Hayatlarımızın, hızlıca akıp gittiği bir dönemde yaşıyoruz. Değil yemek yemeye, oturmaya bile vakit bulamıyoruz kimi zaman. Yoğun tempoda geçen bu günler nedeniyle yediğimiz ve içtiğimiz şeylere de dikkat edemiyoruz. En temel ihtiyacımız olan gıdanın asıl kaynağından uzaklaşarak, endüstriyel üretim anlayışıyla kirletiyoruz kendimizi.
‘Fast Food’un alışkanlığa dönüştüğü bir dönemden geçiyoruz. Yediklerimizin, bedenimizi, ruhumuzu ve zihnimizi nasıl kirlettiğini görmezden geliyoruz. Sadece ‘doymak’ için yiyoruz. Geçtiğimiz günlerde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 2015 yılında yaptığı araştırmalar sonucu, insan sağlığını tehlikeye düşürecek üretimler ve tağşiş yapan firmaları kamuoyuyla paylaşmıştı. Bu da durumun ne kadar vahim olduğunu gözler önüne serdi. Sağlıklı beslenmek amacıyla aldığımız zeytinyağlarında bile tağşiş yapıldığının ortaya çıkması, kentli insanda güvensizlik yarattı. Zaten hafiften organik gıdaya yönelen insanlar, artık bu konuda daha derin araştırmalar yapmaya başladı.
Artık devreye ‘bilinçli tüketici’ kavramı girdi. İnsanlar bilinçlendikçe, ‘Fast Food’ ve endüstriyel anlayışla üretilen ürünlerden uzaklaşmaya çalışıyor. Fakat organik ürünlere yönelmek de insana maddi bir yük oluyor. ‘Vahşi kapitalizm’ dediğimiz şey burada tüm varlığını hissettiriyor. Öncelikle tüm gıda ürünlerini kalitesizleştirerek pahalı fiyatlarla önümüze sunan bu sistem, şimdi de doğal ürünleri markalaştırıp, etiketleyerek, süper marketler aracılığı ile fahiş rakamlara satıyor bize.
‘Bilinçli tüketici’ dediğimiz kişiler ise bu sisteme başkaldırarak direkt olarak üreticiyle temas kurmaya başladı. Gıda ürünlerinde aracıları ortadan kaldırdığımız zaman, direkt olarak hem sağlıklı beslenmiş hem de bu ürünleri ucuza almaya başlamış oluyoruz. Ülkemizde ve dünyada da bunu yapan birçok gıda topluluğu var.
İŞLENMİŞ GIDALARDAN UZAK DURUN
Öte yandan belediyeler de artık bu konuda üreticileri destekliyor. Örneğin Buca Belediyesi, Buca’daki köylülerin ürünlerini belediye hizmet binası önünde satışa sunarak hem vatandaşa hem de köylülere büyük bir destek verdi. İzmir Büyükşehir Belediyesi önderliğinde Karşıyaka Belediyesi ve Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) işbirliğiyle Bostanlı’da sürdürülen organik pazar “Ekopazar” da ilgi gören pazarlar arasında. Satış alanına sadece organik ürünlerin girilmesine izin veriliyor. Ürünler bez, kağıt ya da doğada yok olan ambalajlarda, hiçbir kimyasal etkiye maruz kalmamış sağlıklı tezgah örtüleri üzerinde tüketiciye ulaşıyor. Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu tarafından yapılan denetimlerle Ekopazar İzmir, ürünlerin yanı sıra pazar alanı da organik belgesine sahip.
Yine İzmir Büyükşehir Belediyesi önderliğinde Urla Belediyesi ve Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği (ETO) işbirliğiyle Urla eski tamirhane binasında açılan organik pazar Ekopazar, Urla’da hizmet veriyor. Balçova da ekolojik pazarın kurulduğu bir diğer ilçe. Bornova Organik Pazar da Bornova’daki vatandaşlara hizmet veriyor. Bununla beraber Foça Yeryüzü Pazarı ve Seferihisar pazarları da İzmirlilerin doğal ve iyi beslenmesini sağlayan pazarlar arasında yer alıyor.
Bilinçli beslenmek istiyorsanız, İşlenmiş, paketlenmiş, katkı maddeleri içeren ürünlerden mutlaka kaçının. Köylülere yönelin, onlarla ilk elden temas kurun. Gıda topluluklarını takip edin ve kesinlikle belediyelerden “eko pazarlar” talep etin. Unutmayın “Ne yersek O’yuz.”