Kurban Resmi

Kendini Bul, Kendin Ol


  • Oluşturulma Tarihi : 27.04.2020 07:24
  • Güncelleme Tarihi :
Kendini Bul, Kendin Ol yazının resmi

İnsan sosyal bir varlıktır, iletişim kurma isteğiyle, kalbi çarpar kimi zaman çünkü sessizlik soğukluktur ona göre, muhabbet ise en sıcak gülümseyişlerdendir güzel hatıralar eşliğinde. Fakat kendini dinlediği zaman, arınma süreci başlar bünyesinde, aslında ruhen daha huzurludur o zaman. Ve bu gerçeği iç dünyasının derinliklerine gömmeyi tercih eder her şeye rağmen. Çünkü korkar insan, kimi zaman, iç sesini dinlemekten, ona sarılan hislerini idrak etmekten. İşte bu yüzden canı sıkılıyormuş gibi algılar yalnız kaldığında, iletişim kuracağı insanı somut olarak yanında göremediğinden, kendine de yönelemediğinden. Çünkü düşünce yetisini kapı dışarı itmiştir, kendiyle baş başa kaldığı o zaman. Aslında yaşamın mucizesi de o korktuğu düşüncelerde yatar. Düşünün. Cesaretli insanlar neden daha mutlu görünür ve kendimize dahi itiraf edemesek de istem dışı daha çok özeniriz onlara? Çünkü iç seslerini dinlerken ondan korkmazlar hiç bir zaman. Hata yapmaktan da korkmazlar. Gülmeyi öğrenmişlerdir arzuladıklarına ulaşamadıklarında bile, yenilmenin başarısızlık olmadığını öğrenmişlerdir. Bu yüzden de kolay kolay yenilmezler zaten. Çünkü başarısızlık diye bir şey yoktur onların hayatlarında, olumlu düşüncelerle yönetirler kendilerini ve yol göstericileri hep onların yanındadır, o melekleri, göremeseler de. Şimdi sıra bizde. Kendi sesimizle ilgilenme, kendi değerimizin farkına varma zamanı. Bu hayatta yalnız değiliz hiç birimiz, düşüncelerimizin değerini öğrendiğimizde. Geleceğimizi inşa eden bilinçaltı yaşamımıza ulaştığımızda. Ülkemizin içinde bulunduğu bu süreçte, artık huzuru bünyemizde hissetme zamanımız geldi çünkü. Kayıp hazinemiz huzuru da kendimizi mutlu edecek aktivitelerde bulmalıyız, insan en çok hobilerine yöneldiğinde kavuşur çünkü iç dünyasında sakladığı onu rahatlatan hislere. Mesela bunlardan bazıları;
-Fotoğraf çekmek. Kendini tatmin etmek uğruna, beğenilme duygusu çerçevesinde özçekim yapıp kendi silüetini paylaşanlar değil elbette ki kastım. Parçası olduğu doğanın huzurlu maviliğinde kaybolmak belki anlatmak istediğim. Bir ağacın gölgesinde sakladığı güveni ortaya çıkarmak belki de, sözünü ettiğim. Evet bu fotoğraf karesinde saklanmış doğanın parçasıyız biz. Anlamı derin..
- Kitap okumak. Kimimiz çok uzak bu konuya. Kimimiz de uzak olmasa da kaptırmış kendini yanlış hayatların varlığına. Günümüzde her kitap nitelikli değil maalesef. Bize kendimize ait olmayacak çok yanlış hayatlar ve yanlış davranışlar işleyebiliyor bazıları. Hele ki o, erişkinliğe geçiş döneminde. Bazen özeniyoruz biz olmayacak karakterlere. Özenme olayı kimi zaman iyi aslında. Tabi eğer karakter doğruysa. Çünkü onun gibi olmak için çabalarız, bu istek başarıyı doğurur ardından. Ve doğada yaşaması gereken gerçek insanı buluruz içimizde. Fakat karakter yanlışsa, kendimiz olmaktan çıkarız. İçimizdeki saf ve iyi duyguların ölümüne sebep oluruz ardından. Bu nedenle bize kitaptaki karakteri aşılayan, tek düşünce çerçevesinde bizi robotlaştıran romanlara değil, içimizdeki insancıl beni, Tanrı’nın parçası olan beni bulmaya yardımcı olan kitaplara yani seçenekler çerçevesinde kendimize, kendi irademizle ulaştığımız romanlara çevirirsek yüzümüzü, işte o zaman aradığımız iç huzurumuza kavuşabiliriz. Belki parapsikoloji romanlarıyla belki spritüal konularla.
-Kimi zaman da yazmalı insan. Konuşamadığı duyguları olur bazen, kendine bile itiraf edemediği. İşte bunları kaleme aldığında rahatlar. Çünkü içine gömdüğü bu duyguları atmıştır artık dışarıya özgürce. Ve onu çevresindeki insanlar gibi yargılamaz beyaz sayfalar, mürekkep kokan kalemler. Böylece bu parmak egzersizi ona özgüven verecek, içindeki korkuyu atmasına olanak sağlayacaktır. Belki de ışık yolcularının kulağına fısıldadığı güzel fikirlerdir onlar. Hayatlarında mutluluğu ve huzuru hissetmeleri, doğruya yönelmeleri için çabaladıkları bir düşüncedir insana aşılamak istedikleri. O derin fikirler uçup gitsin ister miyiz? Zannetmiyorum.
-Bazen dans etmeli insan hayatın yorgunluğunu o tatlı kas yorgunluğuyla atarak. Bazen şarkı söylemeli, gülen suratına içten bir mutluluk aşılamak için. Bazen de insana güven veren bir ağacın varlığını hissetmeli, ruhunu enstrümanıyla buluştururken. İşte hayat enerjisi bu. Ruhun gıdası, doğanın ritmi. Kalp neden atar ki o huzura kavuşamadıkça?
- Hani eskiden, derlerdi ya büyüklerimiz; yalınayak toprakta yürümek bütün negatif duygularını senden alır diye. Sinirlendiğimizde, bizi olumsuzluğa sevk edecek şeyler yaşadığımızda iyi gelirdi toprakta yürümek, tıpkı bir kediyi (köpeği..) okşamak gibi, tıpkı denizi izlemek gibi, tıpkı bir çiçeği nazikçe sevmek gibi. Biz toprağı her haliyle sevdik oysa, bir cana can katan suyunu verirken de, yağmur sonrası kokusuyla, bizi büyülerken de. Biliyoruz ki ; Yeşili ve maviyi yaşıyor olmak insana her zaman iyi gelmiştir, yüzyıllar geçse de. Sahi neden kendi elleriyle huzurunu boğar insan. Anlayamıyorum bazen. Ya yeni nesil olarak henüz keşfedemedik doğanın bize sağladığı huzuru ya da elektronik silahların (telefonun) ağına düştük. Dünyamızı radyasyonla karartmak yerine, doğamızın yeşiliyle renklendirmeyi denesek yeniden? ...
 

Kendini Bul, Kendin Ol
Sıla Arsel
Yazarımız Kim ?

Sıla Arsel