Sayfa Yükleniyor...
Herkes İzmirli olmak istiyor Olsa nolur, olmasa ne olur
Yüzyıllık uykusuna dalan bu kenti uyandırmanın yolu çanları çalmaktan geçer. Koro halinde yola çıkan zangoçların elleri ve ruhları bu ölü kenti uyandırmaya yeterli değildir. Ölü toprağını ithal eden bakir Smyrnalı çocukların en son görüldükleri sarı kışlanın kıyısından fotoğrafları bile kalmadı.
Tarihe sığınmanın veya bir bireye sarılmanın devri bitti. Biz hala bir kurtarıcı bekleyen havariler gibi oturduğumuz Pagos Tepesinden aşağıya tesbih tanelerini sallıyoruz.
Geçelim bunları Kim İzmirli?
İzmirliyim demek yeterli midir o kentin ruhuyla bütünleşmeye. Hayır
İzmir de doğmuş olmak da yeterli değildir.
Atadan, bu sokaklarda oyun oynamış olmak da yeterli değildir.
Veya İzmirli olsan ne yazar!
Peki gerçek İzmirliler kimlerdir?
Nereye gitti bu sayfanın beyaz peygamberleri
Bu kadar kargaşa içinde bir de bunu yaydılar kente. Her şey güllük gülistanlıkmış gibi herkes bu kentli olmaya başladı. Veya renklerine uygun birkaç kasa daha götürmek için, yeni kimlikler dağıtmaya başladı...
Peki kim İzmirli?
Belediye başkanları mı?
Her birinin kulağı başka yerde kesilmiş ve bu kenti rüyasında işgal etmiş bu zebaniler mi İzmirli Bir zamanlar Avrupalı gezginlerin Küçük Paris dedikleri bu zavallı kenti, Ortadoğudan bir kasabaya çevirenler mi İzmirli!
Hadi canım Açtırmasınlar kutuyu
Kurulduğundan beri hiç bu kadar hırsız ve beceriksiz bir rüzgar okşamamıştır bu zavallı köyü. Ne bakanından hayır var, ne milletvekilinden, ne yerel yönetim azalarından. Al birini çarp çok bilinenli bir formulün kasap defterine. Gelen götürdü, gelen götürdü. Ne sarı saçları kaldı bu öksüz kızın, ne ufuklara yaslanıp martılara umut atan gözleri
Nedir bu kent Allah aşkına!
Sanayi kenti mi?
Turizm mi Tarıma dayalı üretimde marka mı?
Kültür sanat kenti mi? Kongreler, anıtlar, müzeler kenti mi?
Nedir bu kentin kimliğini belirleyen özellikler
Bunu yurt dışında duymuştum, İzmir bir kabzımallar, simsarlar, aracılar ve yeni modern adıyla pazarlamacılar, yani anasına babasını, babasına evini satanların kenti Bu nedenle herkes her sabah birbirine Hayırlı işler der. Dünyanın her yerinde insanlar birbirine Günaydın derken, yalnızca bizim bu garip kentte herkes birbirine Hayırlı işler diler.
Eyvallah, temenni fena değil ama üretimi olmayan bu kentte hiç de gerçekçi bir yaklaşım değildir.
Yeşil İzmire ne oldu? Ta Fransadan kalkıp buralara, keçi çıkmaz yollara tren hattı çekip de balını kaymağını, üzüm, incir, tütün ve dokumasını markaya dönüştüren Levantenlere ne oldu!
Sayın Başbakan şimdi de İzmirli olmak istiyor! Bunca Belediye Başkanı İzmirli oldu da ne oldu! Al birini çarp öbürüne
Asfalt Osmandan, Boksör Alyanaka, takunyacı Burhandan, dolmuşçu Çakmura,teleferik tamircisi Azize kadar (Rahmetli Priştinayı müstesna ve saygın bir sayfada saklıyorum) kim hayır gördü bu kentte İzmire ne hayırları dokundu? İzmirli oldular da ne oldu! Köyden, ortaçağ kasabasından ne farkımız var! Hiç mi yurt dışına çıkmıyorsunuz? Expo bahanesiyle sevgililerinizle gittiğiniz ülkelerde AVMden dışarı hiç mi çıkmadınız! Hadi vaz geçtik yurtdışından, hiç mi Eskişehir, Gaziantep, Konya ve Aydını görmediniz
Ey halkım Artık İzmirliyim diyen bütün muktedirlere karşı uyanık ol
Bu kent ihalelerin pazarlandığı, gökdelenlerin Çin setti oluşturduğu bir beton yığınına, pazarlamacı ecinnilerin, yere tüküren fötür şapkalı hanzoların, karadan gemilerini yürüten müşriklerin memleketi olmak istemiyoruz.
Bu kentin kendine özgü tarihsel kokusunu, dokusunu ve yaşam biçimi ile özelliklerini kirlettiğiniz yok ettiğiniz yeter. Lütfen İzmirli olmayın. Ey Başbakan, ey Belediye Başkanları lütfen düşün yakasından bu naif ruhlu kentin. Rahat bırakın Bin yılların akarsuları kendi yolunu bulur, binlerce yıllık geçmişi yolunu aydınlatan ruh, meşaleye dönüşür. Buhurlarla kutsanmış bu sokakların kendine söylediği şarkıları ancak sevgiyi ve kardeşliği önceleyen bu kentle bütünleşmiş insanlar İzmirli olabilir. Sokaklarına sardunya, çatılarında yalıçapkını, havasında yasemen ve rıhtımında imbat çoğaltanlar bu kentin şiirinde bir dize olabilir