2

AYDIN  GEÇİNEN  IRKÇILAR


  • Oluşturulma Tarihi : 18.10.2014 08:01
  • Güncelleme Tarihi :

Ah yüreğimin az gelişmiş bölgesi sen Müslümansın

Sen uyutulan yüzyıllardır mum kokusunda dumana

Hakim güçler ve devlet ve emperyalizm

Esrikleşmiş oryantal bakışların kullanıldı tablolara

Ressam ve model kalır tek başına renk

Uyanıp baksa ellerinin sıcaklığına kadavra

Susmalı mıyım

Susup ölmeli miyim yüreğimi kazıyıp avuçlarıma

Umutlarımın kaynar ateşinde cehennem ısınır

Ve cennet doğabilir insan ellerimiz birbirine ulaştığında

Ne kadar zaman

Tanrı hüznüme şarabı yarattı

Yalnızız..

Ortadoğu halklarının hüznünü, yalnızlıklarını ve zavallılıklarını ifade etmek için şiir yeterli değildir. Tarihe tanıklığın ,gözlem, öneri ve duyarlılıkların tıkanıklığını sözcüklere yüklemek de  yeterli değildir..

Ortadoğu söz konusu olduğunda, hemen bilgiçler ve tuzu kuru ırkçılar, fütursuzca saldırıya geçerler..”Ortadoğu..Araplar..Kürtler..Ezidiler..Süryaniler..Hain..Bizi arkadan vurdu.. Bizi sattı.. Cahil.. Tembel, gereksiz, pislik..” ve ne kadar  olumsuz, halklar arasında uçurum açacak sözcük ve tanım varsa kullanıyorlar.. Oysa bu zavallı basit ruhlu ve kişiliksiz, aşağılık kompleksi olan bireylere ait duygu düşünceye saplandıklarını  bilemedikleri gibi farkında bile değildirler.. Şablon  ve ezbere dayalı bilgiçliklerinin  bilimsel değer yargıları ile alakası olmadığını ve kendilerine de  birilerinin  onlar için böyle düşündüğünü ve böyle baktığının  aşağılık kompleksiyle hayatı ve toplumları yorumladıklarının  farkında bile değiller.

Özellikle Emperyal güçlerin yönettiği ve milyonlarca yoksul insanın yok edildiği “Arap Baharı” maskesindeki kan izleri kurumadan bu kez gerek medyaları ve gerekse yandaşları kanalı ile seslendirilen ve yapılan zulme bir meşruiyet kazandırmayı amaçlayan manipülasyonlara da gönülden katılan, araç olduğunu bilerek ve bilmeyerek  global kanlı çetelerin yanında yer alan zavallı ırkçıların yaşadıkları toplum içinde yaptıkları yorumlar halklar arasında nefret tohumlarının ekilmesine ve süreç içinde çatışmalara yol açtıklarının açacaklarının farkında bile olmadan yalnızca trene bakmaktadırlar.

Dünyanın hiçbir yerinde, sağlık sorunu yok ise, aptal ,cahil, salak, geri zekalı insan olmadığı gibi  toplumlar da yoktur. Satılmış, güdümlü idarecilerin yaratmış olduğu atmosfer dışında bir hayatın olabileceği hususu ise ancak öğrenildiğinde, görüldüğünde anlayan, farkına varan toplumlar vardır. Baskıcı, teokratik faşist  idarecilerce işgal edilmiş hayatların eğitim ve bilinç seviyeleri verilen-sunulan eğitim kadardır. Eğitim kurumlarındaki kalite veya çağdaş paylaşımlar kadar  bilinç aşılayabilirsin. Okulu olmayan köyde, cahil kaldı diye insanlarını eleştiremezsin. Üniversitesi olmayan bir kasabaya ekonomik koşulları uygun olmadığı için okuyamayan insanları eleştiremezsin.. Fırsat eşitliğinin olmadığı yerde, sınıflar arası çelişki ve uçurumun yoğun ve hayatın her alanında yaşandığı, dokunduğu yerde  aydınlanmanın ışığına sıkıyönetim, polis, asker, baskısının olduğu yerde  ileriye dönük bir toplumsal gelişim veya devrim bekleyemezsin.. Şıh ile, şah ile, kral ve dikdatörlerin iki dudağına sıkıştırılmış bir yaşamda kalan halkın ipotek altına alınmış bilinçlerinin veya yaşam koşullarının geriliğini sanki sen çok ilerdeymişsin gibi eleştiremezsin.

Daha düne kadar, Avrupa’ da Türklerin giremediği barlar, eğlence yerleri, kamu alanları varken ve biz hayatı sınıfsal algılayıp değerlendiren evrensel bir duyarlılığın havarileri olarak  karşı çıktığımız ve faşizmin  ayrımcılığını kınadığımız  bu söylemlerin bazı  ırkçılar  tarafından dillendirilmesini  algılamakta zorlanıyorum.. Avrupa’ da, Amerika’ da 3.sınıf vatandaş görüldüğümüzü, aşağılık kompleksi içindeki batılılar tarafından  cahil, geri kalmış, zavallı yaratıklar olarak gören zihniyetleri unutarak kendini mutlak yetenek ve üstün ırk karakterine sığdıran zavallıların olduğu bir dünyada bütün bunların ideolojik bağlamda kapitalizmin hastalığı olduğunu, sistemin kendine beslediği bekçi rolü ile ilintili olduğunu  vasat bir hayat bilgisi veya dünya kültürel algısı içindeki herkes bilir veya bilmek zorundadır. Bir zamanlar  Sosyalist  jargondan beslenmesine rağmen bu ırkçı söylemlere sığınan ve moda  söylemleri çoğaltan zavallı arkadaşlarıma da acıdığımı söylemeliyim.

 Geri kalmış değil, geri bıraktırılmış toplumlar vardır. Özellikle ve bilerek  cehaletin karanlığına hapsedilmiş  birey ve toplumların yöneticilerini hepimiz bilmekteyiz. Okulu, fabrikası, içme suyu, yiyecek ekmeği olmayan toplumların  altın tamponlu arabalarıyla gezen yöneticilerini ve nasıl, hangi koşulları yaratarak o halkı idare ettiklerini hepimiz bilmekteyiz.. Sen o toplumda, o coğrafyada doğup yaşıyor olabilirdin ve sen, senin aşağıladığın o sahipsiz insanlardan biri olabilirdin.. Sen kıt beyninle sana sunulan bir parmak bal ile yetinirken, o balı görmesinler diye başını kaldıran bireyleri karınca ezer gibi yok eden güruhu  görmemezlikten gelip, zavallı o insanları eleştiremezsin.

Yıllar önce Basra’dayım. Benim ülkemin Adana üssünden havalanan uçaklar Musul’da bir ilkokulu bombaladığını, onlarca ilkokul çocuğunu öldürdüğünü televizyondan izleyince yanımda oturan Arap aydınları, şairleri, yüzümdeki hüznü yakalayıp beni teselli etmişlerdir.. Bu saldırıların Türk halkının isteğiyle değil, “Amerikan hegemonyası ve ülkenizdeki uşaklarının bir ürünüdür”  yorumlarıyla bir gerçeğe parmak basmışlardı. Söyleşilerimiz devamında Türk ordusunu arkadan vurmadıklarını, şıhları, şeyhleri, aşiret liderlerini, satılmışları ayırt etmemiz gerektiğini,  bunların halkı temsil etmediğini, emperyalist köpeklerin uşağı olan  çeteler olduğunu.. İngilizlerin Basra’yı işgal edileceği bilinmesine rağmen  Arap halkından  milis kuvvetlerin oluşturulabileceği, işgale karşı bir örgütlenmeye gidilebileceği, o sırada kenti idare eden Osmanlı Valisinden  böyle bir talep gelmediği gibi, Paşa tarafından İngilizlere  teslim edildiğini söylemişlerdi.. evet doğru.. Sen orda Valisin, Paşasın.. İngilizlerin Basra’yı veya Arap topraklarını işgal edebileceğini biliyorsun.. Niçin halkı  örgütlemiyorsun.. Niçin kısa bir eğitime tabi tutup direnç kolonileri oluşturmuyorsun.. Suçlu kim ? Halk mı ? Yoksa  halkı cahil bırakan, işgale karşı örgütlemeyen ve  kenti  kendi eliyle düşmana teslim eden Paşa mı?.. Neyse bu uzun hikaye… Ama benim ülkemde, hiçbir ırkçı çıkıp da bir ulusu genelleştirerek; dünya halklarına,  cahil, zavallı, korkak, hain diyemez.. Ve yıllardır sömürülen  halklara hakaret edemez. Önce aynayı kendi suratına tutsun. Faşizmin haritasını ve satılmış kişilerin cahillerin, aşağılık kompleksi olanların, halkları bölerek iktidarlarını güçlendirenlerin kimliğine ve geçmişine baksın..

 

AYDIN  GEÇİNEN  IRKÇILAR
Ümit Yaşar Işıkhan
Yazarımız Kim ?

Ümit Yaşar Işıkhan