere anlatmak istediğim filmin adı Parazit. 2019 yapımlı bir Güney Kore filmi olan Parazit, son yıllarda çekilmiş en önemli filmlerden bir tanesi. Yönetmenliğini ve senaristliğini Bong Joon-ho’nun üstlendiği Parazit filmi, Kore’de ekonomik anlamda ayrılan sınıfları, sınıf çatışmalarını son derece iyi bir şekilde yansıtmış.

Öncelikle bu yazımda biraz fazla spoiler verebilirim. Okuyuculara şimdiden bir bilgilendirme geçmek istiyorum. Filmin konusunu kısaca anlatmam gerekirse; Kore’de ekonomik anlamda alt sınıfta bulunan Kim Ailesinin başından geçen olayları anlatıyor. Park ailesinin üyeleri sosyal zeka ve akademik başarı anlamında gerçekten iyidir. Zengin bir aile olan Park ailesi ile yolları kesişir. Kim ailesinden Ki-Woo bir fırsat olarak gördüğünden aile üyelerini tek tek Park ailesinde işe yerleştirir. Ailecek Park ailesinin çalışanları olurlar ve onların imkanlarından yararlanırlar. Fakat bir zaman sonra olaylar tersine döner. Tuhaf bir misafir, Kim ailesinin gizlice kaldığı evde onların rahatını engeller. Daha sonra bu mücadele sonu pek de iyi olmayan bir olay dizisinin yaşanmasına neden olur.

Filmin bendeki izlenimlerini aktarmak istiyorum bu bölümde. Filmi izledikten sonra ve yaptığım bazı araştırmaların akabinde şunu fark ettim ki; Parazit Güney Kore’de ekonomik anlamda birbirinden ayrılan sınıfları çok iyi bir şekilde yansıtmış. Öyle ki; maddi anlamda kötü bir durumda olan ve


Keyifli Bir Film Önerisi: Druk (Körkütük)

Bu yazımda sizlere anlatmak için seçtiğim film Druk. Türkçe çevirisiyle Körkütük. Sosyal medyada filmlerle ilgili kesitlere denk geliyorsunuzdur. Sinema meraklıları her zaman denk geliyordur. Ben de bir sinema meraklısı olarak, takip ettiğim sosyal medya hesaplarından bir tanesinde denk geldim bu filme. Film için hazırlanan edit çok dikkatimi çekince araştırmaya başladım ve gerçekten izlemeye değer bir film olduğuna kanaat getirdim, izledim ve şimdi sizlere anlatıyorum.

Filmde bir lisede öğretmenlik yapan 4 öğretmen, her gün belli miktarda alkol alımının hayat enerjisini arttırdığını dair, bir deneyi kendi hayatlarında denemeye karar verir. Denemeye başlarlar. Bir zaman sonra hayattan daha çok keyif almaya başlar sıkıcı monoton hayatlarına renk geldiğini görürler. 4 öğretmenin zaten sıkıcı olan bu monotonluktan kurtulmaları ile hayatları başka yönlere evrilir.

Filmin ana kahramanı Martin için özel hayatı pek de yolunda gitmemektedir. Her gün belli düzey alkol alımından sonra tekrar canlandığını hayattan zevk almaya başladığını görür. Bu tabi ki özel hayatında da bir şeylerin yoluna girmesine sebep olur. Alkol deneyinden önce kendini sıkıcı bulan Martin bu deneyden sonra bambaşka bir karaktere bürünür. Ama şu var ki; 4 öğretmenin denediği alkol deneyi ilk başlarda oldukça işe yarar fakat bir zaman sonra aralarındaki bazı arkadaşlar için işler hiç de yolunda gitmez. Film de bu


Efsane Bir Film: Guguk Kuşu

Üzerimde tesiri çok fazla olan bir filmi seçtim bu yazımda size anlatmak için yine. Filmimiz; sinema tarihinin en önemli yapımlarından bir tanesi olan hatta bazılarına göre en iyisi olan Guguk Kuşu. Jack Nicholson hepimizi kendisine hayran bırakmıştı bu filmde. Filmi anlatırken diğer yazılarıma göre biraz fazla spoiler vereceğim şimdiden bilgilendirmek istiyorum sizleri.

Filmin konusuna değinelim biraz da. Jack Nicholson'un canlandırdığı Randle isimli baş kahramanımız kendisini bir deli hastanesine aldırır. Deli dolu, eğlenceli ve nev-i şahsına münhasır bir kişilik olan Randle burada davranışları ile dikkat çeker ve hastane yönetimi tarafından çok sevilmez. Çünkü otoritelerini yıkacak davranışlar sergiler. Hatta hastaneden delileri kaçırdığı bile olur. Onlar ile çok eğlenceli bir gün geçirir. Tabi hastane yönetimi bu durumdan hoşnut olmaz. Randle deli arkadaşlarını daha sosyal hale getirir. Hatta çok sevilir. Bir gün hastaneden kaçma teşebbüsünde de bulunur. Bu teşebbüsü sonrası film daha farklı bir yöne doğru evrilir. Filmin içeriğine dair bu kadar bilgi yeter. Gerisini siz izleyince çok hoşunuza gidecektir diye düşünüyorum.

Gelelim oyunculara. Yazımın başında da belirttiğim gibi sinema tarihinin en iyi filmlerinden bir tanesi olan Guguk Kuşu'nu bu kadar iyi bir film yapan hikayesinin yanında oyuncu kadrosu ve özellikle Jack Nicholson'un performansı. Film 1975 yapımı. Neredeyse yarım asırı devirmiş muazzam bir


Tuhaf ve Etkileyici Bir Hikaye: Makinist

Bugüne kadar sizlere önerdiğim tüm filmleri beğendiğinizi düşünüyorum. Hem sürükleyici hem de mesaj içeren çok iyi filmleri seçmeye çalıştım. Bunları size aktarırken de çok fazla spoiler vermemeye özen gösterdim. Sizin için seçtiğim ve beğeneceğinize çok inandığım bir filmi daha bugün yine sizlere anlatacağım. Bu yazımızda anlatacağım film Makinist.

Makinist filmi birçok sitede önerilen filmlerden bir tanesidir. Filmde uykusuzluk rahatsızlığı olan Trevor Reznik karakterinin başında geçen olaylar anlatılmaktadır. Trevor yaklaşık 1 yıl hiç uyumamıştır. Bu uykusuzluk hali onun başında birçok sorun açar. İnsan vücudu uykuya da büyük gereksinim duymaktadır hepimizin bildiği gibi. Trevor uyuyamadığı için vücudu bazı olumsuz reaksiyonlar vermektedir. Aşırı şekilde kile vermiştir. Uykusuzluk onda bir şeylere çok zor odaklanmasına neden olmuştur. Sürekli kilo vermesinden ötürü sağlığından endişe eden Trevor Reznik, kilosunu sürekli not alıp kağıtlara yazmaktadır. Bir fabrikada torna ustası olarak çalışan Trevor arkadaşının kolunun makinaya kaptırması olayından sonra arkadaşları tarafından istenmeyen adam durumuna gelir. Son bir yıldır sürekli kilo verdiği için de güvensizlik duyarlar Trevor’dan yana. 1 yıldır uyuymayan Trevor bu olaydan sonra kendini daha çok yalnız ve güvensiz hissetmeye başlar. Tüm bunlar yaşanırken bir de buzdolabına asılı şifreli bir mesaj alan Trevor’un hayatı iyice tuhaf bir hale gelir. Buradan sonra filmde heyecan artmaya başlar. Film izleyiciler


Beyin Yakan Bir Film Önerisi: Memento

Yine çok güzel bir filmle karşınızdayım değerli okuyucular. Bugün size önermek istediğim filmin adı Memento. Türkçe çevirisiyle Akıl Defteri. Bu film benim en sevdiğim filmler listemde ilk 20 film arasında yer alıyor. Sebeplerini ise şimdi sizlere açıklamaya çalışacağım. Tam bir beyin yakan film olduğunu söyleyebilirim.

Filmimiz kısa süreli hafıza kaybı yaşayan Leonard karakterinin başından geçenleri anlatıyor. Leonard, sürekli yaşadığı hafıza kayıplarının ortasında eşini öldüren adamı aramaktadır. Hayatını bu işe adamıştır. İşi ise oldukça zordur. Sürekli yaşadığı hafıza kayıpları onu devamlı geriye getirmektedir. Buna önlem almaya çalışan Leonard, vücuduna bazı işaretler de çizer fakat bu parçaları birleştirmek hiç de kolay değil.

Bir yerden sonra bir paradoksa dönen hikaye içerisinde dönüp dolaşıp aynı yere dönen Leonard'ın hikayesini nefeslerinizi keserek izleyeceğiniz düşünüyorum. Düşünsenize 15 dakka öncesinde ne yaptığınızı nereye gittiğinizi hatırlamıyorsunuz. Ne kadar kötü bir durum olduğunu empati kurduğumuz zaman anlayabiliyoruz. Leonard da bu girdabın içinden çıkmak için yoğun bir çaba sarf etmektedir.

2000 yılı yapımı olan bu film, sinema tarihinin en iyi filmlerinden bir tanesi olarak görülmektedir. Birçok sinema eleştirmenin de en iyiler listesinde yer almaktadır. Filmi bu kadar önemli kılan en önemli sebeplerin başında ise senaryosunun kalitesi yer alıyor. Sürekli geçmişe dönen Leonard'ın hikayesini o kadar güzel anlatılmıştır ki senaryo


Parçalanmış Karakterler: Split

Ben daha çok hareketli, aksiyonlu filmler severim ama bu hafta bu filme bir şans verip izlemek istedim. Çünkü bir haftadır her sosyal mecrada karşıma çıkan bir film Split. Oturup izledim ve şimdi sizler için değerlendireceğim.


Ters Köşe Yaptıran Muazzam Bir Yapıt: Zindan Adası

Leonardo DiCaprio'nun başrolünde yer aldığı ve sinema tarihinin en iyi filmlerinden bir tanesi olan Zindan Adası filmi tek kelimeyle muhteşem bir yapıt. Zaten Leonardo Di Caprio'nun kötü bir filmi olduğunu düşünmüyorum. Bunu daha önce de sizlere söylemiştim. Ters köşe yaptıran filmlerin tesiri daha fazla oluyor. Bu filmde ters köşe yaptıran filmlerin en iyilerinden.


Sinema Tarihinin En İyi Filmlerinden Bir Tanesi: Inception

Türkçe çevirisiyle Başlangıç filmini önermek istiyorum. Bu film sinema tarihinde bambaşka bir kategori açtı. Inception'a benzeyen filmler diye anılan filmler diye literatürde yeni bir yer açıldı. 


Esrarengiz Bir Hikaye: The Watcher

Dizimizin adı: The Watcher. Türkçe çevirisiyle Gözcü. Dizi son yılların en çok dikkat çeken ve izlenen dizilerinden bir tanesi. İkinci kez izlemeyi düşündüğüm bu diziyi sizlere anlatmak ve gözüme çarpan detayları paylaşmak istiyorum. Dizi üzerine yazılan eleştiri yazılarını okuduğum zaman genel itibariyle oldukça iyi tepkiler aldığını ve hikayenin oldukça güzel olduğunu gördüm. İzleyenlerin aklında yer edinmesi ve iz bırakması ve gizemi bir zaman sonra diziyi tekrar izlemenize neden olabiliyor. Benim de ikinci kez izlemeyi planlıyorum.


Beynin sınırlarını zorlayan bir dizi: Black Mirror

Bahsettiğim dizileri siz zaten biliyorsunuz. Bu dizilere de bir de benim açımdan bakmanızı isterim. Bu yazımda sizler için seçtiğim dizinin adı geçtiğimiz haziran ayında uzun süredir yeni sezonu merakla beklenen Black Mirror dizisi. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; yeni sezon birçok insanın beklentisini karşılamadı. Benim ise kısmen karşıladığını belirtmeliyim. Bazı bölümlerin eski Black Mirror havasının uzağında olduğunu düşünüyorum. İlk bölüm ise tamamen eski Black Mirror tadında, oldukça güzel bir senaryoya sahipti. Dizinin 6. sezonunda ise dünya sinemasının birbirinden önemli isimleri yer aldı. Hem Breaking Bad hem de Westworld dizisi ile hafızlarımızda yer edinmiş Aaron Paul, birçok önemli filmde oynayan Salma Hayek ve Annie Murphy gibi oyuncular da yer aldı.


Satrancı Sevdiren Dizi: The Queen's Gambit

Bahsettiğim dizinin adı The Queen's Gambit. Dizi son yıllarda çekilen en iyi dizilerden bir tanesidir. Yayınlandığı platformda da en çok izlenen diziler arasında yer alıyor. Hikaye gerçek bir hayat hikayesinden uyarlama olduğu söylenir ve biraz mizansen katıldığı ifade edilir. Hikaye Walter Tevis adlı bir yazarın 1983 yılı kitabından uyarlama olduğu belirtilir ama dizinin büyük bir kısmı hayal gücüne dayanıyor. Yazar Tevis ise yazdığı  kitabı 'zeki kadınlar için bir hediye olarak' nitelemiş.


Motivasyon Filmim: Onurlu Bir Adam

Filmde siyahi bir adamın, Amerikan deniz kuvvetlerinde dalgıç olma hayali uğruna verdiği mücadele anlatılır. Filmin ana karakteri Carl Brashear, ABD’nin Kentucky şehrinde sakin bir ailenin çocuğudur. Babasının ona öğrettiği bir hayat felsefesi vardır: “Asla vazgeçme, en iyisi ol” Bu hayat felsefesi onun hayatını şekillendirmiştir. Amerikan donanmasına katılmayı uzun uğraşlar sonucu başaran Carl, burada kendini kabul ettirmek için oldukça büyük uğraşlar vermiştir. Bunun asıl nedeni ise; siyahi olmasından kaynaklanmaktadır. Aynı zamanda bir dönem hikayesini anlatan bu yapıtta bahsettiği dönemin sosyo-kültürel özellikleri çok güzel bir şekilde yansıtılmaktadır.


Akıl Oyunları’nı Muhakkak İzleyin

Filmimiz, matematikte dünyaca ünlü kuramlar geliştiren ve aynı zamanda şizofreni hastası olan John Forbes Nash’in hikayesini anlatıyor. Nash, akranlarından çok farklı bir karakter. Sosyal olmayı pek sevmiyor. Kendini neredeyse tamamen bilime adıyor. Fakat bir gün Amerikan gizli servisi tarafından kendisine ulaşıldığını düşünür. Şizofreni hastalığı onun hayatını mahveder. Olmayan şeylerin olduğuna inatla inanır. Bu şekilde evliliği de mahvolur. 


Pulp Fiction: Ucuz Roman

Filmimiz; ünlü yönetmen Quentin Tarantino’nun Pupl Fiction (Ucuz Roman) filmi. Ucuz Roman, bana göre eğlenceli ve çok özel bir film. Film 1993 yılında çekildi ve yaklaşık 3 saat sürüyor fakat 3 bu 3 saat size hiç sıkıcı gelmiyor. Film ödüllerinin en prestijli alanlarından bir tanesi olan Oscar’da 7 dalda ödüle aday gösterilmiş olan bir film olan Ucuz Roman’da komedi unsurlarını görmek; aynı zamanda eğlenceli olduğunun en büyük göstergelerinden bir tanesi. 


Kafalardaki Adalet Anlayışını Sorgulatan Bir Film: 12 Angry Men

Durağan filmlerden dikkatimi çeken önemli bir yapıt olduğu için üzerine birkaç kelam etmem gerektiğini düşündüğüm için bu filmi seçtim. Film uyruğu Latin Amerika olan genç bir adamın babasının katili olmakla suçlandığı için yargılanmasını konu ediniyor. Fakat yargılamayı yapacak olan kişiler jüri üyeleri. Çocuğun yargılanması içinse oy birliği ile karar verilmesi gerekiyor. Yani hep birlikte aynı kararın verilmesi gerekiyor. Jüri üyelerinin 11’i aynı fikirde. Çocuk suçlu fakat biri onlarla aynı fikirde değil. Kafasını kemiren bazı sorular var. Bu sorular cevap bulmadıkça da yanlış bir karar verip suçsuz bir çocuğun haksız yere yargılanmasını istemiyor. 


Hem Polis Hem Seri Katil: Dexter

Dexter, ABD’nin Florida eyaletine bağlı Miami kentinde yaşayan Dexter, polislik yapmaktadır. Fakat aynı zamanda bir seri katil olan Dexter’in bu hale gelmesinin arkasında yatan sebep ise; küçük yaşlarda annesinin ölümü ve zorlu bir çocukluk yaşaması. Tabi hiçbir sebep seri katil olmak için yeterli değildir fakat bu tür psikopat karakterlerin geçmişinde genelde yaşanılan derin travmalar yatıyor. 


Yan Rolden Adına Dizi Yapılan Karakterin Hikayesi: Better Call Saul

Bu nadir karakterlerden bir tanesi de Saul Goodman. Dünyanın gelmiş geçmiş en iyi dizileri arasında gösterilen Braking Bad’i sizlere anlatmıştım. Saul Goodman bu dizide ‘Better Call Saul’ sloganı ile hafızamıza kazınmıştı. Jessie Pnkman ve Walter White’nin uyuşturucudan kazandığı kara parayı aklamaya ve onların arkasını kollamaya çalışırken bir anda hepimizin dikkatini çekti. 


Tony Soprano karakterini tanıtan bir dizi: Sopranos

Mafyatik ve şiddet konulu dizileri pek sevmesem de bu diziyi ayrı bir yere koyuyorum. Bunun temel nedeni ise; ana karakter Tony Soprano. Şiddetten öte Tony Soprano’nun yaşadığı psikolojik temelli sorunları çok güzel yansıtıyor. 


The Walking Dead’i Halen İzlemediniz mi?

Bence The Walking Dead de bizde hak ettiği değeri bulamadı. Sakın yanlış anlaşılmasın hatırı sayılır çok ciddi bir hayran kitlesi var.


Sürükleyici Bir Polisiye Dizisi: The Wire

Telefon ve internet hayatımızda bu kadar etkin değilken; CD ve DVD’lerle oluşan film kültürümüz vardı. Sizlere bugün 2000’li yılların başlarında ABD’deki sokak kültürünü ve her sokakta geçen aksiyon dolu hikayelerin anlatıldığı The Wire dizisini önermek istiyorum. 
Tüm zamanların en iyi yabancı dizileri listeleri ne zaman oluşturulsa The Wire kendine bu listelerde illa ki bir yer buluyor. Peki nedir bu diziyi özel kılan diye soracak olursanız; şimdi sizlere onlardan bahsedeceğim. The Wire 5 sezon ve 60 bölümden oluşan bir dizi. Her sezon sizleri bambaşka maceralara sürüklüyor. 
Baltimore şehrinde uyuşturucu hikayelerinin anlatıldığı muazzam bu muazzam dizide Amerikan polislerinin uyuşturucu satıcıları ile verdiği amansız mücadele anlatılıyor. Hayaller ve bunları gerçekleştirmek için bir insanın neler yapabileceği konusunda şaşırabileceğimiz şeyleri görebiliyoruz. Michael K. Williams, Dominic West ve Lance Reddick’in parmak ısırtan oyunculuk performansları ile büyülendiğimiz dizinin IMDB puanı ise 9,3. 


Çernobil Faciasını Adeta Bizlere Yaşatan Bir Başyapıt: Chernobyl

Bu kaza ile dünyada nükleer enerjiye bakış açısı değişti diyebiliriz. Bugüne kadar yaşanmış en büyük nükleer felaketlerden bir tanesi olarak bilinen Çernobil faciasında 90 bine yakın insan olduğu tahmin ediliyor. Dizi de bu trajik olayı konu ediniyor. 


Yılların Eskitemediği Uyarlama: Yeşil yol

Film benimde hayranı olduğum ve çoğu kitabını bir solukta okuduğum Stephan King'in aynı isimli romanından uyarlanmış. 


İlham Veren Bir Film: Umudunu Kaybetme

Filmde Will Smith oğlu Jaden Smith ile beraber oynuyor ki ikisininde oyunculuğu olağanüstü. Will Smith filme çok yakışmış. Zaten bence filmde ondan başkası düşünülemezdi herhalde. Film eşi tarafından terk edilmiş ve hiçbir geliri olmayan bir babanın hikayesini konu alıyor. Gündelik hayatta karşımıza çıkan sorunlara bir baba olarak nasıl mücadele eder onu izleyeceksiniz. Ve bence asla pişman olmayacaksınız…


Tüm Zamanların En İyi Filmi: Esaretin Bedeli

Film bence hapishane hayatını en güzel anlatan filmlerden biri. Kaç kere izledim inanın bilmiyorum. Her izlediğimde kendimi filmin içinde gibi hissettim çünkü oyunculuklar ve senaryo harika. İzlediğinizde sizi şaşırtacak bir film. Bana umut ve mutluluk kavramları ile ilgili çok şey öğretti. Stephen King uyarlaması olan filmde Morgan Freeman ve Tim Robbins başrolde. Film, 1995'te, aralarında en iyi film adaylığı da olmak üzere tam 7 dalda Oscar'a aday gösterilmiş.