Benim Teröristim İyidir…


  • Oluşturulma Tarihi : 30.01.2016 09:12
  • Güncelleme Tarihi :
Benim Teröristim İyidir… yazının resmi

Hey Allah’ım nerden nereye geldik!

“Benim memurum iyidir… Benim memurum işini bilir… Ben zenginleri severim” söylemleriyle büyütüldüğümüz yetmiyor muş gibi şimdi de benim katilim, benim çetem, benim teröristim iyidir lafları dolaşmaya başladı.

Tıpkı benim bankam iyidir, benim sevgilim iyidir, benim biram iyidir der gibi rahat bir şezlongun üzerine uzanmış güneşlenen uyuşmuş bir insanın mutluluk fısıltısı…

Benim teröristim iyidir… Pek alıştığımız bir laf değil… Ama galiba onu da duymaya başlayacağız. Çünkü dünyayı bir ahtapot gibi saran zebanilerin anayasası Globalizm’de her şey, her yol mubah. Savaşların bile şirket yönetim sistemiyle yönlendirildiği, değerlendirildiği bir dönemde artık devletler kendi aralarında kendi kurdukları terör örgütleriyle öğünmeye ve birbirlerine caka satmaya başladılar.

Kimin şirketi, terör örgütü daha iyi iş yapar, daha çok katliam yapar, farklı teknikler uygular, iz ve ip ucu bırakmaz gibi değerlendirme notları o terör örgütünün; şirketin patronlarına, bağlı oldukları veya hesaplarına iş yaptıkları ülkelere puan, para, prestij ve dokunulmazlık kazandırırlar.

Hımmm kızdırma ha! bak gönderirim şu örgütü, görürsün gününü!

Eskiden dayak yiyen çocuk hemen karşı tarafı korkutmak için bağırır; “Babamı çağırayım da sen gör gününü…” veya abimi veya o mahallede nam salmış bir deliyi anar, karşı tarafa gözdağı verirdi.

Hımmm ona göre!

Pek kamuya mal olmamışsa da bu tür söylemlerin üstü kapalı tehditlerin devletler arasında da yaygınlaştığına eminim.

“Hımm bu anlaşmayı imzala yoksa salarım başına… Örgütü, görürsün gününü…”

İnanılacak gibi değil, ama böyle. Bunu kulağı delik büyük adamların toplantısında espri konusu olarak anlatıldı, ama her şakanın göbeğinde bir gerçek vardır…

İşte devletler arasında, özellikle Sayın Gladyo’dan beslenen meşhur derin yapıların kendi aralarında birbirine karşı kullandıkları en önemli koz budur.

Yalnızca bu mu?

Her eylemde hisse değeri artan şirketler gibi terör örgütlerinin de yaptıkları olağanüstü her eylemde fiyatı ve havası, kariyeri artar, dokunulmazlık sınırı geliştiği gibi saygınlığı da artar. Sonra holdinge doğru gider. Çünkü örgütün paraları arttıkça yatırım yapmaya, silah sanayine, kimya sektörüne ve özellikle kendi kullanacağı Ar-Ge çalışmalarına, laboratuvarlara ve transfer edeceği yeni ekipmanlara, kişilere göre bütçe ayırır ve yılsonunda bunun da bilançosunu çıkarır.

“Kaç leşin var lan! kaç yeri patlattın! kaç yıl yattın! hangi dağlarda dolandın, hangi hapishanede yattın, hangi işkencelere dayandın? eğitmenin kim lan!”

Gibi özel şifrelerle oyuncuların, çalışan terörist beyefendilerin performansı belirlenir, fiyatını ve sorumluluk alanlarını belirleyen alan ve değer belirleme jargonu devreye girer ki, futbolcu transfer paraları bunların yanında sıfır kalır. Adamlar elbette haklı… Alp Dağları’nda özel eğitim yapanla, Uruguay yaylalarında eğitim yapan bir olur mu! Kamboçya ormanlarında eğitim gören ile kaz dağlarında eğitim yapan bir olur mu?

Silah ve uyuşturucu dünyasının, yer altı dolapların bu beyefendilerin örgütleri tarafından yönlendirildiğini ve dünyanın en karlı işini bu terörist şirketlerin yaptığını bu nedenle canı sıkılan, heyecanlı iş arayan, dayak yemekten zevk alan, bilumum dağlarda aç, sefil yaşamayı ve patronlarını daha zengin ve popüler yapmayı göze alan gariban çocukları işlediği vukuat sayısına göre tasniflenerek işe alınırlar.

Tabi, her işte olduğu gibi burada da tavsiye mektubu önemlidir. “Hamili kart sahibi yakınımdır” tavsiyeleri değil, icraatta eylem yaparken ne kadar acımasız, soğukkanlı ve sadist, olduğuna bağlıdır. Yoksa dost akraba tavsiyeleriyle eleman alınsa, -de gidi de… O şirket, o terör grubunun hisseleri sıfıra iner, kamplarda temizlikçi olarak da olsa iş bulamazlar. Bu nedenle işine göre eleman seçmek çok önemlidir. Beyefendi olmak, kolay aşık olmak, kolay hasta, kolay yorulana ekmek yok bu alemde… Bu nedenle seçilenlerin ayakkabı numarası bellidir.

Çok zorlu eğitimlerden sonra alt dereceden giren silah ve mühimmat taşıyıcıları katıldıkları eylemlerdeki başarı oranlarına göre eşeğe, beygire, ata, jeep ve Mercedes’e daha sonra VIP salonlarında karşılanacak şekilde uçağa ve özel uçaklarla fikir ve proje uzmanı olarak veya şirket genel müdürü olarak dolaşmaya başlarlar…

Sistem aynı… Her başarının bir ödülü vardır artık. Hele bu sektörde aslan payları daha da büyüktür. Özel hesaplarını uluslararası bankalardan takip edip büyük holding patronlarının ve genel müdürlerinin tatiline benzer tatil ile de ödüllendirilirler…

Ver elini Kanarya Adaları, Rio Karnavalı, Bodrum’un mavi geceleri, kızlar, müstahdemler, periler ve garsonlar arasında çal müziğim çal… Kıvır göbek dansında boşalan bardaklarda viskiler, dolarlar…

Ye Mehmet ye… Veya Hans… Veya George… Ne fark eder!

Şirket şirkettir… İş iştir…

Dünya futbol piyasasına marka oyuncu yetiştirmek için okullar açılırken, terörist yetiştirme okulları da açılıyor. Bu konuda dünyanın en önemli okulların proje tasarımcısı Sayın NATO’nun Glado şirketidir. Dünyanın her yerinde bu konuda yarış olduğunu, El Kaide’den tutun, IŞİD’e kadar, Kızıl kemerlerden tutun Asala’ya kadar, PKK’dan tutun Müslüman Kardeşlere kadar marka olmuş terör şirketleri kendi aralarında çok mühim yönetici, eğitmen ve oyuncu transferleri olduğunu bütün sağır sultanlar bilir. Artık her sektör böyle… Uzmanlık gerektirir. Tecrübe gerektirir. Atalarımızın dediği gibi “Sebat” gerektirir…

Vay anam vay… Biz hala “ekmek kaç para lan” diye soruyoruz mahalle bakkalına.

“Yine mi yumurtaya zam geldi” de gidi de…

Elalem aya biz hala yaya…

Köşe yazarı olarak hala bizi soran yok, transfer eden de yok… Ulusal basının aklı bir karış havada… Gel de bunalıma girme kardeşim… Ama yine de benim gazetem iyidir.

Benim Teröristim İyidir…
Ümit Yaşar Işıkhan
Yazarımız Kim ?

Ümit Yaşar Işıkhan