Dikkat’in Dağıldığı Yerde Öğrenme Durur!


  • Oluşturulma Tarihi : 04.11.2025 09:49
  • Güncelleme Tarihi : 04.11.2025 09:49

Son yıllarda çocuklarda dikkat eksikliği ve dikkat dağınıklığı belirtilerinde ciddi bir artış gözlemliyoruz. Bu tablo yalnızca ders başarısındaki düşüşle sınırlı değil; aynı zamanda yürütücü işlevleri, duygusal düzenleme becerilerini, öz kontrolü ve motivasyonu da doğrudan etkiliyor.

Yani mesele sadece “derse odaklanamıyor” değil; çocuğun tüm gelişimsel süreçleri bundan nasibini alıyor.

Peki neden böyle oldu?

Bugünün çocukları, henüz bilişsel süreçleri tam olgunlaşmadan aşırı uyarıcı bir dijital dünyaya doğuyor.

Sosyal medya videolarının saniyeler içinde değişen görselleri, hızlı akan oyun sahneleri ve sürekli yenilenen içerikler; çocuk beyninde anlık ödül sistemini (dopamin döngüsünü) sık sık tetikliyor.

Böyle bir beyin, gerçek hayattaki yavaş akışı “sıkıcı” buluyor.

Bu durumun sonucunda sabit dikkat, bekleme toleransı ve derin odaklanma kapasitesi giderek zayıflıyor.

Ayrıca günümüz yaşam biçimi çocukların doğal gelişim alanlarını da daraltıyor.

Serbest oyun, doğayla temas, fiziksel hareket, sessizlik ve yaratıcılık gerektiren etkinlikler azaldıkça, dikkat süreçlerinin gelişimini destekleyen nörolojik devreler yeterince uyarılamıyor.

Birçok çocuk duygusal olarak da sürekli uyarılmış hâlde — yoğun programlar, erken yaşta başarı beklentileri, rekabetçi okul ortamı ve sosyal medya baskısı onların kaygı düzeyini artırıyor.

Kaygı yükseldikçe, prefrontal korteksin etkinliği azalıyor; yani dikkat ve planlama becerisi zayıflıyor.

Okul ortamında bu çocuklar genellikle “isteksiz”, “dağınık” veya “tembel” olarak etiketlenebiliyor. Oysa bu etiketlerin ardında çoğu zaman nörolojik bir farklılık ve dikkat regülasyonunda zorluk yatıyor.

Bu çocukların “istememesi” değil, “yapamaması” söz konusu.

Ve en önemlisi, uygun destekle bu beceriler geliştirilebilir.

Peki ne yapılmalı?

Aile ve okul, çocuğun dikkat becerilerini geliştirmek için ortak bir psikoeğitimsel yaklaşım benimsemelidir.

Evde ekran süresi sınırlanmalı, çocukla birlikte sessiz oyunlar, masa başı etkinlikler, puzzle, resim ya da kitap okuma gibi bilişsel esnekliği artıran aktiviteler yapılmalıdır.

Okulda ise öğretmen, çocuğun öğrenme stilini göz önünde bulundurarak daha kısa yönergeler verebilir, görevleri parçalara bölebilir ve çocuğu başarıyla pekiştirebilir.

Ayrıca dikkat egzersizleri, nefes çalışmaları, duygusal farkındalık ve öz düzenleme teknikleri ile süreç desteklenmelidir.

Ve elbette, gerek duyulursa uzman desteği alınmalıdır.

Dikkat becerileri tıpkı kaslar gibidir: Kullanıldıkça güçlenir, ihmal edildikçe zayıflar.

Unutmayalım:

Dikkat doğuştan gelen bir yetenek değil, gelişen bir beceridir.

Her çocuğun dikkat süresi, öğrenme hızı ve duyusal eşiği farklıdır.

Onları anlamak, acele etmeden rehberlik etmek ve bireysel farklılıklarına saygı duymak en büyük desteğimizdir.

Çünkü çocuk, kendisine inanıldığında dikkatini toplar; görülüp anlaşıldığında öğrenmeye yeniden başlar.

Dikkat’in Dağıldığı Yerde Öğrenme Durur!
Ümmü Gülsüm Kaplan
Yazarımız Kim ?

Ümmü Gülsüm Kaplan