2

Sessizliğe 6 Kala


  • Oluşturulma Tarihi : 04.11.2019 07:12
  • Güncelleme Tarihi :

Hep senin amaçlarını öğretmek için çabaladım. Fakat bugün, seni anlayanlara seni anlatacağım sadece, bizim sessizliğimize senin sonsuzluğuna 6 kala...
Sirenler çalacak. Ve ölümsüz bir önderi karşılayacağız hep birlikte, Türkiye olarak. Şimdi bir önder düşünün. Tüm ülkeyi ayağa kaldırmış aynı anda ONU anan. Milletin kalbi ONUN kalbi olan. Milletin soluğu ONUN soluğu olan. Başka hangi lider var ki Atatürk’le aynı kefede olan? Başka hangi bedenin terazisi var ki Atatürk gibi, dengeleri sarsan?
Şanslıydık. Tanrı bizi yok olmaktan kurtarmak için bir Bozkurt daha gönderdi. Hani yazgıya inananlarımız var ya, işte Atatürk, Türk milletinin kaderini değiştiren seçilmiş nadir önderlerdendi. Irk cinsiyet ayrımı olmaksızın milyarların önünde eğildiği tek önder. İşte dünyanın önünde eğildiği önder, yine biz Türklere bahşedildi. Tanrı istedi o da, imkansız denilen savaşları yönetti ama Tanrı hep onunlaydı. Çünkü biz Türk milletinin yanındaydı. Onun için, imkansız yoktu. Onun için, ölüm de yoktu. O da bunu biliyordu. “İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu “ben” kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni yaşam ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim girişimlerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz” bu sözü, onun ölümsüz Mustafa Kemal tanımıydı. Her 10 Kasım’da biz işte tam bu nedenle, büyük önderin ölümünü değil ölümsüzlüğünü anıyoruz. Hala onun karşısında saygıyla ayağa kalkıyor, biz senin çocukların, ikinci Mustafa Kemaller buradayız diyoruz. Ama yine de acı veriyor bu ayrılık. Sen ölümsüzlüğe ulaşsan da Tanrı’nın yanında, biz burada...
Hiç, daha zor olmadı bir günü böyle yaşamak. Sevginin acı verdiği günü anlatmak. Gözlerindeki azim ve kararı anımsamak. Odam onun resimleriyle dolu olsa da ruhumun bir yanı hep eksik, dedim kendi kendime. Türk milleti olarak “Atatürk’ün inancı” Türk Birliği düşüncesi, düşüncede kalmadığı an; işte hakikat olduğu, o zaman, Atatürk yeniden nefes alacak güzel ülkemizde. İşte o zaman ruhum tamamlanacak kendi kendine, onun nefesiyle, onun eseriyle. Çünkü “biz” olduğumuz an, Atatürk yeniden doğacak kayaların ardından, dinlenmeye çekilmiş ruhun zamanı var sadece...
O bir önder ki;...
Tıpkı Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiği gibi Türk’ün ve dünyanın yazgısını yeniden yazan.
Tıpkı Tanrı’nın kırbacı Attila gibi. Kendi tasviriyle yıldırım gibi.
Tıpkı Anadolu’da bıraktığımız evimizi Malazgirt Utkusu ile tekrar geri alan Alparslan gibi kırk asırlık Türk yurdunu, fikirde ve düşüncede Türk ulusuyla bütünleştiren.
Tıpkı 2 bin kişilik ordusuyla 500 bin kişiyi çıkmaza sürükleten Kılıçarslan gibi inançlı, gücünü damarlarındaki asil kanından alan.
Tıpkı Göktürk kahramanı Kürşat ve 40 çerisinin ruhu gibi ölümsüz.
Tıpkı rüzgarıyla korku salan yoluna Çin Seddi yaptırılan Metehan gibi tekrar kükredi boz yeleli. Dünya bir kez daha eğildi Türk’ün önünde.
Çünkü o bir önder ki; tıpkı İzmir Saat kulesi gibi Türkiye’nin kalbine dikilmiş bir evren.
O ki egemenliği milletine adayan bir önder. O ki ilkokulu zorunlu kılıp milletinin eğitim ve düşüncesinin gelişmesini sağlayan böylelikle yeniden çağdaş bir nesil oluşmasına katkıda bulunan bir önder.
O ki laiklikle dini özgürleştiren, imam hatip okullarını açarak dinini öğrenmek isteyeni okula bağlayan, böylece hacı hoca görünümünde başka milletlerin boyunduruğunda hareket edip yanlışa saptıran zatlardan kurtaran, Kur’an’ı yani dinimizi en iyi şekilde anlayalım diye dilimize çevirten bir önder.
O ki hukukta yaptığı yeniliklerle ulusumuzun özlemi kadın erkek eşitliğini ulusumuza yeniden kazandıran bir önder.
O ki ülkemize Yahudilikten geçen örtünme şeklini kaldırarak kendi Türk giyim, örf ve adetlerimizi hatırlatan bir önder.
O ki takvim, saat değişikliği ile ekonomik sıkıntı oluşturan dış ticaretteki sorunu ortadan kaldıran bir önder.
O ki harf devrimi ile bizi özümüzün abecesi Etrüsk abecesine geri döndüren bir önder. Dilimizi, kimliğimizi hatırlatan bir önder.
O ki Türk Tarihimizi öğrenmemiz kadim geçmişimizi su yüzüne çıkarmamız için derin sularda benliğini kaybetmiş Mu’yu araştıran bir önder. O ki Sümerlilerin ve Etilerin (Hititlerin) Türk olduğunu bildiği için, araştırmalarının devamını getirmemizi istediği için; zihnimize Sümerbank, Etibank şeklinde kazıyan bir önder.
Kısaca “Ulusunu yenileyen değil “özüne döndüren” bir önder”.
1881’de doğan sonsuzluğa ulaşan Mustafa Kemal’e, sonsuz sevgi ve özlemle..

 

Sessizliğe 6 Kala
Sıla Arsel
Yazarımız Kim ?

Sıla Arsel