İZMİR 19.TÜYAP KİTAP FUARINA YOLCULUK


  • Oluşturulma Tarihi : 23.04.2014 07:46
  • Güncelleme Tarihi :
İZMİR 19.TÜYAP KİTAP FUARINA YOLCULUK  yazının resmi

Uluslararası İzmir Fuar’ı yaz mevsiminde yeşil sofrasını insanlara açtığında bu kentin havası da değişirdi. Sabah erkenden çantasını, sepetini kapan özellikle Akasya Çay Bahçesi’ne yakın yeşilliklerin, ağaçların dibine kilimini serip hayatına yeni bir sayfa açardı. Çocukların ip atladığı, top oynadığı saatlerde daha büyük abi ve ablalarımız sahneye çıkan ve seslerine hayran olduğumuz sanatçıların ancak magazin dergilerinde gördüğümüz fotoğraflarını kesip kendimize ait duvarlara veya kapı arkasına gelecek şekilde yapıştırır, gece rüyalarımızı süslerdik.

 İzmir Fuar’ı ülkemizin en büyük sahnesiydi. Bu sahneden geçmeyen; özellikle Akasyalar, Ekici Över, Kübana, Sarmaşık gibi eğlence pazarlarında sahne almayanın tanınması, meşhur olması mümkün değildi. Neşe Karaböcekler, Zeki Mürenler, Uğur Böcekleri, Yıldıray Çınarlar, Nuri Sesigüzeller, Bayan Bacaklar, Berkantlar ve bilumum eğlencenin aktörleri ve artistleri bu yeşil alanın ortasında serpiştirilmiş sahnelerden ve hayallerimizden geçmek zorundaydı. Plak sanayinin at sürdüğü hayatımızda renklerin sadeliği, insanların bakışlarında dostça ve güzel karelere taşınması İzmir Fuar hatırasının çocuk belleğimizde kök salarak yerleşmesine yeterliydi.

Yeni yetme okuyucu ve yazarların, usta kalemlerin buluştuğu sahne farklıydı. Montrö kapısından girerken sağ tarafta yol üstünde onurlu bir anıt duruşuyla “Yazarlar Sendikası”nın o zaman büyük  ve geniş pavyonuna  girerdik. Ülkenin en önemli yazarları sıralanmış kendi aralarında söyleşirken, bizlerde kolumuzun altında sakladığımız şiir defterimizle onlar izler, en son kitabını okuduğumuz  şair veya yazarın boşluğunu yakalardık. Şiir müthiş bir melodisiydi o yaşlarda hayatımızın…Ve karşımızda oturan şairler, hayatımızın en büyük abisiydi…Bizim yazdıklarımız da çok önemliydi.. Yeni tanıştığımız aşkların utangaçlığı ve  ideolojik hırçınlığımızın buluştuğu  dizelerde hep  büyük bir  çocuk saklanıyordu. Dalgalanan  kıvırcık saçlarımızda son moda  çizimler saklayarak  yeni tanıştığımız ideolojik duruşlarımızın çocuk ama militan sayfasını önemle saklıyorduk… Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Şükran Kurdakul, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Atilla İlhan, Mehmet Başaran, Samim Kocagöz, Tarık Dursun K, Turgay  Gönenç, Behçet Necatigil, Necati Cumalı, Suat Taşer, Yaşar Aksoy ve hayatımızın bütün kahramanları; boş duran, kitap imzalamaktan yorulmuş ama mutlu bakan, sigarasını tüttürürken, salonun içinde  gençleri, okuyucuları sayan ,tanıdık biriyle göz göze geldiğinde  gülümseyerek selam veren  hayatımızın en büyük ve önemli adamları burada, fuarda bizi bekliyordu.

 Elbette bizler de.. Benim gibi şiirlerini ve aşklarını cebinde taşıyan çocukların kitap alacak parası da olmazdı. Ama yine de karşılıklı ve sevgiyle bakan gözlerin bir dizede buluşması, bir kitabın kapağında çoğalması, bir öyküden hayata koşması gibiydik. Onlar bu ülkenin ve bu kentin en ulaşılmaz sahnesinde,  imrenerek baktığımız sandalyeden kalkıp Kardıçalı hanındaki ABC  veya Kemeraltı’ndaki Bodrum Meyhanesi’nde yolculuğun, tanışmanın, yeni sevdaların ilk dizesini birbirlerine okuyarak bizi imrendirirdi.

Her yıl bir ay açık kalan ve ülkemizin ilk ve en büyük uluslararası fuarı olan bu organizasyonun bizim için en anlamlı yönü, hayran olduğumuz şair ve yazarların toplu halde rüyalarımızı süslemesiydi. Ulaşılmaz olan bu şair ve yazarları tanımak, onlarla söyleşmek, imzalı kitaplarını almak, adres alış verişi ile mektuplaşmaya başlamak yolun başında olan bizlere ayrıcalık kazandırdığı gibi, genç şairler olarak birbirimize hava atmamıza da sebep olurdu. Ağabey, kardeşlik ilişkileri yeni şiirlerle ve yeni kitaplarla devam ettikçe, onlar yaşlanıp gitti ve çoğu kalem izlerini bırakarak çekip gitti… Biz büyüdük… Şimdi, ben onların… Fuarda hayran hayran baktığım ve özendiğim o şair ve yazarların yaşındayım… Ama asla onlara olan hayranlığımızı taşıyan bir okurumuz olmadı.

Önce fuarın süresi kısaltıldı. Bir haftalık organizasyonla “Yazarlar Sendikası”nı ve diğer  büyülü organizasyonları ve rüyalarımızı, buluşan şiirlerimizi bitirdiler… Ömrü kısaldı dostlukların, kitapların, aşkların, meyhanelerin ve bakışlarımızın. Hızla beton yüzü büyüdü bu kentin. Ruhunu kaybeden çocuklar gibi sahipsiz kaldık derken, önce İstanbul’da, sonra birçok kentte kitabın güler yüzünü, dost, sevgili ve barışa dönük eylemlerin sığındığı sayfaların büyülü atmosferini yüzlerce şair, yazar ve binlerce okuyucunun buluşmasına dönüştüren  TÜYAP kuruldu.  Bu oluşum, yazarlar sendikası pavyonundan sonra oluşan ve yıllarca devam eden boşluğun doldurulması açısından önemliydi.. Hepimizin; okur yazarların yıllardır özlediği ortamın yeniden inşa edilmesi yerel, ulusal ve uluslararası kültürel ilişkilerin yeniden kurulması ve birbirini tetikleyerek çoğalmasına, paylaşılmasına olanak sağladığı için önemliydi...

Tüyap, nihayet bu kentin  kültürel  çağdaş, özgür  düşünceli ve  nitelikli bireylerin oluşturduğu bir toplum olabilmek amacıyla eğitime verdiği önem doğrultusunda eğitime duyarlı,  özgüveni gelişmiş, bilinçli gençlerin yetişmesinde gönüllü bir çaba sarf eden; saygın sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına destek veren  bu kurumun ,kent ve birey hayatımıza kattığı renklerin  içinde  ruhumuzun kaybolan  sayfalarıyla buluşturdu.

Tekrar fuardayız. Çocuklar kadar neşeli ve çılgın bir hayatın en güzel sayfasında  kitapla ve okuyucuyla buluşmanın özel kokusunu raflardan  özlemlerimize taşırken, çoğalıyoruz.

Okur ve yazar binlerce çocuğun koşturduğu Tüyap Kitap Fuarı’nda; 405 yayınevi, sivil toplum kuruluşu ve 800 kadar şair ve yazarın katılımıyla düzenlenen 19. İzmir Kitap Fuarı İzmir’e özgü sürpriz yağmurun ılıklığında baharın kitap kokusuyla buluşması sürpriz değildi. Yeşilin yıkanan  renkleri  kitap fuarına kadar uzanan yolun çiçek kokusunu bu yıl  sevgili ablam, değerli yazar arkadaşım Feyza Hep çilingirler’e  serpmesi, gelenekselleşen ödül sevincini haklı olarak  fuarın onurlu sayfasında ölümsüzleştirdi. İzmirli yazar olarak edebiyat dünyamıza kattığı değerlere bir minnet  ve teşekkür  içeriğiyle  ödüllendirilmesi  bu yılki fuarın daha da anlamlı  paylaşılmasına neden olurken, ”Güneş kitap burcuna girdi. Kitap ve yağmur sağanağında ıslanmaya gidiyorum’’…diyen, İzmir Halk Kütüphanesi’nin Müdürü sevgili dostum Talat Aydilek’in sesi ile yağmur ve kitaplar çoğalıyordu. Bu müthiş organizasyonun İzmir Tüyap Bölge Müdürü, sevgili dostum Ercüment Er’e kitap sıcaklığında teşekkür ediyorum.

İZMİR 19.TÜYAP KİTAP FUARINA YOLCULUK
Ümit Yaşar Işıkhan
Yazarımız Kim ?

Ümit Yaşar Işıkhan