2

GİTME…


  • Oluşturulma Tarihi : 03.11.2015 07:01
  • Güncelleme Tarihi :

Bütün yıllarıma dem vurup oturdum masa başına can

Mevsimler değişti, yapraklardan bir bahar indi ayaklarına

Şimdi uzak sınırlar, şimdi uzak bakışların

Hangi bulut getirir seni, hangi güvercin kanat taksam

Çekip gitsem nereye… gökyüzü korkunç yalnızlık

Salınıray ışığı bir ülkede yağmur tanesi saçlarından

Yağmur kendini yıkayarak geçti rüzgarın içinden. Ellerinin sıcaklığını  ırmaklara taşıyan  bir hayatın kıyısındaydı bakışların.Sana dokunur gibi baktım camların arkasındaki hayallerin gölgesine.Soğuktu su, soğuktu fotoğrafların rengi. Ayak izlerinin son yaprağını da düşürdü ağaç.Sen içimde yaşayan çocuktun oysa, sen  terk edemediğim hayatın anlamında  bir gül, sen hayatımdaki her sayfada yolu  yalnızlığa çıkan  aşktın ve çocuk...

Ellerini bıraksam gözlerim seninle, yüreğim ve bütün zaman

Mercan olurum, bulut olurum, güvercin olurum bu zulüm aşkımadır

Dev bir çocuk olurum, ayaklarımı kurtarsam, dilimi

hücreleri ben yıkacağım sevgimle ve umudumla bütün yeryüzünün

Yola çıkmanın, sana dokunmanın ilk heyecanında kaldı gözlerin. Hüzün… Yüzünü üşüten bir bulut kaldı gülüşünde... Gitmeliydim, ekmek kokusuna adanan yüreğindeki güvercinlere ve sana dokunmalıydım gülmek kadar çocuk ve yürümek kadar belirsiz bir saatin yelkovanında. Seni beklemek, sana dokunmak ve artık hiç özlememekti. Ve hep orda kalmak, hayatın sana koşan rüzgarında seni saran rüzgar olmaktı… Susmak, bakışlarında ve sıcaklığında susmak… Yalnızca susmak...

İşte orman bıraksam ellerim sıcak ırmaklar

Alırım bütün umutları seninle, her kavgada her cephede gül

Sırtımda doyumsuz çocuk gözleri gençliğimin

Ansızın ölürüm, ansızın çılgın ve sürgün

Bir kelebeğin kanadından düşen renklerin pırıltısındaydı, senli rüyalarım. Uykunun en güzel sayfasında sana dokunmak ve okşamaktı, çözülmüş saçlarını örmekti hayatın. Gitmek, ölümün diğer adıydı biliyorum... Gitmek, şarkıların susmasıydı kuşların ve ölmekti sessiz sedasız çiçeklerin.

Şimdi gürültü içinde bir kent yaşıyorum, beton yığınlarından betona düşerek

Şimdi kişneyen çarkların dişleri arasında ölüleri koyacak yer yok

Şimdi bir çocuk sana delice tutkun, sana delice hasret

Şimdi eylül karası saçlarına tetik sustu, gökyüzü görünmüyor

Şimdi üşüyen ceplerimde ellerimi saklayarak bir deniz kıyısında

Üşüyorum. Kızıl güneşin alnında kanatlarını bırakıp giden çocukların süt kokulu bedeninde. Kar yağmış dağların kıyısında uyuyan bir dal, çatlayan bir taş ve gözlerini yumarak saklanan bir gözyaşıydım. Koştum, hep koştum baloncu çocukların ellerindeki, çiçekçi kızların aşklarındaki renk. Ve hayat yalnızca sana gelmekti.Yalnızca sana gelmek ve yalnızca sıcaklığında kalmak...

Geri dönsen, gitmeden önceki alanların soluk yüzlü yollarına

Ve dalıp gitsem çoğalmış ellerimle sevda tayfasıyım

Ve seni görsem

Ve yeniden dönsem uzamış sakalımla militan suskunluğuma

Hep uçarı mevsimlere verdik bakışlarımızı, hep  olmadığımız sayfalara düştü hayat..Yalnızdık,bir ölüm renginde, beyaz, bembeyaz kuşlara uzandı ellerimiz.Sustuk zamanın yoksulluğuna, aşksız günlerin perdelerinde. Büyüyen yaraların sancısında, sensizliğin soğukluğunda, çocuk ellerimde.

Seni almaya gelmiş gibi beklerdim köşelerde

Seni özlemiş gibi bakardım penceresi yok

Yırtılan bir fotoğraf renklerini ağladı görmediğin duvarlarda

Oysa

Oysa ben ölüydüm görmedin

Oysa öldüklerim doymadılar yaşama

Her şeyi gözlerine bırakmışken, salt sıkılmış yüreğindeki yumruğunu sevdim

Ayrılık ve ölüm kardeşti aşkların tarihinde. Gitme, kal özlemin yangınındayım. Sensizliğin karasında, umutların kapısında. Gel, aşkın anahtarı dudaklarınla, rüzgar seni kanatlarına uçuracaktır... Gel, beyaz ufuklardan beyaz bir rüya düşecek yelkenlilerden bir denizcinin sayfalarına.Sana koşacak deniz.Sana sarılacak özlemlerin dağları ve bir şiir yorgun ve gül sana gelen yapraklarında

Ölürsek can…

Ölürsek sırayla ölelim

Bir dost sürsün ayak izlerimizi 

Gittin… Sonra, beyaz elbiseli kızın sahilde dolaşmasıyla uyandı yelkenliler. Rüzgar denizin kokusunu beyaz bir martının kanatlarıyla sana  taşıyordu.Sonra beyaz ufuklardan beyaz bir rüya düştü yollara.Yollar artık sana gelen çiçeklerin sayfasındaydı..Sonra umut geçti beyaz elbiselerin içinden.Aşk durdu...Martılar...Rüzgar ve deniz.Ve sen ve ben…Ve umutlar…

GİTME…
Ümit Yaşar Işıkhan
Yazarımız Kim ?

Ümit Yaşar Işıkhan