Kurban Resmi

Afganistan Yine Gündemde, Ya Afganlar?


  • Oluşturulma Tarihi : 15.07.2021 07:38
  • Güncelleme Tarihi :
Afganistan Yine Gündemde, Ya Afganlar? yazının resmi

Afganistan yıllardır istikrarsızlığın ve yoksulluğun pençesinde kıvranıyor. ABD’nin askerini çekme kararı ülkeyi yeniden dünya gündemine taşıdı. Afganistan’la özel bağları bulunan Türkiye’nin tutumu önem kazandı.

Türkiye Afganistan’a karşılıksız birçok yardımlarda bulundu. Mustafa Kemal’in Türkiye’sini ilk Afganlar tanımıştı, kuruluş yıllarında Afganistan’a çok sayıda sivil ve askeri uzman gönderilmiş, hepsinin maaşları Ankara’dan ödenmişti. 1928 yılında Afgan kralı Amanullah Han Atatürk’ün konuğu olarak Türkiye’yi ziyaret etmişti. Son otuz kırk yılda da Türkiye tarafından Afganistan’a ciddi teknik yardımlarda bulunuldu. Kabil’de kurulan Atatürk Çocuk Hastanesi bunlardan sadece biridir. Türkiye’nin oraya çok emeği geçti. Halk arasında Türkiye’nin özel bir yeri vardır. Keşke Afganlar da Cumhuriyetimiz gibi kadın erkek eşitliğine, medeni kanuna, çağdaş okullara ve üniversitelere kavuşabilseydi.

Yirmi yıl kadar önce bir heyetle iki günlüğüne Kabil’e gitmiştim. Şehir içindeki bazı Bakanlıkları ziyaret ederken bir yandan da binaların haline bakıyordum. Geçtiğimiz her cadde, savaşta yıkılmış, hırçın Orta Asya ikliminin zamanla harabeye çevirdiği terkedilmiş binalarla doluydu. Kimileri topraktan yapılmış bu binalar fakirliğin, geçmiş zor günlerin ve hâlâ süren güvensiz ortamın ürkütücü habercileriydi. Yollarda yürüyen insanlarda da yoksulluk, ürkeklik ve mutsuzluk hakimdi; burka giymiş kadınların yüz ifadelerini ise görebilmek mümkün değildi.

Şimdi Amerika Birleşik Devletleri Afganistan’dan kaçarcasına çekiliyor. Ülke, tarihi eserleri dinamitle parçalayarak yok eden geri bir zihniyete sahip Taliban’ın insafına kalacak. Afganistan’da bir “Afgan milleti” yaratmak maalesef mümkün olamadı. Ülkenin çağdaş dünyayla birleşmesi bir hayalden öteye geçemedi. Batı ülkeleri afyon ekiminin yasaklanmasında da etkili olamadı. Afyonun Taliban için ciddi bir gelir kaynağı olduğu eskiden beri söylenedurur.

Ülkede Peştunların yanısıra Özbekler ve Türkmenler de yaşıyor. Kuzey’de Mezarı Şerif’te bir Başkonsolosluğumuz var. Türkiye kız öğrencilerin okula gitmesine önem veriyor, bu amaçla okullar açtı. Taliban sonrasında gerek kuzey Afganistan’ın, gerek Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan sınırlarının güvenliği, doğal olarak bu bölgelerde yaşayan Türk kökenlilerin durumu, ilgili makamlarımızca herhalde etraflıca değerlendiriliyordur.

Kabil Havaalanının güvenliğinin ABD askeri çekildikten sonra da Türkiye’nin kontrolünde kalmaya devam etmesinin Türkiye’ye çok az getirisi olan tehlikeli ve doğruluğu tartışılır bir adım olacağı konuşuluyor. Taliban sonrası bu durumun taşıyacağı riskleri ilgili makamlarımızın Taliban yetkilileriyle ele almaya çalışıyor olabileceği akla gelen bir olasılıktır. Havaalanına göz diktiği anlaşılan Taliban, Türkiye’nin askeri varlığına kesinlikle karşı olduğunu açıklamış bulunuyor. Kabil Havaalanı konusunda herhangi bir Birleşmiş Milletler kararı da bulunmamaktadır. Yıllardır Taliban’ın yönlendirilmesinde etkili olduğu bilinen Pakistan’ın sessizliği ise düşündürücü.

Bütün bunlar tabiatıyla düzensiz göçü yeniden tetikleyecek. Afganistan’dan dışarıya zaten yıllardır bir göç vardı. Şimdi bunun iyice hızlanacağı hesaplanıyor. Avrupa Birliği’ni şimdiden bunun telaşı almış durumda. Afganlar Türkiye’ye ve Batı’ya eskiden beri İran üzerinden geliyorlardı. İran’da da yıllardır yüzbinlerce Afgan sığınmacı yaşıyor. İran’ın ülkeden ayrılmak isteyenleri “zorla tutmadığı”, hatta sınıra kadar getirdiği eskiden beri söylenir. Son gelişmeler üzerine İran’ın meseleleri, öteden beri pek yıldızının barışmadığı Taliban’la konuşmaya başladığı biliniyor.

Türkiye’nin diğer ülkelerdeki Türk kökenlilere yönelik politikası, onları Türkiye’ye getirmek değil, herkesin kendi ülkesinde kalarak Türkiye ile o ülke arasında sağlıklı bir bağ kurulmasını sağlamak idi. Türkiye’ye yönelik sığınmacı akınlarına yönelik politikası ise buna uygun bir çizgideydi: Türkiye, Birleşmiş Milletler 1951 Cenevre Mülteci Konvansiyonuna koyduğu rezervle, sadece Avrupa Konseyine üye devletlerden gelenlere mülteci statüsü vereceğini ilan etmişti. Yani Türkiye, doğusundan mülteci gelmesini, ülkesinin bir “göçmen deposuna” dönüşmesini istemiyordu.

Şimdi Türkiye’nin başında Suriyeliler derdi bitmeden bir de Afgan yığınlarının sorunlarının başlaması herhalde makamlarımızı düşündürüyordur. Türkiye’nin kendi halkının emniyeti ve refahı, ülke barışı her şeyin üstündedir. Avrupa yine Afganistan’dan başlayan sığınmacı kaçışını durdurmak için her yola başvuracaktır. Suriyeliler meselesinde olduğu gibi, “Türkiye’ye para verelim, göçmenlerin bize gelmesini önlesin” diyeceklerdir. Göçmenlerin içinden beğendiklerini seçerek almak isteyeceklerdir.

Afganistan’daki son gelişmelerin, Türkiye’nin, bölgesine istikrar ve güven yansıtan, çağdaş dünyayla uyumlu, geleneksel dış politikasına uygun olarak ele alınması öncelikli bir meseledir.

Afganistan Yine Gündemde, Ya Afganlar?
Şakir Fakılı
Yazarımız Kim ?

Şakir Fakılı