Sayfa Yükleniyor...
Pazar günü İzmir kendi ruhuna uygun bir gün yaşadı. Demokrasi ve Şehitler Mitingi nedeniyle bütün Egenin kalbi Konak Meydanında attı. Heyecanla, hüzünle, umutla hayatın bütün renklerini kuşanmış insanlar, çoluk çocuk, yaşlı, genç düğüne gider gibi neşeli ve heyecanlı bir sayfada konak meydanında buluştular.
Mevsim yaz. Mevsim yangınların en çılgın saati. İzmire akın akın gelen Kuva-i Milliyenin torunları alanları dolduruyor. Heyecanla koşturuyorlar saat kulesinin gölgesine, Kemeraltı girişine yakın noktadaki ağaçların gölgesine... Deniz kenarından gelen şortlu kızımızın yanında türbanlı bir kız bayrağı sallıyor. Çocuklar annelerinin peşinden bayram yerine gider gibi şaşkın . Anneler, babalar yıllardır görüşmedikleri dostlarıyla karşılaşıyor. Bedenler ve yürekler sarılıyor. Gözleri dolu dolu kucaklaşıyorlar. Dertleşiyorlar. Bunca şarkılı - türkülü açılışın son sesleri arasında kendi yürek çırpınışlarını Valiliğin damına çöreklenmiş binlerce güvercine armağan ediyorlar.
Bayram yerinde hayat. Bayram telaşında insanlar ve bir yumruk olmuş sloganların arkasından demokrasinin güçlü sesini, marşını ve anaç sıcaklığını paylaşıyorlar.
Sahnenin hemen arkasında yazılı Zafer Demokrasinin Meydanlar Milletindir sloganı rüzgar olup uzak kıyılardan gelen insanların yüreğine ve oradan gözlerine düşen serin bir gölge oluşturuyor.
Bu insanlar koca şair, Nazım Hikmetin şiirindeki Büyük İnsanlıkın ta kendisi
Büyük insanlık gemide güverte yolcusu büyük insanlık.
Konak Meydanına akın eden binlerce insan... Bayrak, flama, şapka ve kokart satanlar Gevrekçiler, çaycılar tatlı bir telaşın içinde akıp geçen inançlı insanlar hepsi ortak bir paydanın sayfasında, aynı kaderi yaşamanın ve belki de aynı kaderi değiştirmenin buruk sevincini yollara, uzun yollara serperek koşturuyorlar...
Ellerinde kırmızı beyaz bayraklarıyla, flamaları ile koşturuyorlar... Umutla, dirençle ve birbirlerine gülümseyerek ve birbirlerinin kaderine dokunarak geçiyorlar tarihin unutulmaz sayfalarından...
Bunlar Nazım Babanın büyük insanlığı... Yurtlarından, dağlarından, gölgesinde hayaller kurdukları ağaçların filizinden, ekmeğin sıcaklığından, yârin umutlu bakışlarından gelen insanlar... Günübirlik iş bulduğunda içten içe sevinip yüreğini içine gömenler, yerde bulduğu bir parça ekmeği öpüp alnına koyanlar, lokmasını kendi gibi yoksullarla paylaşanlar... Aç, yoksul, işsiz ve umutsuzca inşaatları sırtlarında yükseltenler... İnananlar, inançlılar, ruhunu komşusuna armağan eden, lokmasını da paylaşan insanlar
Darbeye karşı birlikte omuz omuza yürümenin, ortak sevincini taşıyarak koşturuyorlar... Alanlara... İsyana çağıran bir rüzgarın atlarını yüreklerinden dışarı çıkarıp hep birlikte toprak kokusuna, hayat ve özgürlüğe, bağımsızlık çığlığına koşuyorlar
Kadınlar bol ve renkli; çiçekli desenlerde katlanmış aşkların suskunluğunu saklayan giysilerine türban çekmiş, sürmeli gözleriyle... Ellerinde sıkılmış ruhların ve hayallerin peşinden kendi umutlarına koşan sese gidiyorlar... Ellerinde çocuk arabaları, ellerinde ekmek arabaları, ellerinde umudun son tekerleğini hayata armağan eden medeniyetin ilk ve tek sahibi olarak koşturuyorlar... Aydından, Manisadan, Denizliden, Muğladan, bu ülkenin yüreğinden.
Çocuklar bayram yerinde... İlk defa ırk din, dil ayırımı. Siyasi görüş ayırımı yapmadan alanlarda yan yana ve aynı kaderi paylaşan insanlar kendi vatanlarına, kendi Cumhuriyetlerine, kendi kaderlerini belirleyen direncin onurlu sesine koşuyorlar. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğanın öncülüğünde; satılmış Fetonun asker kıyafetli hainlerine, tanklarına, uçaklarına karşı kendi bedenlerini siper yaparak bir milletin kaderini değiştiriyorlar. Başbakanın, muhalefet liderlerinin ve bütün halk bir yumruğa dönüşerek faşist Amerikancı cuntaya karşı demokrasiyi, seçilmiş iktidarın ve yönetimin kutsallığını bir halkın iradesini kuşanarak yollara alanlara ellerinde bayraklarıyla hayata akıyorlar... İzmir; bütün Kuva-i Milliyecilerin, Batının şımarık katilini, Rumları denize döktükleri yerden, ilk şehidimiz Osman Nevres-Hasan Tahsinin parlayan gözleriyle şaha kalkmış özgürlük savaşçılarının emanetini tekrar, hem de hiç beklenmediği an da tekrar ayağa kalkmasının şanlı tarihini, günlerini yazıyorlar. Demokrasi tarihimizin en soylu sayfasında direnmenin ve CIA ajanı satılmış Fetonun hain asker giyimli katillerine karşı durup ölümü alnından; şehitliğin, sonsuzluğun kutsal şerbetinden içmeye gider gibi cepheye gider gibi alanlara koşuyorlar.
İzmirimizin güzel yüreği genç ve inançlı Valisi Erol Ayyıldızın, çok anlamlı ve güzel konuşması ile başlayan mitingin heyecanı ve kadim dayanışma ruhu alanları coştururken kürsüden sırayla halkı selamlayan AK Parti ve CHP parti il başkanları, B.Ş.B. Başkanı Aziz Kocaoğlu, Eski Kültür ve Turizm Bakanı, Ulaştırma, Teknoloji ve Denizcilik Bakanı, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı; bilim kadını, İzmirin simgesi güzel insan Prof.Dr. sayın Nükhet Hotar, AK Parti ve CHP İzmir Milletvekillerinin birlik mesajları, Cumhuriyet tarihi boyunca özlenen tabloyu hafızalarımıza taşıdılar. İşte bu halkın özelliği, buydu; iyi günde, kötü günde birlikte olmak. Bütün kırgınlıkları, siyasi yarışları, egoları bir yana bırakıp düşman karşısında kenetlenebilmek. Kurtuluş savaşında en zor ve kötü koşullarda bile bunu yapan ve başaran bir halkın torunları da aynı şekilde halaya durur gibi kol kola, horon teper gibi omuz omuza, zeybek oynar gibi yan yana kenetlenerek, bizi bölmeye, Batılılara ve Amerikaya kul köle etmeye hizmet eden Feto hainine ve yandaşlarına en güzel dersi veriyorlar...
Koşuyor insanlar... Umuda, dirence, kendini ifade eden bütün renklere... İnancın birlikteliğine, birlikteliğin gücüne, gücün kararlılığına, kararlılığın iktidarına, iktidarın direncine, Cumhurbaşkanının Kuva-i Milliyeci duruşuna doğru koşuyorlar
Hainlere karşı, halka silah kullananlara karşı, satılmış işbirlikçilerine karşı ulusal bütünlüğün bütün renkleriyle diri ve dirençli olmaya koşuyorlar. Özgürlük ve bağımsızlığı kendi karakteri sayan Mustafa Kemalin özlediği günlere, ulusal bütünlüğe ve kardeşliğe, aynı kaderi paylaşmanın sevinciyle yeni bir dünya için Konak Meydanında buluştular. Koşturdular... Kavuştular... Sarıldılar... Kazandılar...