Kültüre Ücret Duvarı


  • Oluşturulma Tarihi : 29.09.2025 09:04
  • Güncelleme Tarihi : 29.09.2025 09:04

Geçmişte yalnızca bir dilekçeyle ücretsiz olarak tahsis edilen belediye salonları, bugün artık sivil toplum kuruluşlarına dahi ücretli hale getirildi. Oysa bu kuruluşlar, toplumun ortak iyiliği için hiçbir maddi beklenti olmadan, gönüllülükle hizmet veren yapılardır. Çoğu zaman kendi ofis kirasını dahi zor karşılayan bu kurumlar, yine de toplumla buluşmayı, insanlara fayda sağlamayı ve sosyal sorumluluk alanında fark yaratmayı görev bilmektedir.
Unutmamak gerekir ki bu kuruluşlar; toplumsal farkındalığı artırmak, üretimi teşvik etmek ve insanları bir araya getirmek gibi son derece kıymetli bir işlev görmektedir. Böyle kurumlara yönelik maddi yüklerin artırılması ya da faaliyetlerinin önüne engeller konulması; yalnızca o kurumu değil, o kurumun hizmet sunduğu tüm kesimleri olumsuz etkiler. Zaten ekonomik koşullar, geçim sıkıntısı, yoğun iş temposu ve sosyal eşitsizliklerle boğuşan milyonlarca insan, hayata biraz olsun tutunabilmek için sanata, kültüre, dayanışmaya ihtiyaç duymaktadır. İnsanların sosyal hayatta zorlandığı, sürekli bir mücadele içinde olduğu bu dönemde; sanat bir kaçış değil, bir nefes alanıdır. Müzik, tiyatro, sergi, söyleşi, atölye… Bunların her biri bireye “yalnız değilsin” diyerek mesaj verir. İnsanları biraz olsun gündelik kaygılarından uzaklaştırır, duygusal ve zihinsel bir rahatlama sunar. Toplumu bir araya getirir, iyileştirir. Toplumda her gün artan şiddet eğilimini azaltmak belki de yok etmenin en güzel iletişim kanalıdır. Ayrıca üretmenin en güzel örneklerini temsil eder.
İşte tam da bu yüzden, sanata ve kültürel etkinliklere erişimi zorlaştırmak, bu alanları ücret duvarlarıyla çevrelemek; yalnızca kültür-sanat üretimini engellemek değil, aynı zamanda toplumun nefes almasını da kesmektir. Sanatı sınırlandırmak, insanın insan kalabilme alanını daraltmaktır. Böyle bir yaklaşım, geleceği tehdit eden bir anlayışın ürünüdür.
Kamu kurumlarının görevi, toplumun ruhunu besleyen bu alanları korumak ve geliştirmek olmalıdır. Belediyelere ait salonlar, halkın ortak kullanım alanlarıdır. Bu salonlardan gönüllü hizmet sunan sivil toplum kuruluşlarını mahrum bırakmak, onları desteklemek yerine kösteklemek, toplumsal gelişime vurulan büyük bir darbedir. STK zaten kendi bünyesinde zorluklarla mücadele edip iyi bir amaç için çabalarken salonları ücretli kılmak büyük haksızlıktır. Kültür ve sanat, yalnızca eğlence değildir; birleştirici, iyileştirici, dönüştürücü bir güçtür. Bu gücün önüne set çekmek, dolaylı olarak insanlara “yalnız mücadele edin” demektir. Oysa biz biliyoruz ki dayanışma, paylaşım, üretim ve birlikte var olma ruhu olmadan sağlıklı bir toplum kurulamaz.
Sanatı ve kültürü kısıtlayan her uygulamanın, aslında topluma karşı işlenmiş bir suç olduğunu düşünüyor ve bu uygulamaları esefle kınıyorum.

Kültüre Ücret Duvarı
Sibel Atapek
Yazarımız Kim ?

Sibel Atapek