Sadece bir gün kadınların olmamalı

8 Mart Dünya Kadınlar Gününü geride bıraktık. Esasen 8 Mart'ın kutlamadan önce emekçi kadınları hatırlama günü, ABD'de 1857 yılında gerçekleşen trajik olayda hayatını kaybeden emekçi kadınları anma günü olduğunu unutmamız gerekiyor. Böyle bir günün varlığı elbette bir taraftan üzücü.

1857'de ne olmuştu diye bir kez daha hatırlayacak olursak. 1857'de Amerika Birleşik Devletleri'nde bir tekstil fabrikasında çalışan 40 bin kadın, daha iyi çalışma koşulları talep etmek için grev başlattı. Fakat bu greve polis çok sert bir tepki gösterdi. Fabrikada çıkan yangında 100'ün üzerinde kadın hayatını kaybetti. Bu olay tüm dünya basınında büyük yankı uyandırdı. Kadınlar Günü esasen bu olaylara dayanıyor.

Gelelim günümüze. Erkek egemen toplum düzeninde o gün de kadınların sürekli ötekileştirilip, küçük düşürülüp kadın cinayetlerinin fazla olması ile günümüzde de sürekli karşılaşıyoruz. Aradan geçen yıllar da kadının değerini anlamaya yönelik birçok bilinçlendirme faaliyeti gerçekleşse de medeniyet bilinci değişmiş olsa da kadının gördüğü değer yine çok da farklı değil.

Peki neden değil? Kadına verilen değerle ilişkili. Bu da toplumun eğitim düzeyi ve aileden yetişme biçimine bağlı bir şey. Çocuklarımızı kadın erkek diye ayırmadan, sadece severek, onlara bu bilinci aşılayarak eğitmemiz gerekiyor. 

En nihayetinde geldiğimiz noktada yazımın da başında ifade ettiğim gibi kadınların tek bir günü olmaz. Sadece bir gün kadınların olmamalı. 

Sadece bir gün kadınların olmamalı