2

KIYAMET GÜN܅


  • Oluşturulma Tarihi : 27.06.2015 06:26
  • Güncelleme Tarihi :

SAHNE-1-

Dünya jandarması Amerika yıllardır Afganistan da savaşıyor… Savaş demek yanlış olur bence soykırım uyguluyor..

Peki, kiminle savaşıyor?  El Kaide ile… El Kaide kim?

Sovyet işgaline karşı Amerika istihbaratının kurduğu, eğittiği, beslediği bir örgüt…

Peki, neden kendi kurduğu örgütle savaşıyor bu beyefendiler!

İşleri bitti… Sovyetlerin Afganistan işgali milis kuvvetlerin direnciyle başarısızlıkla sonuçlandı. Sonra Amerika, kendi yetiştirdiği ve beslediği Taliban örgütünü yok etmeye başladı… Başardı mı?  Hayır…

Olan arada sıkışıp kalan ve mayın mağduru sakat, eğitimsiz, işsiz, geleceksiz milyonlarca insan… Yirmi birinci yüzyılın girişinde Amerika ve işbirlikçisi Batının yenildiği, ama yenilirken de yok ettiği toplumlardan biri… Ölenler hep yoksul insanlar… Yani çırılçıplak ve aç insanlar...

SAHNE-2

Irak… Saddam Hüseyin veya Irkçı Baas Partisi iktidarı.

Şah yönetiminin yıkılması ile çıkarları zedelenen veya İran’daki bütün petrol gelirlerini kaybeden Amerika ve diğer batılı ülkelerin kışkırtmasıyla başlatılan Irak-İran savaşı yıllarca sürdü… Benim de yakından tanık olduğum bu kirli oyun sonucundaki savaşta milyonlarca genç, yaşlı, çocuk öldü… Yalnızca Fao yarımadasında beş yüz bin genç bataklığa saplandı. Karşılıklı insanlık dışı katliamlar yaparak birbirlerinin gençlerini ve geleceklerini yok ettiler… Her iki toplumun da ekonomisi çöktü. İran’a karşı sürekli Saddam pohpohlandı, beslendi.. Kimyasal silahlar… Uzay topları ve laboratuarda hazırlanmış bütün biyolojik – kimyasal silahlar bu yoksul ve zavallı halklar üzerinde denendi. Kimdi bu Halk? Her iki taraf ta yoksul insanlar.

SAHNE-3

Bilinçli olarak yaratılan Saddam fobisi ile, Orta doğuda; eğitime, sanayiye, kalkınmaya gitmesi gereken milyarlarca dolar silaha yatırıldı. Orta doğuda  Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya ve İsrail’in oluşturduğu  kanlı  ittifakın oyuncağına dönüşen  Saddam sayesinde  İran ve Irak ekonomisi bitirildi.. Saddam fobisini Orta doğuda yayarak göbeklerinden dışa bağımlı Arap yöneticilere kullanmasını bile bilmedikleri içi boş ve asla kullanamayacakları silahlar satıldı. İşleri bitince en büyük müttefikleri ve sırtından milyarlarca dolar kazandıkları Saddam’ı gaza getirterek Kuveyt’e saldırttı. Sonra mı? Sonra bunu bahane eden aynı Emperyal güçler Saddam’ın değil, Irak’ta yaşayan o yorgun ve yoksul halkların tepesine en son model silah ve bombaları yağdırarak milyonlarca insanı öldürdü.. Göçe zorladı.. Hapishanelerde işkence laboratuvarı oluşturarak tarihin tanık olduğu en büyük soykırımı ile  bir halkı yok ettiler. Kimdi bu halk?  Şii, Sünni, Ezidi fark etmez. Yoksul insanlar..

SAHNE-4

Yine aynı katiller, Arap Baharı adı altında; özgürlük ve demokrasi havarisi kesilerek yoksul, cahil ve zavallı Kuzey Afrika halklarını birbirine kırdırttı. Çıkarlarına hizmet eden taşeron katilleri besleyerek iktidara ve bütün yer altı kaynaklarına el koydular. Mili ve yalnızca kendi halklarının kullanımına ait olan petrol yatakları çok kültürlü !,çok şirketli global sermayenin hizmetine sunuldu. Bir taraftan da kendi topraklarında sürgün olan Filistinlilere de gece gündüz demeden misket bombaları yağdırdılar. Ölüm kampında yaşayan birkaç mülteciyi, çocuğu, kediyi, köpeği de öldürerek geride kalanların da açlıktan ve hastalıktan ölmeleri için, ambargo ile kendi tanrısal adaletlerini göstermeyi sürdürdüler. Ölenler yine aç çıplak ve mazlum insanlar… Yoksullar...

SAHNE -5

Suriye… Hayata adanan  kardeşlik sofrasının soylu  sayfası..

Global sermaye… Emperyal güçlerin yeni senaryolarıyla yaratılan iç savaşlarla komşu komşuyu boğazlıyor... Milyonlarca insan öldü ve halen de ölmeye devam ediyor… Kim kime niçin saldırdığı belli değil, kim dost, kim düşman belli değil… Hepsi aynı yoksulluk üniforması içinde... Milyonlarca insan göç halinde… Ne umut ne de direnci kaldı bu halkın… Bu kez yine taşeron katiller devrede… Suudi Arabistan’dan, Katar’dan paralar ve ülkemden de lojistik desteklerle ölüm besleniyor..

Biliyoruz ki,  bütün bu senaryolar ve savaşlar petrol yatakları ve  İran için yapılıyor… Birleşik haçlı ordusunun tek korktuğu ve denetleyemediği Şii hareketidir… Akdeniz’e ulaşmasını, petrol yollarını denetlemesini ve elbette İsrail’e yakınlaşmasını, sınır komşusu olmasını istemedikleri için  sahneye sürekli yeni taşeronlar sürülmektedir..

İran’ın, son yıllarda Irak’ta kazandığı yeni mevziler sonrasında Suriye iç savaşında da  Beşşar Esed’ı desteklemesi, özellikle  Rusya ve Çin’le  ortak Pazar projesi, nükleer santral ve nükleer silah yapımına yönelmesi, Emperyal güçlerin işine gelmediği gibi İsrail’in de korkulu rüyasına dönüşmüştür...

İşte burada, sahnedeki aktörler hızla ve gizli ittifaklar oluşturarak kanlı oyunlarına yeni maskeler de katarak devam etmektedirler.. Irak ve Suriye de IŞID’i kuran ve bu örgütle çatışıyormuş süsü veren yine bu ülkelerdir… İsrail’in talebi ve öncülüğünde, Amerikan ve İngiltere’nin de  yer aldığı gizli koalisyonda Sünni hareketini güçlendirerek, Şii İran’ın yayılmasını  engellemek için  Suudi Arabistan, Katar ve ülkemiz, taşeron ve bu işin hamalı olarak görevlendirilmiştir. Peki Suriye de her iki taraftan da kim ölüyor ? Yine  Kürtler, Araplar, Türkmenler… Süryaniler, Ezidiler… Yoksul ve mazlum halklar..

SAHNE-6

Mısır’da halkın oylarıyla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı olan Mursi’nin zaferi, aslında yoksulların zaferiydi. Göbeğinden Amerika’ya bağlı şerefsiz Arap yöneticilerinin geleceğini tehlikeye düşüren bu örnek gelişmeyi önleyebilmek için Amerikan Hollywood sineması devreye girdi. İstihbarat örgütlerinin emrinde çalışan sosyal medyatörlerin sayesinde film platolarında Arap giysili, Arap figüranlarla çektirdikleri animasyon filmlerle saptırılmış dini söylemler ve eylemler hazırlanıp dünya basınına dağıtıldı. Halk iktidarını çökertmeyi, kötü ve çağdışı görüntülerle yıpratmayı ve planladıkları askeri faşist darbeye zemin hazırlamayı başardılar...

    Amerika’dan dönen General Sisi ertesi gün darbe yaparken, İsrailliler bayram yapıyordu. Ve ilk icraatları Mısır’ı yıllardır Emperyal güçlere peşkeş çeken devrik faşist lider  Hüsnü Mübarek’i aklamak oldu… Darbeyi planlayan Global sermaye; haçlı ittifakı gelecekte tehlike oluşturacağına inandıkları her şeye ve herkese hunharca saldırmakta ve yok etmektedirler.

SON  SAHNE..

Arkasında binlerce sakat çocukla takma ayağını eline alıp ayağa kalktı Afganlı çocuk… Babası ve kardeşlerini yok eden bir savaşı lanetleyerek ufuklara baktı Basralı kız… Süleymaniye’den, Babil’den, Kerkük’ten binlerce ana kanayan yüreklerini avuçlarına alarak ağıt yaktılar yangın içinde… Robovski,’den bir baba dağları sarstı bakışlarıyla..Kobane’de çocuklar  sınıra bakıyorlar, ekmek kokusuna.. Dağlardan inen Ezidiler tanrıyı arıyor ölülerini sakladığı çorak topraklarda.. Filistinliler kor ateşe sürgün gözlerini açtılar mülteci kampında… Şiiler, Sünniler, Kürtler, Araplar, Ezidiler, Süryaniler ve bilumum yoksullar aynı ırkın ve aynı dinin sesiz çoğunluğu  birbirine yaslanarak ayağa kalktılar.. Milyon adımlarıyla… Milyon gözleriyle… Milyon elleriyle… Milyon umutlarıyla milyon ölülerini sırtlayarak Kıyam ettiler ve yürüdüler paramparça bir hayatın içine saklandığı sırtlarındaki çuvallarıyla... Hızlı adımlarla koştular umudun kokusuna, sevgiye, kardeşliğe, süte ve ekmeğe… Tanrı gülümsedi, “işte vaat ettiğim güne geldiler..” Kıyamet gününe… Ayağa kalkmaya, özgürleşmeye, adalete ve hayatın gül yüzüne… Hem de kardeşçe ve hep birlikte..

KIYAMET GÜN܅
Ümit Yaşar Işıkhan
Yazarımız Kim ?

Ümit Yaşar Işıkhan