Sayfa Yükleniyor...
Barışı sağlamak kolay değildir.
Bizi aşar, halkı aşar, teröristleri, akil adamları, askerleri, gerillaları, silahlı kuvvetleri, barış havarilerini, halkçı, satılmamış basını, medyayı aşar
Hepimiz biliyoruz ki, uluslararası savaş lobilerinin yıllık, beş yıllık , on yıllık, elli yıllık plan ve projeleriyle kendi yaşamsal ortam ve olanaklarını sağladıklarını ve sürekli dünyanın değişik yerlerinde özellikle de önceden planlanmış ve alt yapısı hazırlanmış ülkelerde bataklıklar; olanaklar oluşturduklarını hepimiz biliyoruz
Bunlar malum, iyi kötü herkes bunları bilir
Peki, savaştan yararlanan ve hatta en karlı çıkan diğer lojistik firmalara, şirketlere ne demeli!
Bu şirketler genellikle savaşmadan; savaşan insanların veya devletlerin üst düzey ilişkilerinde lobi faaliyetleri ile de etkili olan leş kargalarına, yeni iş sektörlerine, trendlere ne demeli!
Savaşanları herkes bilir.
Kıyasıya birbirini bombalarken, asarken, keserken her iki taraftan da nemalanan ve her iki taraftan da kar elde eden her iki tarafın da lojistik gereksinimlerini sağlayan şirketlerin hızla çoğaldığını biliyor musunuz?
Eskiden yalnızca silah satıcıları, ilaç ve tıp malzemeleri satanlar, petrol ithalat ve ihracatçıları nemalanırken şimdi gelişen yan sektörler, ayakta kalabilmek ve büyümek için ve daha çok kar, daha çok para kazanabilmek için sürekli kana ihtiyaç duyarlar.
Bu nedenle kolay kolay barış olmaz. Hele bizim gibi yarı feodal toplumlarda, kini öfkeyi ve alacağını miras bırakanlarda hiç olmaz. Öyle ki, bu durum, savaşan toplumları, akil adamlarını, halkı ve yöneticilerini de aşar.
Elbette ucu yine global sermayeye, kapitalizme, emperyalizmin dişleri kanlı barış maskeli havarilerine kadar uzatılabilir. Mazlum halklara kanlı ama emperyal güçlere ballı sektör Kapitalizmin dini imanı yok. Kazanç sağlanacak her ideoloji, her din ve ırktan insanlar yalnızca sistemi besledikleri sürece makbuldür. Beyaz olan yalnızca kendileri ve onlara hizmet edenlerdir. Diğerleri zenci ve yalnızca bir köle olarak yeryüzünde kalabilir. O da hizmet ettiği sürece
Bu aracı sektör, savaş ortamına kendine ait önemli elemanlarını sokmaz. Asla o riske girmez. Tezgah içinde tezgah kurulduğundan bedel ödeyen halkın yanında savaştan, kandan nemalanan bir güruh yaratır. Ve karşılıklı ilişkilerde her yol mubahtır; rüşvet, kadın, mal, mülk, banka hesapları ve gizli anlaşmalarla yaratılan karanlık dünyanın aktörleri özel uçaklarla ve özel sekreterleriyle mazlum halkların kanını emerek ayakta kalmaya ve semirmeye çalışırlar. Son yıllarda uluslararası bir sektöre de dönüşen leş kargaları, savaşın, ölümün bitmesini asla istemezler.
Bu leş kargaları savaşın devam ettiği ülkelerde tezgahını açarken, komşu ülkelerden de üsler, irtibat noktaları veya depolar, antrepolar ve ayrıştırma üniteleri oluşturarak saygın iş adamları maskeleriyle sosyal projeleriyle bol bol plaket ve madalyalarını da parlatıp dağıtırlar. Savaş ortamına, o bölgelere her yerden daha fazla asker ve teçhizat gider. Otobüs, dolmuş, uçak, tren seferleri artar. Bakkal, çakkal, manav, lokanta, bar, kafe, tamirci, benzinci, tekstilci, sucu, makarnacı, konserveci, genelevler ve bilumum esnaf bu sirkülâsyondan yararlanır.
En son hurdacılar, mezarcılar, imamlar, papazlar, kıymete biner, bol bol para kazanır. Askeri ihalelerde yeni ve denenmemiş silahlar alınır, özel görüşmeler organize edilir, hatta dünyanın en zengin generali bile olunur. Proleter demirciler silah fabrikalarında pırıl pırıl mermi ve bomba yapar Çok çalıştıkları için öğlen saatlerinde bira ısmarlanır, ikramiyeler alınır Çocuklar sistemden nemalanması için dershaneye, özel kolejlere sonra paralı özel üniversitelere gönderilir.
Sistem kendi içinde şakır şakır işler. Bu arada savaşa haklılık payı vermek ve yeni cepheler açılacak ülkeler hakkında asparagas haberler ve görseller hazırlamak için milyon dolarlar gazete sahiplerine, köşe yazarlarına dağıtılır. Kamuoyu savaşı destekler kıvama getirilir Artık savaş meşrulaşmıştır. Kan dökmek, şehit olmak mertebesi ulvileştirilmiştir.
Şıkıdım şıkıdım paralar uçuşur Uçaklardan mühim adamlar iner, karşılıklı davetler, güç birliği naraları ve manifestolar okunur.Bu arada silah fuarları açılır. Elebaşı emperyal ülkeler en son yaptıkları füzeler, rampalar, uçaklar, tanklar ve insanlığın sonunu getirecek silahlar görücüye çıkarılır.Her alımda gizli hesaplar ve milli söylemler, marşlar, bayraklar çoğalır.
Vatan uğruna, demokrasi uğruna, barış ve huzur vaat ettikleri insanları öldürürler. Silahlarını denerler. Yeni sistemler geliştirip sektörün daha kanlı ve kararlı devam etmesi için kıçlarını yırtarlar.
Herkesin nemalandığı savaşların bitmesini kim isteyebilir Bedel ödeyenlerden başka!
Bombalanan yerlerin yeniden inşası için müteahhitler, holdingler devreye girer. Yeni konutlar, yeni yollar, havaalanları, petrol sevkiyatı, tarihi eser kaçakçılığı, insan kaçakçılığı, organ mafyası, porno sektörü, uyuşturucu ve kadın tacirleri, eğlence sektörü ve bilumum artık toplayıcıları ile para için her şeyini satan şarlatanlar cenneti ve karnavalı başlar.
Kim öldü? Niçin öldü? Kaç kişi ve kimliği asla önemli değildir. Çark işlemeye devam eder. Mazlum halklar salak salak birbirini öldürür. Öldükçe, öldürdükçe yeni sektörler ve yeni masalar kurulur. Daha çok ölsünler diye kahramanlık şiirleri ve marşlarını piyasaya sürerler. Barlara, genelevlerine yeni sermayeler akar. Porno sektörü, özel uçaklara taşınır
Vatanını, topraklarını, evini, kedisini, komşularını, akrabalarını, aile bireylerini terk etmek zorunda kalıp, mayın tarlalarında bir organını bırakanları, göç yolunda soluğu yetmeyip boğulanları, dilencilik yapanları, sınırlarda köpeklerden sonra kabul edilenleri saymıyorum. Bu savaş kolay bitmez! Neden mi? Hala anlamadınız mı?