2

“ŞEREFSİZLER”


  • Oluşturulma Tarihi : 05.08.2014 06:49
  • Güncelleme Tarihi :

İsrail bombaları Gazze’yi vuruyor, savunmasız insanları öldürüyor. Gazze’de Ramazan’ı acıya dönüştüren “iftar topları”, Müslümanların kutsal saydığı, barışı simgeleyen, dargınların barıştığı, barıştırıldığı, dargın kalanların dışlandığı ritüellerin en kutsal saatlerinde bayramda bile devam ediyor.. Okul, pazar, hastane demeden çocukların ve yaşlıların tepesine bomba  yağdırılıyor.  Her top sesi bir ölüm.. Cansız çocuk, kadın ve erkek bedenleri sokaklardan toplanıyor. Her çocuk ölümü, tüm çocukların  ve Tanrı’nın ölümü ..

Sözde uygar dünyanın; deniz kıyısında mahsur kalan balina için ayağa kalkan iki yüzlü ve aşağılık, medeniyetsiz  batı toplumlarının gözü önünde işlenen katliamlara suskun kalmalarını, görmemezlikten gelmelerinin nedenlerini toplum psikologları çok rahat sentezleyip, mühendislere  aktarırken, harekete geçirilen bilinçaltının bir gün onlar için de geçerli olacağını ve doğu toplumlarının, şimdi bombalayıp yok ettikleri insanların torunları tarafından kendilerinin de acımasızca  yok edileceklerini ve geleceğe, kendi torunlarına ölüm miras bıraktıklarını bildiklerini umuyorum..

Barışı, sevgiyi ve kardeşliği savunan ben, artık batı toplumlarına bakış açımı değiştiriyorum.. Robotlar topluluğu olarak batı toplumlarına karşı duyarlılığımı köreltip, katiller cemiyeti olan militarist İsrail ile aynı sayfaya yerleştirip lanetliyorum..

Topraklarını işgal edip, yıllarca tepelerine ölüm yağdıracaksın, zorba işgalci olacaksın, kentleri yolları duvarlarla böleceksin, katil yosun olup her gün işgal ettiğin toprakları çoğaltacaksın.. Göç etmek zorunda kalanları, iyilik yapılıyormuş gibi, BM hazırladığı, kamplarda toplayıp, sonra  ( Şatilla katliamı) toplu halde kesip öldüreceksin.. Sonra kendini, ailesini, vatanını savunanları sen terörist ilan edip ve ayrıca onları bahane edip gelişmiş uzay toplarınla, uçaklarınla, füzelerinle ekmeği bile olmayan bu insanlara saldıracaksın.. Ve sen  böyle elleri kolları bağlı, bir deri bir kemik kalmış  sahipsiz insanı öldürmeyi sürdüreceksin.. Ve sen bu aşama da kendini kahraman sanacaksın..

Vay anam vay… Zavallı İsrail..

Halen batı emperyal güçlerin bekçi köpeği olduğunu anlayamıyor.. Bir gün komşularıyla, öldürdüğü Filistinlilerle komşu kalacağını bilmiyor. Bir gün petrolün biteceğini ve aynı kaderi o insanlarla paylaşacağını bilmiyor.. Bir gün bütün bu katliamların intikamı alınacaktır bilmiyor.. Bu şımarıklığın, bu soysuzluğun bedelini ödeyeceğini bilmiyor..

Zavallı İsrailoğulları.. Tanrı’nın lanetini ruhlarında ve kaderlerinde yaşayacak olan insanlar..

Hadi, İsrail’i anladık..

Hadi Batı zihniyetini ve iki yüzlülüğünü anladık..

Onlar tarihsel intikamlarını ve geleceğe dönük çıkarlarını, hesaplarını anladık..

Peki, “şerefsiz” Arap şeyhlerine, krallarına, soytarılarına satılmış yöneticilerine  ne demeli..

Dünyanın en zengin adamlarına, kutsal toprakların aşağılık krallarına, onlarca  Müslüman ülkenin temsilcilerine, yüzlerce katlı binaların zavallı tanrılarına, altından yapılma yarış arabalarını çölde koşturan  geri zekalı Arap prenslerine, bu hayata öküz kadar faydası olmayan bu asalak  din bezirganlarına ne demeli..

Tek kelime… Yuhhh

Bu çağın kaderine bak.. Bütün katiller.. Bütün şerefsizler.. Bütün sağırlar ve körler aynı sahnede..

Peki yüzyıllardır bu toplumların idaresini elinde bulunduran bir imparatorluğun mirasçıları olan, Türkiye Cumhuriyeti’nin damarlarındaki asil kandan beslenen kahramanları nerde..

Malatya Kürecik’ten İsrail’e istihbarat verileri gönderen radar üssü şıkıdım şıkıdım çalışıyor.. 24 saat mesaide.. Irak Kürdistanı'ndan gelen petrollerin İsrail limanına götürülmesine onay veriliyor.. İthalat, ihracat devam ediyor.. Dolarlar, paralar… Oh.. Oh.. Banka hesapları, aracılar.. Komisyonlar.. Ödüller.. Gemicikler.. Takkiyeler.. Amerikan püroları, İsveç çikolataları, İrlanda Viskisi, Arabın hurması, Cennetin alası..

Ye kürküm ye.. Ölen ölmüş, kalan sağlar  mal satmak için bizimdir.

Zavallı Müslümanlar.. Mazlum ve yoksul.. Cahil ve sürü..

Bağdat’ta beş yıldızlı otelin önünde Basra’ya gitmek için araç bekliyoruz. Kendini zor taşıyan, ambargodan ötürü farklı organlarla çalışan  otobüs..  Gözlem adına ve bu yolların kaşarı olarak en önde oturuyorum.. Sürücü kaseti koydu, yol uzundu.. Sesi hüzünlü ve derinden gelen bir sanatçının okuduğu ezgi çığlığa dönüşüp yüreğimi ve ruhumu parçalayıp camdan dışarı çıkıyor.. Yıllardır işgal altında ambargodan ötürü ölen çocukların son bakışlarını mermi yapıp Tanrı’ya gönderiyor..

Ezgi, yaralı Irak halkını, sahipsizliğini, yalnızlığını anlatıyor.. Ve bütün bunların karşısında suskun kalan bütün Müslüman toplumlarını eleştiriyor.. Otobüs tıklım tıklım 60 ülkeden sanatçılar.. Herkes fotoğraf makinesinin içine sığmaya çalışıyor. Tepelerinin üzerinden geçen binlerce mermiden haberleri yok.. Duymuyorlar, görmüyorlar, anlamıyorlar… Yalnızca biri suskun ve gözleri dolu.. Tacikistan’dan, Arap dili ve edebiyatı profesörü şair dostum.. Anladığı kadar dalgın okyanusun sularında.. Ezgi, hüzün kanatlı at, koridorda koşturuyor..

Pir sultan geçti müritleriyle  hızla giden camın önünden.. Köroğlu beyaz atıyla.. Mevlana’nın Şemse bakışı taradı yolumuzu.. Hasan Tahsin geçti kalemiyle.. Mustafa Kemal ve Kuvai Milliyeciler.. Nazım baba geçti vatan özlemiyle. Deniz geçti ruhumun gerillasıyla… Ulaş.. Hüseyni bakıyordu Kerbela’dan, kardeşim Comandante Carlos geçti Venezuela halkıyla, Fırtınaya dönüşen rüzgar.. “Tayr u tayır huvvel heve” ( kuş uçuyordu, oysa o rüzgardı..) beni ve hayatı sürüklüyordu..

“Yeşil dolarlara sattınız kendinizi.. Burda çocuklar ölüyor ilaçsızlıktan ve açlıktan.. Burda kardeşleriniz mermilerle bombalarla öldürülüyor.. Siz nerdesiniz ey Müslümanlar.. Satılmış hayatınız ve kutsal mekanlarınız.. Kabe’de Amerikan postalları altında.. Ey, krallar, şıhlar, şeyhler, şerefsizler

O kaseti rica minnet aldım. Ambargo altında inleyen bir halkın çığlığı  ve suskun kalan başta Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Ürdün, Yemen, Mısır,  Tunus, Cezayir ve bilumum Müslüman ülkelerin  şerefsiz ve satılmış yöneticilerinin anısına.. Hepsi efendilerinin karşısında el pençe biat ediyorlar, sırıtarak kendi onursuz  duruşlarına..

Ve hiç yanılmadım.. Kardeşlerim.. Venezuela.. Şili.. Bolivya Halkı.. Onurlu yöneticileri..

Faşist, ırkçı ve katil İsrail’e, Amerika’ya karşı dimdik duruyorlar.. Elçiliklerini geri çekerek tepkilerini dile getiriyorlar.. Mazlum Filistin halkının yanında duran  onurlu insanların ülkeleri.. Comandante  Chaves’in ülkesi.. Kardeşim  Comandante Carlos’un halkı.. Sosyalist Bolivarcı kardeşlerim.. Tarihin soylu sayfasındaki kahramanlar.. Hayat uzak sularda direncini ebabil kuşlarına verip taşları tanklara atıyordu. Tarih mazlum halkların çığlığını, onurunu ve zaferini yazmak için sapan yapıyordu. Ve çocuklar kazandı.

“ŞEREFSİZLER”
Ümit Yaşar Işıkhan
Yazarımız Kim ?

Ümit Yaşar Işıkhan