Medeniyetle birlikte ortaya çıkan en temel gıdalardan biri olan ekmeğin günümüzde israf edilmemesi ile alakalı birçok farkındalık çalışması yürütülmektedir. Süregelen beslenme alışkanlıklarımızdan ötürü, öğünlerimizde önemli bir yer kaplayan ekmek, en çok israf edilen gıda ürünlerinin de başında gelmektedir. Geçtiğimiz gün gazetemizde Kenan Yeşil arkadaşımızın yaptığı haberde, kayıt dışı ekmek üretiminin arttığını belirten İTB Hububat Mamulleri Meslek Komitesi Başkanı Necati Polat, Türkiye’de günde 12 milyon ekmeğin israf edildiğini söyledi. Ben de bu köşemde sizlere tam olarak israf konusuyla ilişkili olan “freeganizm” olgusunu anlatacağım.
Freeganizm, atılan her türlü gıdaların geri dönüşümünün yapıldığı, israfa-tüketime karşı duran bir akımdır. Freeganizm, İngilizce karşılığı bedava anlamına gelen ‘free’ ve hayvansal herhangi bir ürünü tüketmeye karşı olmak anlamına gelen ‘vegan’ sözcüklerinin birleşiminden türemiştir. Freeganizm, 1990’lı yıllarda, materyalizm ve tüketim çılgınlığına bir tepki olarak doğmuştur. Freegan yaşam biçimini benimsemiş bireyler, ellerinden geldiğince hiçbir şey satın almayarak hayatlarını sürdürmeye çalışmaktadırlar. Günlük tüketim ihtiyaçlarını, taze olduğu halde çöpe atılmış gıdalardan karşılamaktadırlar. Bunun dışında kıyafetlerini de yine aynı yolla temin etmektedirler. Freegan bireyler, gerekmedikçe yapılan alışverişe karşı duruyor. Dünyada açlıkla savaşan birçok canlı varken henüz kullanabilir durumda olan gıda ve eşyaların atılmasını anlamsız bulan bu kişiler, insanların savurganlığına karşı durarak farkındalık yaratmaya çalışıyor.
Freegan akımının öncülerinden ABD’li Adam Weissman’a göre freeganizm, israfı önlemek, daha az çalışabilmek için para biriktirmek ve tüketimin etkilerini en aza indirgemek için oluşturulmuş bir strateji ve siyasi kültür. Weissman’a göre gerçek mutluluk alışveriş merkezlerinde değil. Daha az satın alır ve satın aldıklarımıza da iyi bakarsak, çalışmamıza da gerek yok. Ama burada amaç tembellik etmek değil. Zamanımızı kapitalizme hizmetine sunmak yerine, sevdiklerimize ve insanlığa daha yararlı şeylere ayırmak.
Peki gıda israfını azaltmak için ne gibi önlemler alabiliriz?
-İhtiyaçtan fazla gıda ürünü alınmamalı,
-Gıda ürünleri mutlaka iyi saklanmalı,
-Uzun süreli saklama amaçlanıyorsa derin dondurucu ve poşet kullanılmalı
-Ekmek dilimlenerek tüketilmeli,
-Kuruyan ekmekler israf edilmemeli, içinde az miktarda su kaynayan tencerenin üzerine yerleştirilen -süzgeç üstüne konularak tüketilmeli,
-Bayatlayan ekmekler galeta unu veya kurutulmuş ekmek içi şeklinde çeşitli yemek, pasta ve tatlı yapımında kullanılmalıdır.
Toplu tüketim kuruluşları ne yapmalı?
-Toplu tüketim yerleri olan; hastane, yatılı okul, askeri birlik ve öğrenci yemekhanelerinde ‘ekmek israfı önleme planları’ oluşturulması ve hayata geçirilmesi,
-Üretimin talebe göre planlanması,
-Raf ömrü uzun kaliteli ekmek üretilmesi,
-Ekmeklerin fırında veya satış yerinde uygun koşullarda saklanması,
-Toplu yemek tüketim yerlerinde ekmeğin dilimlenmiş veya küçük yuvarlak ekmek olarak verilmesi,
-Self servis tezgahlarında ekmeğin baş tarafta değil, yemeklerden sonra yer alması.
KUTU KUTU
Bilinmesi gerekenler
Dünya çapında maalesef 800 milyondan fazla insan şiddetli kötü beslenme koşullarından muzdarip ve yaklaşık 36 milyon insan gıda kıtlığından yaşamını yitiriyor. Ama buna rağmen her yıl 1.3 milyar ton yiyecek israf ediliyor.
Eğer gıda israfı bir ülke olsaydı, ABD ve Çin’den sonra dünyanın en çok karbondioksit üreten üçüncü ülkesi olurdu.