Sayfa Yükleniyor...
Biliyoruz ki 12 sayısının mitolojide ve dinlerde önemli bir yeri var. Daha önce bu tapınağın göksel olaylara göre konumlandığından bahsetmiştik. 12 sayısı astrolojide Zodyak takımyıldızlarının sayısıdır. Astronomide ise yılın aylarını belirtir. Türklerin 12 hayvanlı takvimi de 12 sayısının bizim için önemini belirtir. Saat 12 sayısı üzerine kuruludur. Alevilerin inanışında 12 imam vardır, Hititlerin 12 tanrısı. Tevrat’ta Musevilerin 12 kavmi vardır, Hz İsa’nın 12 havarisi. Öyleyse bu gözlemlerinize göre dinlerin çıkış yerinin Göbeklitepe olduğundan söz edebilir miyiz?
Bu mabetteki bir diğer akla takılan soru ise taşların üstündeki “ağızsız insan” figürleri. Ağızsız insan bize neyi anlatır? Bir tür “sır” mı? Geçmişte atalarımızın bize bıraktığı ve çözmemizi istedikleri bu sırrı ne? Tarihteki ilk tapınak bize neyi anlatıyor? Bu soruları şimdilik bir köşeye bırakalım. Ezoterik tarihi çözümlemek zaman alıyor ne yazık ki..
Gelelim Sümerliler ile Göbeklitepe arasındaki bağa. Bu konuyu araştırırken Sümerlilere ait fazla bilinmeyen bir metne rast geldim. Belki duyanlarımız vardır, SAG-BA metni, diye. Göbeklitepe’ de tapınaklar A, B, C,... vs diye adlandırılmıştır. D tapınağını da bu metinle özdeşleştirmişler. Birlikte metni inceleyelim.
SAG-BA Metni;
Büyü, Ant, Aşılmayan Ant Dairesi
Tanrıların Aşılmayan Ant Dairesi
Göğün ve Yerin Değiştirilmeyen Ant Dairesi
Tanrı Tektir ve Değiştirilemez
Tanrı ve İnsan, Birbirinden Ayrılamaz.
Bu metindeki göğün ve yerin değiştirilemeyen ant dairesini (yani tapınağını), Göbeklitepe’deki D dairesi ile özdeşleştirilmiştir. Ve bu metinde ilginizi çeken başka bir şey daha var mı? Türkçemize çevrilen “Tanrı tektir” cümlesi mesela. Günümüzde Sümerliler için çok tanrılı ilkel inanışa sahip derler. Ama bu metne göre de bir tezatlık var değil mi? Şimdi sevgili okuyucularım, bu karışıklık nereden kaynaklanıyor öncelikle sizi onu açıklamak istiyorum sonra konumuza kaldığımız yerden devam edeceğiz. Evet Sümerlilere göre Tanrı tektir, hem de çoktur. Şaka şaka kafanız karışmasın. Sümer metinlerinde geçen Tanrılar kelimesi ile asıl anlatılan şey bizim algıladığımız gibi mutlak bir yaratıcı değildir. Sümerlilere göre Tanrı kelimesinin asıl Türkçesi; gökyüzünden gelen galaktik varlıklar, demektir. Sümer tabletlerinde adı geçen Tanrı Enki, Tanrı Enlil… vs hepsi gökyüzünden gelen galaktik varlıklardır. Bizim günümüzdeki Tanrı kelimesinden anladığımız yaratıcı anlamında bir Tanrı, söz konusu değildir. Yani onların Tanrılar dedikleri; önderlerdir, galaktik varlıklardır. Ve bu galaktik varlıklara göre de her şeyin yaratıcısı tektir. Galzu (Hızır) da yaratıcının yeryüzüne ulaşan elidir. (Mecazi anlamda bir el kavramı kullandım lütfen kafanız karışmasın).
Şimdi konumuza geri dönüyoruz. En son D tapınağına değinmiştik. Devam edelim. B tapınağında tilki figürü, C tapınağında da yaban domuzu figürüne rast geliyoruz. A tapınağında ise yılan figürüne. Bu yılan figürünü sonlara saklayıp bu konuya özellikle değinmek istedim. A tapınağındaki T şeklindeki taşlarda en çok yılan kabartmasının olması ilgimi çekti. Mitolojide yılan; ölüm ve tahribatı simgeler. Belki sonrasında yeniden doğum ve iyileşme. Bana bu devasa taşların insan eliyle inşa edilmiş olmasının mümkün olmaması Anunnakileri hatırlatmıştı. Ancak insanüstü bir gücü, insanüstü varlıkların teknolojisi geliştirebilir öyle değil mi? Bilenlerimiz vardır belki Anunnakiler ve Reptilianlar Savaşı’nı. Reptilianlar sürüngen ırk olarak adlandırılır. Belki bu A tapınağı da bize reptilianlar hakkında bilgi veriyordur?
Bana uçuk kaçık şeyler anlatıyormuşum gibi bakmayın sevgili okuyucularım. Doğaüstü gizemler mümkün. İçinde bulunduğumuz evrende dünyamız, bir karınca kadar bile yer kaplamıyor. Ayrıca dinlerden de örnek verecek olursak; Hz. Muhammed’in muallak taşı ile birlikte göğe yükseldiğini, burak ismi verilen uçan aracını kullandığını biliyoruz. Hz. Musa’nın denizi ikiye ayırması, Hz. İsa’nın göğe çekilme olayı, Hz. Süleyman’ın yeşil renkli uçan halısını ya da yüzüğü davut yıldızı mührü yardımıyla mabedini cinlere (belki uzaylılara) yaptırdığını okuyoruz. Yani peygamberlerin kullandığı gücün, insanüstü bir güç olduğu sonucuna varabiliriz? Düşünelim, hangimizin göğe yükselen aracı var? Hangimiz denizi ikiye yarabiliriz? Süleyman mabedinin devasa bir yapıt olduğunu hangimiz bilmiyor? Biliyoruz ki peygamberler seçilmiş kişiler “gökyüzüne varabilen” Yoksa onların da sirius bağlantıları mı var?