İzmir ülkemizin kültür ve sanat hayatının son derece zengin ve canlı olduğu şehirlerimiz arasında. Önümüzdeki eylül ayında İzmir bu özelliğini evrensel bir kültür buluşmasıyla bir kez daha gösterecek. Büyükşehir Belediyesinin öncülüğünde, Birleşmiş Kentler ve Yerel Yönetimler (UCLG) adlı uluslararası kuruluş, 2015 yılından bu yana iki yılda bir düzenlenen, daha önce Bilbao, Jeju ve Buenos Aires’te yapılan Kültür Zirvesi etkinliklerinin dördüncüsünü 9-11 Eylül tarihlerinde İzmir’de gerçekleştirecek.
Dünya kentleri arasında kültür ve sanat alışverişini özendirmeyi amaçlayan bu Zirve’ye dünyadan ve ülkemizden önemli kuruluşların ve temsilcilerin katılması bekleniyor. Zirve’nin başlığı “Kültür, Geleceğimizi Kurarken” olacak. Düzenlenecek toplantılarda şehirlerin uygulayacağı kültür politikaları konuşulacak. Bu konular Birleşmiş Milletlerin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri açısından değerlendirilecek. Toplantıların İzmir’in Kurtuluş Günü Dokuz Eylül’le aynı haftaya denk gelmesi de etkinliklere görünürlük katacak. Dileyelim ki salgın koşulları Belediye’nin hazırlıklarını ve etkinlikleri olumsuz etkilemesin.
İzmir, kültür- sanat ve tarihi değerler bakımından gerçekten bu zirveyi fazlasıyla hak eden bir şehir. Sayın Büyükşehir Belediye Başkanını, bu zor dönemde gerekli inisiyatifi alarak, İzmir gibi bir metropol için sanatın ve kültürün, ekmek ve su kadar önemli bir gereksinim olduğunu görerek bu girişimi başlatmış olması nedeniyle kutlamak gerekir.
Sayın Başkanın geçtiğimiz haftalarda bu kapsamda, basında yer alan “İzmir’de kültürel bir rönesansın taşlarını döşüyoruz” şeklindeki sözleri de yerinde ve anlamlıdır. Gerçekten, kültür ve sanat, aydınlanmanın iki temel sütunudur. Sayın Başkanın sözleri bize Atatürk’ün “Cumhuriyet’in temeli kültürdür” özdeyişini anımsatıyor. Kültürel rönesansa bu vurgunun yapılması, Türkiye’nin tamamlanamayan aydınlanma hamlesine İzmir’den kazandırılmış önemli bir ivme, aynı zamanda kültür ve sanatın kalkınmanın temel yapı taşları olduğuna inanan insanlar için sevinçle karşılanacak bir gelişmedir. Bu girişimler, ülkelerin yumuşak gücü olan kültürel diplomasiye de kuşkusuz destek sağlayacaktır.
Rönesans’a yapılan vurgu neden bu kadar önemlidir? İtalya’nın Floransa kentinde 14ncü yüzyılda başlayan Rönesans, felsefede her şeyin ölçüsünü insan olarak kabul eden, bilimde gözlem ve akılcılığa ağırlık veren, ama en çok sanatta -Leonardo da Vinci ve Mikelanj’ın göz dolduran eserleriyle- kendini gösteren, Orta Çağ’dan kopuş ve özgürleşme dönemidir. İzmir’in sokaklarına sanatsal ve kültürel bir rönesansın taşlarının döşenmesini ise, geleceğin aydınlık Türkiye’sinin kültür yaşamının özgürce gelişmesi arzu ve niyeti olarak algılıyoruz.
İzmir’de kültür yaşamını etkileyecek bir opera binasının yapılmakta olmasını da bu bağlamda değerli bir fırsat olarak görmek mümkün. Binanın yapımının 2023 Şubat’ında tamamlanmasının öngörüldüğü basında belirtiliyor. Tamamlandığında İzmir Operasının İzmir’in ve ülkemizin yüzünü ağartacak bir sanat merkezi olacağı muhakkaktır. Bu çerçevede, her yıl İzmir’de tanınmış bir opera eserinin sahneleneceği bir “Akdeniz Kentleri Opera Festivali” düzenlenebileceği akla geliyor. Yine her yıl bir çalıştayda, bir opera eseri akademisyen ve sanatçılar tarafından işlenebilir.
Aynı şekilde, İzmir tarihinin en önemli dönüm noktasını sanat dünyasına kazandırmak üzere, “Dokuz Eylül” temalı bir opera eseri bestelenebilir. Böylece hem şehre hem Cumhuriyet tarihimize kalıcı bir sanatsal katkı sağlanmış olur.
Önemli bir ticaret limanı olan İzmir’in, özellikle gençlerin ve kadınların özgürce yaşadığı, heykellerin alanları süslediği, sokaklarında, salonlarında, hatta tramvaylarında ve isimleri birbirinden anlamlı gemilerinde bile sanatın rahatça icra edilebildiği, farklı bir şehir kimliğinin ağır bastığı bir Akdeniz şehri olduğu rahatlıkla söylenebilir. Büyükşehir Belediyesinin İzmir’i dış dünyada hak ettiği yerlere ulaştırma, bilhassa önemli merkezlerle bağlarını ve iletişimini geliştirme konusunda, kültürün önemini idrak eden bir ufka sahip olduğunu ve İzmir’in kültürel zenginliğini güçlendirmeye gayret ettiğini belirtmek herhalde abartılı olmaz.
Kültür Zirvesine katılacak yabancılar için İzmir, geçmişi ve doğası ile, pek çok görülecek yer, tadılacak lezzet, edinilecek deneyim sunuyor. Tarihi açıdan eski çağlardan Efes, Bergama, Teos, Klazomenai bunlardan sadece birkaçı. Homer’in doğum yeri İzmir’de. Tarihi Kemeraltı Çarşısı aynı zamanda önemli kültür mekanlarına da ev sahipliği yapıyor. Osmanlı dönemi camileri, bozulmadan bugüne ulaşabilen kiliseler, 16 ncı yüzyıldan kalan sinagoglar farklı inançların ve kültürlerin etkileşimini yansıtıyor.
Bu düşüncelerle, 9-11 Eylül 2021 İzmir Kültür Zirvesine başarılar diliyoruz.