İzmir’de sonbahar sadece yaprakları dökmüyor… Öğrencilerin hayalleri de tek tek düşüyor. Üniversite kazanmak sevinciyle gelen gençler, şehre ayak bastıkları an hayal kırıklığıyla karşılaşıyor. Çünkü İzmir’de artık ev bulmak, ev almaktan daha zor.
Kiralık daire arıyorsun… Apartman altına sıkışmış, mutfakla salonu birbirine karışmış 40 metrekarelik daire için istenen para, neredeyse İstanbul’un merkeziyle yarışıyor. İzmir’in iş imkânı İstanbul’un çeyreği değil… Fabrika yok, sanayi yok, devasa şirketler yok ama kira fiyatı var mı? Var. Hem de New York ayarında!
Ev sahipleri ayrı bir dünya… Öğrenciler şehre gelir gelmez ellerini ovuşturmaya başlıyorlar. “Öğrenci çok, ev az. O halde kirayı ikiye katla.” Bu kadar basit. İnsanların yaşam hakkı, öğrencilerin barınma ihtiyacı, ailelerin ekonomik durumu… Hiçbirinin önemi yok. “Ne koparırsam kâr” mantığı İzmir’in apartmanlarına yerleşmiş durumda.
Bir de işin bankalar kısmı var. Emlak Katılım’ın kampanyalarıyla ev almak isteyenler piyasaya yüklenince, fiyatlar otomatikman şişti. Yatırımcının cebi şişti, İzmirli’nin nefesi kesildi. Daha dün 2 milyon lira olan daire, bugün 3 milyon. Hadi al da görelim!
İzmirli yıllardır “Biz İstanbul değiliz, biz farklıyız” derdi. Ama görünen o ki fiyatlarda İstanbul’u yakaladık, hatta bazı yerlerde solladık. İş imkânı yok, maaşlar düşük ama kiralar semtine göre Londra, Paris, Berlin…
Sonra da gençlere diyoruz ki:
“Git çalış, oku, üret, bu ülkeye faydalı ol.”
Peki nerede kalacak bu genç? Öğrenci yurdu dolu, ev kiraları ateş pahası, yeni yapılan evler zaten kuş kafesi kadar. Gencecik insanlar ya üç kişi bir eve sığıyor ya da geceleri uyumadan önce “Ben burada kalmaya değil, hayatta kalmaya çalışıyorum” diye iç geçiriyor.
İzmir güzel şehir… Ama güzellik sadece deniz manzarasında, Kordon’da yürüyüşte kalıyor. Çünkü artık İzmirli olmak, her gün cebinden biraz daha düşmek demek. Ev hayali kurmak değil, ev kirasına çalışmak demek.
İşin Özü;
İzmir, İstanbul’un yükünü çekmeden, İstanbul’un pahalılığını çekiyor. Bu denklemin çözümü yok. Öğrenciye barınma hakkı tanımayan şehir, geleceğine de sahip çıkamaz.