Sayfa Yükleniyor...
Nazım Hikmet Vatan Hainliğine Devam Ediyor Hala
Nazım Babanın 15 Ocak doğum yıldönümünde yazdığım yazıyı, güncelliğini koruduğu için bu kez ölüm yıldönümünde tekrar yayınlıyorum.. Anlayana saz
Birileri, yine sahnede..
Yıllardır hep aynı söylem, aynı naralar ve aynı şiirlerle içini boşaltıyorlar koca şairin.
Yerel yönetimlerin ilgili birimleri öncülüğünde yapılan etkinlikler hep birbirinin tekrarı.
Yılda iki kere çelenk koy, akşam kokteyl ve iki şiir bir müzisyen ve arkasından vatanı kurtaran nutuklarla Nazımı öldürdüklerini bilmeden, Nazımın ruhunu paramparça ederek objektiflere artistik pozlarını vererek yerlerine otururlar.
Ve yalnızca otururlar.. Ve yalnızca konuşurlar
Sivil örgütler de aynı.. İyi niyetle dayanışma içinde sen- ben bizim oğlan duygusallığı içinde kendilerini tatmin etmeye çalışırlar. Bu kentin şairleri de öyle.. Vizyon yok, ruh yok, farklı söylem yok, talep yok.. Birbirlerini görmek ve ruhsuz yorumlarıyla Nazımın o bütün insanlığın kurtuluşunu, çığlığını saklayan şiirlerindeki ırmaktan habersiz ve ilgisiz anma söylemlerini orda bırakıp gidiyorlar.. Andık mı ? Andık Şiir okuduk mu, okuduk Hadi bakalım, seneye görüşürüz..
Bu ülkenin yurtdışındaki yüz akı Nazım Hikmet olduğunu, ancak yurtdışına çıkanlar bilir..
1986 yılından beri yurtdışında değişik ülkelerde yapılan uluslararası şiir festivallerine katılırım. Nerde olursa olsun, Türkiyeden katıldığımızı söylediğimizde, oradaki şairler, gözleri parlayarak Aaaa Nazım Hikmetin memleketi.. Ne büyük bir onur
Bütün dünya halklarının unutmadığı, saygı duyduğu ve şiirlerini ezbere okuduğu dünya devrim hareketinin öncü şairlerinden olan, sevdasıyla, kavgasıyla mazlum halkların sesi olan şairimize sahip çıkamamanın ayıbını taşıyoruz.
Diğer kentleri bilmiyorum.. Ama özellikle solun veya sosyal demokratların kalesi olduğu iddia edilen İzmirde Nazım Hikmete ait heykelin bu aslan sosyal demokrat olan belediye tarafından fuarda, halktan uzak kimsenin bilmediği ve görmediği bir alanda ağaçlar arasında unutulması affedilir gibi değil.. Kuş pisliklerinden rengi değişen ve yalnızca yılda iki kez anımsanan, yıkanan bu heykelin yalnızlığını ifade edecek sözcük bulamıyorum..
Geçen hafta belirttiğim gibi, sahip çıkamayacaksan, korkacaksan, niye dikiyorsun heykeli Hadi Nazım Hikmete sahip çıkma cesaretini gösterdin, niçin saklıyorsun..!
Nazım Hikmetin yeri orası mı..?
İki yıl önce Konak meydanının adını Nazım Hikmet Meydanı olarak değiştirilmesini, fuarda unutulmuş olan heykelin de tam valiliğin önünde veya Hasan Tahsin heykelinin yanında, Konak meydanında, halkın en yoğun yaşadığı alana dikilmesini içeren talebimize verdiğimiz dilekçeye halen yanıt gelmediğini utanarak yazıyorum.
Biz kaldırım ihalesi istemedik..
Biz büfe, dükkan istemedik,
Biz izfaşta, izulaşta, İzsuda veya diğer bağlantılı kuruluşlarında yönetim kurulu üyeliği de istemedik..
Yalnızca bu kentin ruhuna yakışır bu talebimizin gerçekleştirilmesini istedik..
Bu kentin en önemli bulvarına Nazım Hikmet adını verin..
En önemli alanlarına Nazımın şiirlerinden esinlenerek rölyefler yapın; parklara, stadyumlara, caddelere, çocuk parklarına, sendika konferans salonlarına, kent kütüphanesine sevgi yoluna, kaleye, okula, kampüslere, Nazımın adını vermeniz ve heykellerini dikmeniz gerekir..
Nazımın sizin şiirlerinize ihtiyacı yok.. Nazımın adından nemalanan ve bilerek-bilmeyerek zarar veren güruhun tekelinden kurtarılması gerekir..
Tekel diyorum..!
Nazım, babalarının malıymış gibi halktan sakladıkları yetmiyormuş gibi, onların dışında orda etkinlik yapılmasına izin vermeyen sosyal demokrat yönetimin alan bekçiliğini yapan bürokratların varlığına ne demeli ?
İnanılır gibi değil..
2011-2012 de UASB- Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliğine, Nazım heykeli önünde anma etkinliği düzenlenmesine izin vermemişlerdir.. Bütün işlemleri yasal yoldan takip eden ve bu süreci yaşayan birisi olarak bu uygulamaları algılamakta zorluk çektiğimi ve inadına, izin vermeyen beylerin inadına üyelerimizle; şair, yazar ve müzisyenlerimizle Nazım babayı anıp, neler yapılması gerektiği hususunda ilgililere gereken mesaj da verilmiştir.
Düşünebiliyor musunuz Şimdi, bu sosyal demokrat yönetimde bunları yaşıyorsak, dünya şairimize bunlar yaşatılıyorsa, yarın kazaran mukaddesatçı, gelenekçi sağ görüşlü bir anlayış kentte iktidar olursa, kim bilir neler yaşarız..
Beyler,kim olursanız olun
Bu kent sahipsiz değildir.. Nazım Hikmet ise asla yalnız değildir.
İzmir de yaşayan bütün şairler, bütün sanatçı örgütlerini bilemem, ama temsilciliğini yaptığım Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği olarak karşınızda hep bizi bulacaksınız..
Nazım, dünyanın bütün emekçilerine, direnen mazlum uluslarına, emperyalizme ve faşizme karşı kavgası olan bütün dünya yurtseverlerine aittir. Demokrasi ve insan haklarının, sosyalizmin, emekçi sınıfının, direnç ve aşk kaynağıdır.. Özgürlüğe açılan hayatın yol feneridir..
Bugün dünya şairimizin yangın bir hayata gözlerini açtığı gün.
Nazım babanın doğum günü.
Şöyle çevremize bakalım Kim nasıl kutlayacak.. Doğum gününü..
Yine politikacılar laf olsun diye nutuk atacaklar.. Bazı şairler ruhunu öldürecekler şiirin.
Nazımın yalnızca adını bilen, sahtekarlar, maskeliler dolduracak sahneyi.. Nazıma sığınıp kendilerini ve aşağılık ruhlarını satacaklar birbirlerine. Bol bol alkışlar dolduracak salonu. Nazımın memleket hasretiyle yanan bakışlarını fona alıp fotoğraflar çekilecek. Çok yorulacaklar ve sonra vatanı kurtarmış gibi kokteylden kokteyle koşacaklar sırıtarak.
Böyle mi olmalı..
Nazım böyle mi anılmalı
Yoksa,Uluslararası Nazım Hikmet Çalıştayı düzenleyip, şiiri, sineması, tiyatrosu ve bir bütün olarak sanat ve ideolojik yönüyle Nazım Hikmetin sevdasını değişik dillerden dinlesek, dinletsek.. Her yıl bir tema ile açılımını ve paylaşımını yapsak.. Etkinlikler değişik dillerde kitaplaşsa ve en kısa zamanda Nazım Hükmet Üniversitesi veya en kötü koşullarda Fakülte veya Kürsü kurulsa.. Her yıl Uluslararası Nazım Hikmet ödülü verilse.. Şiirlerini, sevdasını ve aşklarını ölümsüzleştirsek, çok mu şey istemiş oluruz..
Beyler, hiç merak etmeyin Bunları gerçekleştirinceye kadar UASB olarak takipçiniz olacağız.
Çünkü bu kentin sahipleri holdingler, müteahhitler, politikacılar, iş takipçileri, zabıtalar değildir.. Bu kentin sahipleri ticari ve politik hesapları olmayan ve bu halkın gerçek temsilcileri olan sanatçılardır
Nazım Hikmet Vatan Hainliğine Devam Ediyor Hala