Greenpeace, okyanusları koruma anlamında çalışmalarına devam ediyor. Bilim insanları 2030 yılına kadar okyanusların yüzde 30’unu korumamız gerektiği konusunda hemfikir. Bunun için güçlü bir küresel okyanus anlaşmasına ihtiyacımız var. 1 milyondan fazla insanın çağrısına katılarak, bunu yapmamız mümkün. Dünyadaki tüm yaşamı okyanuslarımıza borçluyuz ve şimdi onları koruma sırası bizde.
Okyanuslar gezegenin yüzde 71'ini kapsıyor ve gıda, geçim, iklim düzenlemesi ve daha fazlası için güvendiğimiz önemli tür ve ekosistemlere ev sahipliği yapıyor. Fakat okyanusların yardımımıza ihtiyacı var. Okyanusları kurtarmak bazen çok zor bir görev gibi hissedebiliriz ancak hepimiz mücadele edersek büyük bir fark yaratabiliriz. Peki nasıl?
Plastik olmayan alternatifler: Okyanuslar, plastiklerden yüzünden büyüyen bir tehditle karşı karşıya. Her yıl kara kaynaklı kaynaklardan deniz ortamına tahmini olarak 17,6 milyar liralık plastik sızıntı yaşanıyor. Plastik kullanımını azaltırsak, okyanuslara yardım edebiliriz.
Karbon ayak izini azaltın: Bilinen bir sera gazı olan karbondioksit, okyanuslarımızı daha asidik hale getiriyor. Bu, suyun artan asitliği ile zayıfladığından, küresel ölçekte mercan kaybına neden oluyor. Bu basit önlemlerden bazılarını benimseyerek karbon ayakizinizi azaltabilirsiniz: Araba sürmek yerine bisiklet sürün, yürüyün veya toplu taşıma araçlarını kullanın. Bir odadan çıkarken ışıkları kapatın. Termostatınızı açmak yerine kışın bir süveter giyin. Vegan olun.
Okyanusa zarar veren ürünlerden kaçının: Doğrudan nesli tükenmekte olan veya tehdit altındaki türlere zarar verebilecek birçok ürün var. Örneğin mercan veya deniz kaplumbağası kabuğundan yapılmış mücevherler. Bu ürünler avcılığı destekler ve önemli türler ve ekosistemleri tehdit eder.
İyi okyanus politikalarını destekleyin: İyi okyanus politikalarını destekleyen kamu görevlilerinin seçilmesi deniz yaşamını ve okyanuslarımızı korumamıza yardımcı olabilir.
Greenpeace, Birlemiş Milletler’de (BM) güçlü bir Küresel Okyanus Anlaşması oluşturulması için “Okyanuslarımızı Koru” kampanyası başlattı. İklim değişikliğinden plastik kirliliğine, madencilik faaliyetlerinden aşırı avlanmaya kadar okyanuslarımızın karşı karşıya kaldığı tehlikeler her geçen gün artıyor. Bilim insanları, hem vahşi yaşamı korumak hem de iklim değişikliği ile mücadele etmek için okyanusların en az üçte birinin 2030 yılına kadar okyanus koruma alanı kapsamına alınması gerektiğini söyledi. Okyanustaki canlıların olmaması durumunda atmosferde yaklaşık yüzde 50 daha fazla karbondioksit olacağını belirten bilim insanları, öyle bir durumda dünyanın çok daha sıcak olacağını açıkladı. Greenpeace’in York Üniversitesi ve Oxford Üniversitesi ile birlikte hazırladığı ‘30x30 Okyanus Koruma Planı’ raporu, okyanusların en az üçte birinin okyanus koruma alanı kapsamına alınmasının mümkün olduğunu ortaya koydu.
OKYANUSLARI TEHDİT EDENLER
İklim değişikliği: Sağlıklı ve yaşam dolu okyanuslar, iklim değişikliğinin etkilerini sınırlayıp üstesinden gelinmesini sağlayan en önemli savunma mekanizmalarından birisi. Okyanustaki canlılar olmasaydı atmosferde yaklaşık yüzde 50 daha fazla karbondioksit bulunurdu. Ama iklim değişikliği nedeniyle Kuzey Kutbu’nda ve Antarktika Okyanusu’ndaki buzullar hızla eriyor.
Plastik kirliliği: Plastikler, çevre koşulları ne olursa olsun biyolojik olarak ayrışmıyor. Büyük plastik parçaları balinalar, kaplumbağalar ve deniz kuşları gibi türlerin boğulmasına neden oluyor; küçük plastik parçaları ise deniz hayvanları tarafından yiyecek sanılıp yeniyor.
Petrol kirliliği: Deniz yaşamını zehirleyen petrol sızıntısı ve kirliliği nedeniyle deniz kuşu gibi canlılar ölüyor. Okyanustaki petrol sızıntıları, haritalardaki ulusal sınırları takip etmiyor ve tüm yaban hayatını etkiliyor.
Balıkçılık faaliyetleri: Denetimin olmadığı açık denizler, büyük gemiler tarafından talan ediliyor. Bu endüstriyel av gemileri, denizlerde trol ağı gibi yıkıcı yöntemler kullanarak sanki tarla sürer gibi deniz yatağını tarıyor, kompleks habitatlar deniz tabanıyla birlikte yok oluyor.