Sayfa Yükleniyor...
Dünya Şiir Gününde, hayatın ve aşkın ırmağında ıslananları bir şiirimle selamlamak istiyorum Bu şiir, sevdaya yol olsun
Gün böyle başlar ansızın rüzgar renginde çığlık söyler sabaha
uyanırsın, özlenen bir sayfadan koşar sana çocuk ellerindeki kuşlar
umutların mahmurluğu içinde bahar yağmuru bekler seni kapıda
an ikiye bölünür, yarısı rüyalarda saklanmış hüzün kokulu yalnızlık
yarısına perdeler çekilmiştir, sis basmıştır güneyin bütün masallarına
dışarıda rüzgar bir bankın denizine sarılır, sahilde yürürsün
aylardan en yorgunu, yıldızların sana bıraktığı nisan
karşılar olgun buğday derinliğindeki sesleri sararak saçlarına
elini uzatırsın yaralıdır, yorgun sokak çocuğu martılar,
suskun kalan kucağındaki kitap ve karşılıksız aşklar
yağmur bütün saçlarıyla sana ıslanır, ödenmiş hayatların damlası
sahilde çakıl taşlarının çığlığını söyler yüreğine dalgalar
oturursun, sırtın duvarda çiçek özlemiş küf kokusuna vurur deniz
alır götürür bir çocuğu bakışları kirlenmeden su içinde sesin
çoğalır gözlerinde renkler artık bir inci, hüzün istiridye içindesin
gittin,
kıblemde kanlı sofralar ve sürekli eksilen hayatımdaki damarın şahına
yüreğimin silahlanmış ordularını öptün yaralarım önceden yazılmıştı
öfkeliydim, uçurtmalarım hep senin yüzünde kaldı, oyuncaklarım
ve hep yenildim aynalara, her bakışımda yağmur ve gördüğüm sendin
gözlerini taşıdım tarihin sapanlarına
ıslandığın zaman, bana geçmişti hüzün her bankın anlattığı
rüzgar her aydan nisan taşıdı kokusunu mavi yeşil yağmurun
çocuklar beyaz elbiseleriyle dağa çıktılar, kanatsız kaldırımlara
gözlerin aynalardan taşındı güneyli mavzerlere ve ben vuruldum
güneşten önce çakıl taşlarındaki ezgiyi taşıyan güvercin
umudun rengini bayrağında saklayan bütün aşklar gerilla
gün hep böyle başlardı benim için ağlayan suyun serpintisini aldım
uzakta sevgilim ve kızım nar içinde uyurlar umutlarımın en köşesi
söyleyemediğim ezgilerle sarıyorum aşkımın kollarını papatya kokar
ve özgürlük. Umudum kanatlanır ya-leyli sabah olmadan beni öpsün
senin gibi Filistin, sarsın yüzyıllık yaralarına
bu kadar zulüm ah bu kadar
rüzgar susmalı, deniz çekip gitmeli vurması gereken kıyılara taş
seni sevdiğim kadar yağmur anlatsın her damlada saçlarını uykularıma
ellerimin her gün doğumunda seni sarar gibi sıcak mermiler taşısın
hayatı vurmalıyım, sonra kendimi
sensiz kalırsam sarılarak deniz dibi bakışlarına