Saygıyla, sevgiyle bir 10 Kasım sabahı daha

Bugün, 10 Kasım. Sabah saat dokuzu beş geçe ülkenin dört bir yanında hayat bir anlığına duracak. Arabalar, insanlar, sokaklar… Herkes saygıyla bekleyecek; hepimiz, Atatürk’ü anacağız.

Bazen düşünüyorum, acaba bu kadar zamandır 10 Kasım sabahlarında hissettiğimiz o duygu nasıl bu kadar taze kalabiliyor? Her yıl aynı heyecan, aynı hüzün, aynı minnet. İşte, Atatürk’ün bizde bıraktığı iz tam da bu. Onun mirası, sadece kurduğu Cumhuriyet değil; bize bıraktığı, her daim taptaze olan bu duygu da onun mirasının bir parçası.

Bir lider düşünün, yıllar geçtikçe değeri daha da anlaşılan… Bizler için eğitimde, bilimde, sanatta bir yol açtı; “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir,” diyerek halka olan inancını gösterdi. Ve bugün, onun bize kazandırdığı değerlere sahip çıkmak, belki de ona duyduğumuz en büyük saygıyı göstermek anlamına geliyor. Özgürlüğümüzü, cumhuriyetimizi ve bağımsızlığımızı bugün onun izinden giderek koruyoruz.

10 Kasım, sadece yas tutmak değil; Atatürk’ü ve onun ideallerini yaşamak anlamına geliyor. Atatürk’ün hep söylediği gibi, “Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir; benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” İşte, biz her 10 Kasım’da bunu hissediyoruz. Onu yalnızca geçmişte kalmış bir kahraman olarak değil, bugün hala yolumuzu aydınlatan bir rehber olarak görüyoruz.

Bugün bir kez daha minnetle anıyoruz, bir kez daha onun açtığı yolda yürüme kararlılığımızı tazeliyoruz. Saygıyla, sevgiyle, özlemle…

Saygıyla, sevgiyle bir 10 Kasım sabahı daha