Sayfa Yükleniyor...
Hakkari kar altında
Ruhumuzu saran sonsuz beyazlık içinde ilerleyen aracın bıraktığı izler gerilmiş bir ip gibi bizi o dağların ruhuna doğru çekiyor. Dağlar. O derin uçurumları yüreğinde taşıyan bulutların sırdaşı. Yıldızların komşusu ve çocukların saklambaç arkadaşı. Yol uzun ve beyaz. Yol bütün umutların barışa koştuğu bu ipin ucunda. Kar beyazı barış Kar beyazı umut ve ekmek tadı...
Bıçakla kesilmiş kayalıkların en uzun çizgisinden başlayan vadilerin tepesinden, aşağılara doğru yuvarlanan kartalların ayak izlerini bahara saklayan günlere uzanıyoruz..Yola paralel bizimle birlikte koşturan ve yer yer kendi şarkısını söyleyen şelalelere dönüşen suların beyaz vadide eriyen buzulları da sürükleyerek bize eşlik etmesi, türkülerin içine yeni bir ezgi daha ekliyordu.
Dağlar. Bizim dağlarımız. Asker de bizim, gerilla da. Dökülen kan da bizim çekilen zılgıtlar da.. Ağıtlar yüreğimizin aynı kanından çığlığa dönüşüyor. Halaya duran umutlar da çoğalan biziz. Aynı ekmeği komşusuyla paylaştıkça mutlu olan, yüzyıllardır aynı kaderi paylaşan halkımızın ortak paydasındayız.. Buz ve kar.. Dağlar ve bulutlar. Savaş ve umut. Barış ve kardeşlik ve bütün çocukların halaya durma vakti en çok yakıştığı mevsimlerdeyiz.
Sular bizim sularımız
Çocuklar bizim çocuklarımız.
Merkezi İzmirde bulunan Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliğimizin Hakkari Temsilcisi Eski hakim, hukuk uzmanı, fotoğraf sanatçısı değerli dost Turgut Besinin öncülüğünde sayın valimiz Yakup Canbolatın desteği ve Milli Eğitim Müdürü Mahmut Kurtalan ile Şube Müdürü Ayhan Turgutun çocuk yüreği ile büyüyen Deniz Yıldızlarından Kardelenlere kampanyamızın en güzel gününde Merkez Çimenli Köyü İMKB Çimenli ilköğretim okulunda dünya güzeli çocuklarıyla tanışıyoruz.
Dışarıda kar var. Dışarıda hayatın en temiz rüzgarı. Dışarıda yüzlerce ceylanın yüzlerce kekliğin ayak izleri. Okulun önünde umut ve okulun içinde yarınlara koşan çocukların heyecanla bize bakan gözleri. Dışarıda kar sıcağı, içerde kardeşliğin ve saf, temiz ruhların birbirine ve bize sarıldıkça çoğalan umut renkleri.
Biz orda hepimiz çocuktuk. Hepimiz aynı masalların peşinden koşan ve kanatlarını birbirine armağan eden çocuklardık. Biz aynı ananın çocuklarıydık. Anadolu dediğimiz bir vatanın aynı rüzgarında üşümüş ve aynı bulutuna sarılarak aynı dağların tepesinden gökyüzüne ve aynı ırmağın balıkları peşine yelken açmışız.
Ölen bizdik. Öldürülen de bizdik. Yüzyıllardır aynı ninnilerle büyümüş ve aynı ezgilerde halaya durmuş çocuklardık. Aynı aşkın peşinden atlara sarılan, ayrılıklarda aynı dualarla birbirimizin arkasından aynı suyu dökenlerdik. Biz hiç büyümeyen çocuklardık.
Tanrının soğuklarla, kar boran geldiği ve yangın sıcaklarda gölgede bizi pişirdiği coğrafyanın papatya açmış dağlarından düşen inci tanesini gözlerinde saklayan bir kavmin dağınık çocuklarıydık. Acılara rağmen umutlarımızı Zap suyuna taşkın olarak veren, dağlara bulut olarak seren, ters lalede renk ve ayrılıklarda gözyaşı olan hayatın iflah olmaz atlıların peşinde zılgıt çekenlerdik. Biz Gılgameşin torunları, Yaşar Kemalin ve Mehmet Uzunun öyküleri, Ahmet Arifin otuz üç kurşunundan artanlardık, Ahmet Kayanın türküsü ve Yılmaz Güneyin çirkin kralıydık. Hayatı anlamlandıran ve cehenneme çevirenler de bizdik.
Yalnız değildik.. Hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. Misyonerler, ajanlar, provokatörler, yüzü peçeli katiller, Batılılar ve hayatın bütün haçlı atlıları ve her kavimden işbirlikçileriyle hep Anadolunun, Mezopotamyanın büyülü ve verimli topraklarını, gelişen ve hayata damgasını vuran medeniyet ışıklarını, bilgelerini, kardeşliğini yok etmeye çalıştılar..
Artık çok şey değişti. Çocuklar bize günün ilk aydınlığıyla bakıyorlar. Taşbaşı köyü ilköğretim okulu öğrencileri, Yüksekova Karabey ilkokulu öğrencileri birer kardelen olarak denizyıldızlarına sarılıyorlar. Çoğalıyoruz Odun sobasının üzerinde sürekli kaynayan çayın rengi ve tadı hayata ve barışa adanırken çoğalan bizdik. Çocuklar kırmızı önlükleri, beyaz yakaları ve siyah, mavi, yeşil iri gözleriyle umut ve sevgiyle bakanlar bizdik. Armağan edilen giysileri almak için birbirine bakan ve itirazını suskunluğuna veren çocuklar aslında bizdik. Ve çoğaldık, soğuklara inat Kara, borana inat. Sarıldık hayallerimize. Sarıldık umutlarımıza. Kardeşliğin yüreğine
Ülkemin güzel yüreği, Hakkari Valisi Sayın Yakup Canbolatın misafirperverliği, şiirleri ve hayatın anlamlı sayfasındaki; felsefenin doğu çeşmesindeki berrak sularını, Batının oyunlarını ve çıkmazlarını, halkımızın yüzyıllardır kardeşliğe uzanan ellerini ve sıcaklığını ifade eden inançlı bir duruşun ve algının kanatlarını bütün yöre halkına açarak paylaştığı yüreğini unutmayacağız. Halkımızın güzel ve haklı taleplerini, beklentilerini dinledikçe barışın inşa ve kalıcılığına olan inancımız daha da pekişmiştir. Barış sürecini hayata dönüştürecek olan uluslararası havaalanının ve İran - Iraka sınır kapısının açılması, halkın kendini kendi anadilinde ifade etmesi, hızla çoğalan kayak merkezleri, milyon yıllarda oluşan buzulların, ters lalelerin, göletlerin, çiçeklerin, ırmakların, güzel bir geleceğin inşası ile ülke turizminde Hakkarinin markaya dönüşeceğine olan inancımız daha da arttı.
Deniz Yıldızlarından Kardelenlere Barış sevgi ve kardeşlik projemizin gerçekleşmesinde yol aydınlığı olan,yüreği ile bizleri onurlandıran Başta Hakkari Valimiz sayın Yakup Canbolat, Hakkari Belediye Eş Başkan vekilleri Nasrettin Aslan, Neslihan Kanat,Yüksekova Belediye Eş Başkanı Ruşen Yetişkin ve genç,idealist , örnek kaymakam İbrahim Çenet, Hakkari Milli Eğitim Müdürü Mahmut Kurtalan,yardımcısı Ayhan Turgut,Yüksekova Milli Eğitim İlçe Müdürü Necmettin Kaya, Çimenli köyü muhtarı Mustafa Kurt, Çimenli Köyü İMKB, Taşbaşı okul Müdürü ve öğretmenleri, Yüksekova Karabey ilk okulu öğretmenleri ve öğrencilerine, birliğimiz Hakkari temsilcisi Eski Hakim,Hukuk Uzmanı ve fotoğraf sanatçısı Turgut Besiye fotoğraf sanatçısı İskan Kazakın yeğeni Nervzat Kazaka , misafirperver ailesine..Ve yüreğimizi ısıtan dünya güzeli çocuklarımıza sonsuz teşekkürler..Yüreğimiz Hakkaride kaldı..