Sayfa Yükleniyor...
Bütün yıllarıma dem vurup oturdum masa başına can
Mevsimler değişti, yapraklardan bir bahar indi ayaklarına
Şimdi uzak sınırlar, şimdi uzak bakışların
Hangi bulut getirir seni, hangi güvercin kanat taksam
Çekip gitsem nereye gökyüzü korkunç yalnızlık
Salınıray ışığı bir ülkede yağmur tanesi saçlarından
Yağmur kendini yıkayarak geçti rüzgarın içinden. Ellerinin sıcaklığını ırmaklara taşıyan bir hayatın kıyısındaydı bakışların.Sana dokunur gibi baktım camların arkasındaki hayallerin gölgesine.Soğuktu su, soğuktu fotoğrafların rengi. Ayak izlerinin son yaprağını da düşürdü ağaç.Sen içimde yaşayan çocuktun oysa, sen terk edemediğim hayatın anlamında bir gül, sen hayatımdaki her sayfada yolu yalnızlığa çıkan aşktın ve çocuk...
Ellerini bıraksam gözlerim seninle, yüreğim ve bütün zaman
Mercan olurum, bulut olurum, güvercin olurum bu zulüm aşkımadır
Dev bir çocuk olurum, ayaklarımı kurtarsam, dilimi
hücreleri ben yıkacağım sevgimle ve umudumla bütün yeryüzünün
Yola çıkmanın, sana dokunmanın ilk heyecanında kaldı gözlerin. Hüzün Yüzünü üşüten bir bulut kaldı gülüşünde... Gitmeliydim, ekmek kokusuna adanan yüreğindeki güvercinlere ve sana dokunmalıydım gülmek kadar çocuk ve yürümek kadar belirsiz bir saatin yelkovanında. Seni beklemek, sana dokunmak ve artık hiç özlememekti. Ve hep orda kalmak, hayatın sana koşan rüzgarında seni saran rüzgar olmaktı Susmak, bakışlarında ve sıcaklığında susmak Yalnızca susmak...
İşte orman bıraksam ellerim sıcak ırmaklar
Alırım bütün umutları seninle, her kavgada her cephede gül
Sırtımda doyumsuz çocuk gözleri gençliğimin
Ansızın ölürüm, ansızın çılgın ve sürgün
Bir kelebeğin kanadından düşen renklerin pırıltısındaydı, senli rüyalarım. Uykunun en güzel sayfasında sana dokunmak ve okşamaktı, çözülmüş saçlarını örmekti hayatın. Gitmek, ölümün diğer adıydı biliyorum... Gitmek, şarkıların susmasıydı kuşların ve ölmekti sessiz sedasız çiçeklerin.
Şimdi gürültü içinde bir kent yaşıyorum, beton yığınlarından betona düşerek
Şimdi kişneyen çarkların dişleri arasında ölüleri koyacak yer yok
Şimdi bir çocuk sana delice tutkun, sana delice hasret
Şimdi eylül karası saçlarına tetik sustu, gökyüzü görünmüyor
Şimdi üşüyen ceplerimde ellerimi saklayarak bir deniz kıyısında
Üşüyorum. Kızıl güneşin alnında kanatlarını bırakıp giden çocukların süt kokulu bedeninde. Kar yağmış dağların kıyısında uyuyan bir dal, çatlayan bir taş ve gözlerini yumarak saklanan bir gözyaşıydım. Koştum, hep koştum baloncu çocukların ellerindeki, çiçekçi kızların aşklarındaki renk. Ve hayat yalnızca sana gelmekti.Yalnızca sana gelmek ve yalnızca sıcaklığında kalmak...
Geri dönsen, gitmeden önceki alanların soluk yüzlü yollarına
Ve dalıp gitsem çoğalmış ellerimle sevda tayfasıyım
Ve seni görsem
Ve yeniden dönsem uzamış sakalımla militan suskunluğuma
Hep uçarı mevsimlere verdik bakışlarımızı, hep olmadığımız sayfalara düştü hayat..Yalnızdık,bir ölüm renginde, beyaz, bembeyaz kuşlara uzandı ellerimiz.Sustuk zamanın yoksulluğuna, aşksız günlerin perdelerinde. Büyüyen yaraların sancısında, sensizliğin soğukluğunda, çocuk ellerimde.
Seni almaya gelmiş gibi beklerdim köşelerde
Seni özlemiş gibi bakardım penceresi yok
Yırtılan bir fotoğraf renklerini ağladı görmediğin duvarlarda
Oysa
Oysa ben ölüydüm görmedin
Oysa öldüklerim doymadılar yaşama
Her şeyi gözlerine bırakmışken, salt sıkılmış yüreğindeki yumruğunu sevdim
Ayrılık ve ölüm kardeşti aşkların tarihinde. Gitme, kal özlemin yangınındayım. Sensizliğin karasında, umutların kapısında. Gel, aşkın anahtarı dudaklarınla, rüzgar seni kanatlarına uçuracaktır... Gel, beyaz ufuklardan beyaz bir rüya düşecek yelkenlilerden bir denizcinin sayfalarına.Sana koşacak deniz.Sana sarılacak özlemlerin dağları ve bir şiir yorgun ve gül sana gelen yapraklarında
Ölürsek can
Ölürsek sırayla ölelim
Bir dost sürsün ayak izlerimizi
Gittin Sonra, beyaz elbiseli kızın sahilde dolaşmasıyla uyandı yelkenliler. Rüzgar denizin kokusunu beyaz bir martının kanatlarıyla sana taşıyordu.Sonra beyaz ufuklardan beyaz bir rüya düştü yollara.Yollar artık sana gelen çiçeklerin sayfasındaydı..Sonra umut geçti beyaz elbiselerin içinden.Aşk durdu...Martılar...Rüzgar ve deniz.Ve sen ve ben Ve umutlar