Sayfa Yükleniyor...
Ah yüreğimin az gelişmiş bölgesi sen Müslümansın
Sen uyutulan yüzyıllardır mum kokusunda dumana
Hakim güçler ve devlet ve emperyalizm
Esrikleşmiş oryantal bakışların kullanıldı tablolara
Ressam ve model kalır tek başına renk
Uyanıp baksa ellerinin sıcaklığına kadavra
Susmalı mıyım
Susup ölmeli miyim yüreğimi kazıyıp avuçlarıma
Umutlarımın kaynar ateşinde cehennem ısınır
Ve cennet doğabilir insan ellerimiz birbirine ulaştığında
Ne kadar zaman
Tanrı hüznüme şarabı yarattı
Yalnızız..
Ortadoğu halklarının hüznünü, yalnızlıklarını ve zavallılıklarını ifade etmek için şiir yeterli değildir. Tarihe tanıklığın ,gözlem, öneri ve duyarlılıkların tıkanıklığını sözcüklere yüklemek de yeterli değildir..
Ortadoğu söz konusu olduğunda, hemen bilgiçler ve tuzu kuru ırkçılar, fütursuzca saldırıya geçerler..Ortadoğu..Araplar..Kürtler..Ezidiler..Süryaniler..Hain..Bizi arkadan vurdu.. Bizi sattı.. Cahil.. Tembel, gereksiz, pislik.. ve ne kadar olumsuz, halklar arasında uçurum açacak sözcük ve tanım varsa kullanıyorlar.. Oysa bu zavallı basit ruhlu ve kişiliksiz, aşağılık kompleksi olan bireylere ait duygu düşünceye saplandıklarını bilemedikleri gibi farkında bile değildirler.. Şablon ve ezbere dayalı bilgiçliklerinin bilimsel değer yargıları ile alakası olmadığını ve kendilerine de birilerinin onlar için böyle düşündüğünü ve böyle baktığının aşağılık kompleksiyle hayatı ve toplumları yorumladıklarının farkında bile değiller.
Özellikle Emperyal güçlerin yönettiği ve milyonlarca yoksul insanın yok edildiği Arap Baharı maskesindeki kan izleri kurumadan bu kez gerek medyaları ve gerekse yandaşları kanalı ile seslendirilen ve yapılan zulme bir meşruiyet kazandırmayı amaçlayan manipülasyonlara da gönülden katılan, araç olduğunu bilerek ve bilmeyerek global kanlı çetelerin yanında yer alan zavallı ırkçıların yaşadıkları toplum içinde yaptıkları yorumlar halklar arasında nefret tohumlarının ekilmesine ve süreç içinde çatışmalara yol açtıklarının açacaklarının farkında bile olmadan yalnızca trene bakmaktadırlar.
Dünyanın hiçbir yerinde, sağlık sorunu yok ise, aptal ,cahil, salak, geri zekalı insan olmadığı gibi toplumlar da yoktur. Satılmış, güdümlü idarecilerin yaratmış olduğu atmosfer dışında bir hayatın olabileceği hususu ise ancak öğrenildiğinde, görüldüğünde anlayan, farkına varan toplumlar vardır. Baskıcı, teokratik faşist idarecilerce işgal edilmiş hayatların eğitim ve bilinç seviyeleri verilen-sunulan eğitim kadardır. Eğitim kurumlarındaki kalite veya çağdaş paylaşımlar kadar bilinç aşılayabilirsin. Okulu olmayan köyde, cahil kaldı diye insanlarını eleştiremezsin. Üniversitesi olmayan bir kasabaya ekonomik koşulları uygun olmadığı için okuyamayan insanları eleştiremezsin.. Fırsat eşitliğinin olmadığı yerde, sınıflar arası çelişki ve uçurumun yoğun ve hayatın her alanında yaşandığı, dokunduğu yerde aydınlanmanın ışığına sıkıyönetim, polis, asker, baskısının olduğu yerde ileriye dönük bir toplumsal gelişim veya devrim bekleyemezsin.. Şıh ile, şah ile, kral ve dikdatörlerin iki dudağına sıkıştırılmış bir yaşamda kalan halkın ipotek altına alınmış bilinçlerinin veya yaşam koşullarının geriliğini sanki sen çok ilerdeymişsin gibi eleştiremezsin.
Daha düne kadar, Avrupa da Türklerin giremediği barlar, eğlence yerleri, kamu alanları varken ve biz hayatı sınıfsal algılayıp değerlendiren evrensel bir duyarlılığın havarileri olarak karşı çıktığımız ve faşizmin ayrımcılığını kınadığımız bu söylemlerin bazı ırkçılar tarafından dillendirilmesini algılamakta zorlanıyorum.. Avrupa da, Amerika da 3.sınıf vatandaş görüldüğümüzü, aşağılık kompleksi içindeki batılılar tarafından cahil, geri kalmış, zavallı yaratıklar olarak gören zihniyetleri unutarak kendini mutlak yetenek ve üstün ırk karakterine sığdıran zavallıların olduğu bir dünyada bütün bunların ideolojik bağlamda kapitalizmin hastalığı olduğunu, sistemin kendine beslediği bekçi rolü ile ilintili olduğunu vasat bir hayat bilgisi veya dünya kültürel algısı içindeki herkes bilir veya bilmek zorundadır. Bir zamanlar Sosyalist jargondan beslenmesine rağmen bu ırkçı söylemlere sığınan ve moda söylemleri çoğaltan zavallı arkadaşlarıma da acıdığımı söylemeliyim.
Geri kalmış değil, geri bıraktırılmış toplumlar vardır. Özellikle ve bilerek cehaletin karanlığına hapsedilmiş birey ve toplumların yöneticilerini hepimiz bilmekteyiz. Okulu, fabrikası, içme suyu, yiyecek ekmeği olmayan toplumların altın tamponlu arabalarıyla gezen yöneticilerini ve nasıl, hangi koşulları yaratarak o halkı idare ettiklerini hepimiz bilmekteyiz.. Sen o toplumda, o coğrafyada doğup yaşıyor olabilirdin ve sen, senin aşağıladığın o sahipsiz insanlardan biri olabilirdin.. Sen kıt beyninle sana sunulan bir parmak bal ile yetinirken, o balı görmesinler diye başını kaldıran bireyleri karınca ezer gibi yok eden güruhu görmemezlikten gelip, zavallı o insanları eleştiremezsin.
Yıllar önce Basradayım. Benim ülkemin Adana üssünden havalanan uçaklar Musulda bir ilkokulu bombaladığını, onlarca ilkokul çocuğunu öldürdüğünü televizyondan izleyince yanımda oturan Arap aydınları, şairleri, yüzümdeki hüznü yakalayıp beni teselli etmişlerdir.. Bu saldırıların Türk halkının isteğiyle değil, Amerikan hegemonyası ve ülkenizdeki uşaklarının bir ürünüdür yorumlarıyla bir gerçeğe parmak basmışlardı. Söyleşilerimiz devamında Türk ordusunu arkadan vurmadıklarını, şıhları, şeyhleri, aşiret liderlerini, satılmışları ayırt etmemiz gerektiğini, bunların halkı temsil etmediğini, emperyalist köpeklerin uşağı olan çeteler olduğunu.. İngilizlerin Basrayı işgal edileceği bilinmesine rağmen Arap halkından milis kuvvetlerin oluşturulabileceği, işgale karşı bir örgütlenmeye gidilebileceği, o sırada kenti idare eden Osmanlı Valisinden böyle bir talep gelmediği gibi, Paşa tarafından İngilizlere teslim edildiğini söylemişlerdi.. evet doğru.. Sen orda Valisin, Paşasın.. İngilizlerin Basrayı veya Arap topraklarını işgal edebileceğini biliyorsun.. Niçin halkı örgütlemiyorsun.. Niçin kısa bir eğitime tabi tutup direnç kolonileri oluşturmuyorsun.. Suçlu kim ? Halk mı ? Yoksa halkı cahil bırakan, işgale karşı örgütlemeyen ve kenti kendi eliyle düşmana teslim eden Paşa mı?.. Neyse bu uzun hikaye Ama benim ülkemde, hiçbir ırkçı çıkıp da bir ulusu genelleştirerek; dünya halklarına, cahil, zavallı, korkak, hain diyemez.. Ve yıllardır sömürülen halklara hakaret edemez. Önce aynayı kendi suratına tutsun. Faşizmin haritasını ve satılmış kişilerin cahillerin, aşağılık kompleksi olanların, halkları bölerek iktidarlarını güçlendirenlerin kimliğine ve geçmişine baksın..