2

10 Kasım'a Doğru


  • Oluşturulma Tarihi : 09.11.2020 07:33
  • Güncelleme Tarihi :

Sonbaharda kapattın gözlerini mevsimler bile matem ayındaydı gidişini biliyormuşçasına. Elemle doldu Türk halkının yüreği. Çünkü milyonlarca Türk, en büyük babasını, Atasını kaybetmişti. Ve gazete kağıdına sarılı bir haber düştü, 1938’in 10 Kasımında. Seni anlatan o yapraklar çığlık atıyordu yokluğunda. Bir acının tarifi ne kadar buruk olabilirdi? O satırlara işlenmiş cümleler şahitlik ediyordu bu acıya; “Gözlerimizden kıskandığımız öldü. Türklük ulu şefini, insanlık en büyük evladını kaybetti. Kemal Atatürk’ün Türk gençliğine emanet ettiği büyük eseri, artarak büyük bir hızla ebediyete kadar yaşayacaktır. Onun nur ve ilham kaynağı olan mukaddes ruhu, başımızda ve kalbimizde ilahi bir meşale olacaktır.” 17 milyon Türk yastaydı senin kurduğun Türkiye’mizde. Ve ardından Dünya… Dünya yastaydı. “Sezer, İskender, Napolyon ayağa kalkın. Büyüğünüz geliyor” dedi İtalya. “Dünya sahnesinden tarihin en dikkat çekici adamlarından biri geçti” dedi ABD. “Büyük düşüncelerin adamı... bir devlet mimarıydı” dedi Avusturya.

O kadar çok ses yankılandı ki senin yokluğunda, yıkılmakta olan geçmişini ayağa kaldıran, geleceğini yeniden sağlam temeller üzerinde inşa eden bir Türk vardı yurdumun güzel topraklarında. Bütün dünya; seni dinledi, örnek aldı, bütün evrene mal olmuş bir önder dedi. O gün 9’ u 5 geçe senin nabzın durdu sonrasında gelen her 10 Kasımda, her siren sesi ile de bizim nabzımız duruyor. Senin aydınlattığın dünyamız, duruyor. Biz bedenen toprağa karışan Mustafa Kemal’i hiç görmedik belki ama, seni fikirlerinde gördük, bize emanet ettiklerinde gördük. Ve biz, varlığımızı borçlu olduğumuz bu Mustafa Kemal’i çok sevdik. Vatanımızın üstünde bilinçle yaşadığımız her an, bizi koruyucu kalkan gibi saran gölgende seni gördük, ışığını hissettik.
~Çünkü biz her yıl 8 Mart’ta, bize verdiğin değerlerle bugünümüzü kadın-erkek eşitliği içinde hür ve özgürce yaşadığımızı biliyoruz.
~Çünkü biz her yıl 18 Mart’ta, ülkemizin dönüm noktası Çanakkale’de ölümsüz Türk milletinin adını yer yüzüne tekrar kazıdığını biliyoruz.
~Çünkü biz her yıl 23 Nisan’da, sen ve silah arkadaşlarının ulusumuza kazandırdığınız egemenlikle varlığımızı sürdürdüğümüzü biliyoruz.
~Çünkü biz her yıl 19 Mayıs’ta denizden gelen rüzgarıyla Samsun’a ayak basan, aslında o adımlarla da Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine adım atan seni görüyoruz.
~Çünkü biz her yıl 30 Ağustos’ta Dumlupınar’da senin önderliğinde ayağa kalkan Türk’ün, zafer naraları attığını biliyoruz. İşte o tarihten beri her yıl 30 Ağustos’ta biz Büyük Taarruz’u utkuyla kutlayabiliyorsak bu senin ve ecdatlarımızın sayesinde, bunu çok iyi biliyoruz.
~Çünkü biz her yıl 26 Eylül’de Türk Dil Bayramımızı kutlarken en büyük özgürlüğümüz kendi dilimizde düşünce özgürlüğümüzün, senin sayende elimizde olmasına seviniyoruz. ~Çünkü biz her yıl

29 Ekim’de, Türk milletimiz ve üstünde bulunduğumuz Türk devletimiz yaşasın, sonsuzluğa ulaşsın umuduyla canlarını veren şehitlerimizle yaşıyoruz. Seni ve ecdatlarımızı anıyoruz. Tanrı’ya sonsuz kut kıvançlar diliyoruz. Bizi 2. Ergenekon’dan çıkaran senin gibi bir önderi, 2.kere gök yeleli Bozkurdu biz Türklere gönderdiği için. Sen inandın aşık olduğun vatan uğruna ömrünü koydun ortaya. Türk milleti de sana inandı izinden yürüdü istikbale. Bugünümüzü ve yarınımızı borçlu olduğumuz Atam. Bütün adımlar tekrar sana döndüğünde, bütün fikirler tekrar seni zikrettiğinde biliyoruz ki ülkemiz çok daha yaşanabilir bir yer olacak. Yine 1938’in 10 Kasım’ında bir gazete yapraklarına düşen yazıda bu dizelerin matemi ve öğüdü vardı; “Ulu şefimiz bu sabah 9.5 de öldü. Türk milleti en büyük Atatürk’ün öldü! Onun sonsuzluğa kavuşan büyük ruhu karşısında, aziz emaneti olan Cumhuriyete ebedi bekçi olacağına bir defa daha ant iç. Yaşasın cumhuriyet”. Senin yokluğunun 82. yılında bir kez daha ant içiyorum kendi adıma. Kurduğun Cumhuriyete yılmaz bekçi olacağıma.

Senin gökyüzüne yolculuğunun başladığı her 10 Kasım’da bizim yüreğimiz biraz buruk oluyor işte Atam. Senin fikirlerinle yaşasak da, senin ruhunda buluşsak da büyük bir önderin bu dünyaya veda edişi acıtıyor yüreğimizi. Kelimeler sığlaşıyor kalıplarında. Tanrı’nın bize gönderdiği seni biz çok sevdik ve o ruh artık biziz. Mustafa Kemal olma yolunda yürüyen her gence selam olsun, asla pes etmeyin. O pes etmedi. Türkiye Cumhuriyeti’ni bizim için kurdu. Bu güzel emaneti yükseltecek olan da biziz. Sevgiyle…
 

10 Kasım'a Doğru
Sıla Arsel
Yazarımız Kim ?

Sıla Arsel