Sanatta Sevginin Yeri


  • Oluşturulma Tarihi : 26.05.2025 08:45
  • Güncelleme Tarihi : 26.05.2025 08:45

Sanat, yalnızca teknikle ya da bilgiyle var olamaz. Onun en büyük ve vazgeçilmez malzemesi sevgidir. Sevginin olmadığı her şey gibi, sevgisiz sanat da eksik kalır. Belki göze hitap eder, ama ruha dokunamaz. Bugün sayısız üretim var, ama çok azı gerçekten sanat sayılabilir. Neden mi? Çünkü içinde sevgi yok. Derinlik yok, içtenlik yok. Her şey hızla tüketiliyor; ticarileşmiş, ruhsuz işler çoğalıyor. Oysa sevgiyle yoğrulmuş bir eser, yürekten gelir ve yüreklere ulaşmayı başarır. Ancak o zaman yaşar. Sanatçı önce sever. Konusunu, malzemesini, izleyicisini… Sevmeden yapılan şey, sadece bir iştir. Sanat değildir.
Düşünün, bir tiyatro sahnesi... Replikler hazır, dekorlar kusursuz, teknik bilgi yerli yerinde. Ama oyuncular sahneye sevgilerini katmaz, ruhlarını vermezlerse o oyun etkisiz bir gösteriden öteye gidemez. Seyirci için bu, dünden kalma tatsız bir yemeği hatırlamaktan farksız olur. Ama sevgiyle sahnelenmiş bir oyun? İşte o zaman izleyicide iz bırakır, hatırlanır, belki hayatında yeni bir yön bile açar. Bir yazar düşünün. Eğer sevmeden, hissetmeden yazarsa, kelimeleri sadece birer cümle olur. Yazıysa yalnızca yazıdır. Oysa içten gelen bir satır, bir okuyucunun en kırılgan yerine dokunabilir. Çünkü sevgi, yalnızca değerli değil; sanatla birleştiğinde bambaşka bir güce dönüşür. Onarıcı, dönüştürücü ve kalıcı bir güce.
Sanatta sevgi; sanatın süsü değil, özüdür.

Sanatta Sevginin Yeri
Sibel Atapek
Yazarımız Kim ?

Sibel Atapek

Kabul Ediyorum
İlkses Gazetesi olarak sistemimizde sadece sizin izinleriniz doğrultusunda bilgilerinizi kullanıyoruz. Detaylı Bilgi cookie script