Distopya nedir?

Distopya, hiçbir şeyin mükemmel olmadığı ve her şeyin çok yanlış gittiği bir dünyadır. Distopya edebiyatı bize yakın gelecekte dünyaya neler olabileceğine dair izlenimleri sunmaktadır. Genellikle, distopya eserlerinin ana temaları isyan, baskı, devrimler, savaşlar, aşırı nüfus ve felaketlerdir. Distopya bu yönüyle kusursuz bir dünya yaratan ütopyanın tam karşısında bulunmaktadır.
Distopik kurgu (bazen kıyamet edebiyatı olarak da adlandırılır), genellikle geri dönüşü olmayan tamamen korkunç veya bozulmuş fütüristik bir toplumun yaratılmasıdır. Distopya, genellikle kitlesel yoksulluk, halkın güvensizliği ve şüphe, polis devleti, acı ve / veya baskı gibi korkutucu olumsuzluklara odaklanan alternatif bir toplum olarak tanımlanmaktadır. Distopyalar genellikle çağdaş toplumun unsurlarını dışa vurur ve birçok kişi tarafından politik uyarılar olarak okunur. Bana göre, distopya sadece bir yer ya da zaman değil, bununla beraber mutlak bir umutsuzluk ve pişmanlık duygusudur.  Distopyaların, gerçek dünyaya didaktik dersler dışında bir şey sunmaz. Fakat maalesef gördüğümüz üzere yavaş yavaş kurgu dediğimiz bu durumlar, hayatımızın içerisinde yer almaya başladı. Bilim ve teknolojideki ilerlemelerle daha iyi bir toplum meydana getirmesi amaçlanan sanayi devriminin insan yaşamında kitlesel tahribata neden olduğu gibi, gün geçtikçe gelişen her şey, dünyamızda ve hayatımızda onarılması güç yaralar açmaya başladı.
DİSTOPYANIN ÖZELLİKLERİ
Peki nedir distopik toplumların özellikleri? Biraz bunlara bakalım.

• Genel olarak, hükümet yoktur, ya da varsa, baskıcı ve kontrol eden bir hükümettir.
• Yoksullarla zenginler arasında büyük bir gelir açığı bulunur, ya da herkes aşırı yoksullukla karşı karşıyadır.
• Hükümet ya da yönetici sınıf tarafından ortaya konan propaganda, insan aklını kontrol altına almaktadır. Yani propaganda, toplumu kontrol etmek için kullanılır.
• Bilgi, bağımsız düşünce ve özgürlük sınırlıdır.
• Bir topluluk veya konsept, toplum vatandaşlarına empoze edilir.
• Vatandaşlar sürekli gözetim altında olduklarını hisseder.
• Toplumun hemen hemen her bireyi dış dünyadan korkar.
• Bireyler, insanlık dışı bir durumda yaşar.
• Sınır dışındaki dünyaya asla güvenilmez.
• Vatandaşların beklentileri tekdüze ve sıradandır.
• Bireysellik ve muhalefet kötü bir şey olarak algılanır.
• Toplum, mükemmel bir ütopya dünyasının illüzyonudur.

Distopya nedir?