Sayfa Yükleniyor...
Son elli altmış yıldır, dünyanın birçok ülkesinde darbe düzenleyen, katliamlar yapan demokrasi havarisi kesilip bütün mazlum halkların canına okuyan düşmanı hepimiz biliyoruz.
Bilmek yetmiyor, kendi celladımızı besler gibi ayakta kalması ve semirmesi için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz.
Yalnızca biz mi! Hayır bütün yoksul ülkelerin ruhunu teslim ettiği bu düşmanın en önemli özelliği yeni Haçlı zihniyetini hiç çekinmeden, korkmadan söylemeleri ve eylemlerinde bunu kanıtlamalarıdır
1990 yıllarına kadar derin yapılanmaların inşaatında çalışan bu düşman Varşova paktının dağılmasından sonra tek başına kalmış, dünya jandarmalığını çekinmeden ve kuruluş amacına uygun olmadan öyle ki, yeni düşman tanımlarıyla kendi bünyelerinde var olan birçok ülkeye aldırmadan yeni yüzyılın yeni düşman trendlerini ilan etti. İslam
NATOyu oluşturan devletler arasında Müslüman ülkeleri olmasına rağmen hepsi sustu. Susmakla yetinmedi; zavallı birçok ülke kendine yönelen düşmanlığı görmemezlikten gelerek yalakalığına devam etti. Her koşulda bu yapılanmanın içinde bütün kurallara uyacağını, biat edeceğini söyleyerek kendi geleceğini kendi düşmanına teslim etti.
NATO, yeni yapılanma kapsamında hazırlanan yeni projelerin içinde; Ortadoğu jandarma karakolunun Türkiye de kurulması; yani BOP hamallığının ve Azrailin ölüm pelerininin ülkemizde açılması, başta Ortadoğu olmak üzere bütün İslam ülkelerinin yer altı zenginlikleri ve stratejik konumları ile İsrail ile olan ilişki veya ilişkisizliklerine bakarak yeniden şekillendirilmesi kararı ayakta alkışlandı.
Uzmanlar boş durmuyordu
William Safire, 5 Kasım 2001 tarihinde, The New York gazetesinde bu yeni stratejiyi çekinmeden ve açık bir şekilde herkese açıklıyordu.:
Müslüman ülkeleri yeniden şekillendirerek yeni taleplerimize hizmet edecekleri şekilde kullanmak
Nasıl ki, Sovyetlere karşı Çin kozunu kullanarak Komünist Bloku böldük, onları da aynı şekilde böleceğiz. Bu projenin en önemli ayağı güçlü ordusuyla laik Müslüman ülke olan Türkiyedir. Unutmayalım ki,Türkler Müslüman ama Arap değiller.Yeni sınırları çizmeye gelince; Irak, İngilterenin 20. Yüzyıl kurgusuydu.İsrail devleti 50 yıl önce kuruldu ve yakında da sembolik bir Filistin devleti kurulacaktır.Yeni zamanlarda yeni sınırlar olacaktır
Bu proje BOP ilk sayfasıydı. Yeni düşmanı tanımlamaktan, saldırı tasarımlarının başlangıcını ifade etmekten çekinmeyen batı emperyal güçler bütün bunları yapmanın ve yaptırmanın en önemli aktörü, NATOyu kullanarak yürürlüğe koydu.
Yani, yanına İslam ülkelerini alarak diğer İslam ülkelerini yok etmek Ve sıra en son katılımcıya gelinceye kadar devam edilecekti.
Bu projenin ilk sayfası Libyada açıldı. Onlara göre deli-meli ama Kaddafi onlar için tehlikeli bir liderdi. Çünkü o zengin petrol yataklarından pay alamıyorlardı. O deli adam, bütün petrol kaynaklarını millileştirmiş ve petrol gelirlerini ülkesinin geleceği için kullanarak; çölde vahalar oluşturmuş, dev kanal projeleri ile çölü tarım alanına dönüştürmüştü. Değişik ülkelerden verimli toprak ithali ile çölde tarıma yönelmesi, ekonomik gücünü süper projelere aktarması, halkının refah payında kullanması Yeşil Kuşak projesiyle dinde çağdaş reformlara yönelmesi yok edilmesi için önemli bir gerekçeydi Ve böyle yapıldı.
Müttefik Haçlı ordusu olan NATOnun Gladyosu içerden çökerttikleri ve böldükleri bu zavallı halkı, zavallı bu ülkeyi çakal sürüleriyle yok ettiler.
Mısırda seçimle iktidara gelen El Mursi, NATOnun projeleri için tehlikeliydi. Amerika ve İsrail tarafından kurulan ancak denetimini ve yönlendirilmesini ellerinden kaçırdıkları İhvanların bu başarısı diğer Arap ülkelerine örnek olur korkusuyla başta İsrail olmak üzere bütün Batı ülkelerini ürkütmüştür. Önce bu özgürlükçü yapının yarattığı olumlu havayı karartmaları, ihvanları çağdışı, yamyam, barbar, sapık ve katil gösterilmesi ve diğer Arap ülkelerinde başlayan sempati ve olumlu havayı değiştirmeleri için asparagas haberleriyle dünya sosyal medyasını işgal ettiler. Her şey tıkır tıkır işliyordu. Salak izleyicilerin, internette yayınlanan bu görüntülerin bir sistemi yok emek için yem olarak kullanıldığını hayal bile edemediler. Satın alınan medyaşörler kanalı ile oluşturulan kurgu haberlerle alt yapı hazırlanmıştı. NATOnun sinema platolarında üretilen gerçek dışı kısa filmlerle dünya sosyal medyasında zemini hazırlarken Genel Kurmay Başkanı Sisi Amerika ya davet edilerek hazırlamış oldukları askeri darbeyi yaptırmış ve utanmadan demokrasi adına alkışlamışlardır.
Artık sıra Suriyede olunca iş kolaydı. Yine, ağacın kurdu kendinden olur atasözünü aratmayan bir çeviklikle hemen Amerikan mandası Suudi Arabistan, Katar ve NATOnun yandaşı, en büyük Ortadoğu ordusuna sahip olan ülkemizi yeni görevlerle donatarak cepheye sürmüşlerdir.
Ayrıca NATOnun bilirkişi uzmanı Zbigniev Brzezinski, Dünyanın merkezi Avrasyadır. Sözünü boşuna söylememişti Çünkü dünyanın bütün petrolleri oradadır. Bu petrolleri ABD kontrol etmelidir. Bunu da oradaki iki milli güç olan Türkleri ve Rusları kontrol etmemize bağlıdır. Ne yapıp edip bu iki gücü çatıştırmamız lazım.
Bu görüş elbette yeni değildi. Daha önceden Lord Palmerston tarafından ortaya atılmış kuramlara göre de bu iki güç, İngiltereyi, hatta Avrupayı ciddi şekilde tehdit etmektedir. Tehdit olarak görülen Türkler ve Ruslardan kurtulmanın yolu bunları karşı karşıya getirmekten geçmektedir. ABD ve Avrupa bu iki ülkeyi mutlaka karşı karşıya getirmenin yolunu bulması gerekiyordu. Buldular da
Suriye olayında, her koşulda Türkiyenin yanında olduğunu söyleyen NATO, düşürülen uçak olayından sonra sırtlarını çevirmiş ve Türkiyeyi yalnız bırakarak perde arkasından her iki tarafı da kışkırtarak savaşmaları için yeni stratejiler geliştirmişlerdir. Ortadoğu ve Avrasyadaki yer altı zengin kaynaklarına el koymak, yönetimleri ve sınırları yeniden şekillendirmek için bu iki düşman kardeşin devre dışı bırakılmasını yerine göre kapıştırılması, önemli ve gerekliydi.
4 Nisan 1949 yılında kurulurken Sovyet tehdidine karşı Barışı koruma misyonunu üstlenen NATO, Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra kendini feshetmeyerek yeni düşmanlar üretmesini başarmıştır. O düşman da yer altı kaynaklarına sahip mazlum uluslar ve Müslümanlardır NATO bu haliyle kuruluş gerekçesinin dışına çıkmış, Haçlı Ordusuna dönüşmüştür.
Birleşmiş Milletleri ve uluslar arası hukuk sistemini etkisizleştirerek, ABDnin ve emperyal Avrupanın Haçlı zihniyetiyle bir savaş aygıtı olarak öne çıkmıştır. NATO, insanlık tarihinin sömürü için bugüne kadar oluşturduğu en büyük savaş organizasyonudur.
Dünya askeri harcamalarının ulaştığı 1,5 trilyon doların yaklaşık %80-90nı tüketerek barışa değil savaşa yatırım yaptığı gibi silah sanayinin de perde arkasından gizli ortağıdır.
Yani, NATO savaş demektir. Silahsızlanma değil, silahlanma yarışının adıdır. NATO derin devlet yapılanmalarının adıdır. NATO haçlı ordusu demektir, nükleer tehlike ve nükleer yıkım demektir. NATO kapitalist emperyalist sistemin sömürü çarkının muhafazasıdır.
Bu nedenle yeryüzünün ıslahı ve barışının sağlanması ancak NATOnun feshedilmesine bağlıdır. Ve ivedi olarak Türkiyenin NATOdan ayrılması, komşularıyla sıfır sorun bağlamında Rusya, İran, Hindistan ve Çin ittifakı ile yeni dünyada kendi rolünü bir köle olarak değil, eşit bir havari olarak barışın inşasında onurlu halklar arasında yerini almalıdır. Eskiden kurtuluş için Tek yol devrim derdik şimdi değiştiriyorum NATOya HAYIR