Sayfa Yükleniyor...
Sarp bir kayanın
doruğundaymışım gibi
içim ürkek, gözlerim dolu.
Bu gece gerilere doğru haykıracağım,
doğacak yepyeni bir günle sevgimi
sayfa sayfa, yağmur
yağmur yağdıracağım.
Gecenin ürpertisi mi bilmem,
havalar mı soğuk,
yoksa ben mi titriyorum.
Ama yılmayacağım,
kalbimde kördüğüm sevdamı,
her şeye rağmen
sabahı beklerken,
beklerken haykıracağım..(*)
Karanlığın aydınlığa koştuğu saatlerde Uykunun bir bıçak gibi gözlerde bıraktığı mahmurluğu avuçlarıyla silen bir gölge... Gölge, hayatın ana damarını taşıyor sabaha... Kuşların ilk uyanışına su ve şarkıların ilk dizesini taşıyor. Uykunun en tatlı saatlerinde avuçlarına düşecek yeşilliğin koruk kokusuna doğru koşuyor elleri. Kadınlar Köylüler Sabaha ilk türküyü söyleyen kuşlarla sevişerek yola çıktılar. Serin bir hayatın, buz tutmuş yıldızlarını fener sayarak çıktılar yola... Uyuyan çocuklarını örttüler umutlarıyla. Üşüyen köpeklerini okşadılar başlarındaki parmak izlerini tarayarak. Kapı gıcırdadı yoksulluğa... Yürekleri sızladı çıkarken son evin sokağından...
Soğuk... Hayatın bütün damarları geri çekilmiş çocukların ayaklarında birbirine sığınarak susuyor. Rüyalarında yarım kalan aşkları da bırakarak en son öptükleri çocukların avuçlarına.
Soğuk Sabaha ulaşan bütün bulutların yorganı altında sıyrılan bir peçenin aydınlığını bekliyordu saatler... Horozlar imamdan sonra çıktı bahçelerin sesine. Ayak izleri Umut izleri... Aşk izleri yarım kalan bir sayfanın köşesinden aşağı düştüler... Yol... Gece... Soğuk Traktör Araba... Hayat Manisa Salihli... Gölmarmara... Sabah serinliği... Üşüyen metalin tuttuğu el... Kasaya yerleşen yüreklerin yarım kalan uykusu... Evde kalan çocuklar... Öpmeden ayrıldıkları ve yalnızca saçlarında parmak izleriyle sabaha uzanan umutların sıcaklığıyla sustular Yol... Asfalt... Traktör... Kasada on beş can... On üç anne... On üç dünya ve on üç kıyamet... On üç uykusuz gece... Soğuk ellerin tuttuğu asmaların yapraklarına
Yol ihanetlerin sütünden yapılmıştı Hırsızların ve ihalelerin uğramasına değmediği yılan kıvraklığında soğuk ve kimsesizdi. Ağaçlar, köpekler, devlet ve hırsızlar aynı şarkının köşesinde başka hayallere gidenlerdi
Süt... Hayatın ana damarındaki ekmek... Beyazlığında binlerce ineğin dişlerini sakladığı madde. Taşınan umutlar Sallana sallana sabahı kanatan motorların metal sesi. Ve hayatın damarlarından fırlayan ölüm Çığlık bile duyulmadı Ses... Yalnızca yuvarlanan bedenlerin birbirine sarılmış umutlarındaki yangın alevi... Soğuk bir yangın... Beyaz ve yeşile koşarken bulutların köşesinden düşen kızıllığı saklayan üzümlerin yeşil giysileri... Üzüm kokulu ellerin, tuttuğu memelerin ucundaki sütün donduğu, öldüğü saat...
Manisanın Gölmarmara ilçesinde tarım işçilerini taşıyan açık kasa kamyonet ile süt tankeri çarpıştı. 13ü kadın ve biri çocuk olmak üzere; Seyde Aydın, Ayşe Aydın, Nesrin Aydın, Kezban Uysal, Fadime Orhan, Zeynep Uysal, Ümmühan Uysal, Nurdane Kaya, Burak Kaya, Ümmü Demirkol, Zeynep Zengin, Azize Kars, Ayşe Yaşar, Zekiye Çetin, Yıldız Öztürk... On beş tarım işçisi can verdi
Bu konuda emek mücadelenin yükseltilmesine ve etkin bir hale getirilmesine dönük siyasal inisiyatiflerin ve kadın örgütlerinin bu cinayetleri kınamalarını bekliyorum...
Çıt yok... Herkes sus pus... Bütün demokratik kitle örgütleri, kadın inisiyatifleri tatilde...
Süt fabrikası lokma dağıttı, on beş canı öldüren tankerin sütü dökmeden fabrikaya yetiştirdiği için Elde kalmış- tetra pak- sütlerinden gönderdiler bıraktıkları yetimlere... Yoksul çocuklara el Fatiha, süt dağıtıldı kameralar önünde...Arkalarından ağlayacak, su dökecek, hayallerini ve acılarını anlatacak kadın da kalmadı o köyde...
On üç bölmeli tankerin sütü sigortalıydı... Yol ve araç sigortalıydı Tanrıya yakın saatlerde oturuyordu süt. Ve tanker ve patronun beyazı
Tatile giderken düşseydi bir hanımefendi Tekneden veya villa balkonundan Veya arkası büyük bir bürokrat ve siyasi hokkabazlar ve artistler Manşetler yarışırdı... Yürüyüşler... Boykotlar Kokonalar... Emeği bilmeyen,ömrü boyunca çalışmamış, meyhane elçileri kadınlar... Beyaz kadınlar... Estetiysen maymunları ve bilcümle kadını sömüren ve kullanan manken, sözde sivil örgüt temsilcileri. Yazıklar olsun!
Hayatın kaynağı süt bozuldu. Zaman ve insanlar... Demokratlar, aydınlar ve hayatın dinamiklerini özgürlüğe, emeğe, direnmeye götüren devrimciler
Bir çırpıda, delip geçiyor karanlığı / kızıllaşıyor inceden ince,çıplak ipliksi bakışlarım/ öylesine kin, ellerim titriyor/ yırtıyorum,ak güvercinlerin yüreğini/ yırtıyorum,haykırışımla gökleri/ ve uysallaşıyorum birden/ ağlayıp boşalan,kitapları yırtılmış çocuk gibi/ tekrar alıyorum yırttıklarımı / giyinmeden soyunmuş insanlarımı sarıp ekiyorum yedi veren toprağıma/ ılık esintisine yüklüyorum gecenin sabahlayan haykırışını/ yolluyorum başı dumanlı dağlara,kır çiçeklerine en uçsuz toprağımın / en uysal, yaprak yaprak nar ağaçlarına...
İşte yine akşam oldu.
Çökecek çocuklar sessiz bir köşeye,
soluklar gezinecek aç avuçlarında,
kıvrılıp yatacaklar kucaklaşıp
yorganları memleket yırtık bir gazeteye (*) Ü.Y.I. Aşk Vardı-şiir .Etki yay.2007