Sayfa Yükleniyor...
Bütün tek tanrılı dinler, sancılar içinde
Din; toplumsal bir düzen adına, insanlar arasındaki ilişkilerde sevgiye dayalı birleştirici harç olması gerekirken; ayrıştıran, bölen, sömüren ve savaşların merkezinde yer alması veya uygulayıcılar tarafından farklı yönlere çekerek öznel çıkarlarına hizmet aracı olarak kullanılması çağımız insanının dinsel formasyonunda çelişkiler ve sorgulamalarını da getirmiştir... İnsanoğlunun ayakları üzerinde durup, çevresini gözlemlediği günden beri çözemediği olayların ve hayatın süreç içindeki gelişimi sırasında akıl yolu ile çözemediği, algılayamadığı, olayların başlangıcını, sonucunu, nedenini ve sorumlusu olarak hep korktuğu, sığındığı, sevdiği, saygı duyduğu ve algılamakta zorlandığı Tanrıya bağlayarak rahatlamayı seçmiştir.
Hangi dinden olursa olsun, benim gibi düşünmüyor diye, bir insan, bir toplum yok edilebilir mi! Veya mensup olduğun dini kullanıp, insanları sömürmek, insanlığın ortak malı olan doğal hayatı yok etmek tek tanrılı bütün dinlerde suç değil mi? Sevgiye dayalı Hıristiyanlık, paylaşmaya dayalı Müslümanlık, dayanışmaya dayalı Musevilik inançlarının temelinde hep insan, doğa ve hayatın; yaratandan ötürü kutsanması ve korunması gerekirken birbirlerini boğazlaması, yok etmesi yerine, Tanrının armağanı olan bu hayatı huzurlu ve sevgi içinde, paylaşarak ve kardeşçe dayanışma içinde kucaklaması gerekmiyor mu
Biliyoruz ki, Tanrı adildir. Koruyucudur, bağışlayandır, dosttur, yoldaştır, sevgilidir ve hayatımızı belirleyen bütün kavramların ve kuramların ilham sahibidir. İnancımız oranında seven, koruyan, veren, alan ve bütün hayatın öznesi sorun ve yanıtlarını kendisine yüklediğimiz ve bizi rahatlatan sonsuz bir güçtür...
Bir sosyalist, demokrat kimliğinde hayatı gözlemleyen bir birey olarak; dinin halkları uyuşturmak ve sömürünün devamı konusunda bir araç olarak kullanıldığını, yönetici erkin, silahı ve uyuşturucusu olduğunu bilmek sorunu çözmüyor Hayatı, doğayı, uzayı ve insanı keşfettikçe sonsuz hikmetin sahibi olarak inancımı pekiştirip, ilk gençlik yıllarındaki inançsızlığımın yerini doldurmaya çalışırken, benim gibi milyonlarca insan olduğunu da biliyorum.. İdeolojik birikimin hayata yansıdığı zaman diliminde yetersiz kalması, haklı ama azınlıkta ve hep Yusuf gibi kuyuda kalmanın teslimiyetini itiraf edilmesi, çözümü getirmiyor.
Tanrı neden suskun
Öyle ki, yapılan bütün haksızlıklara hemen anında tepki göstermesini, bizi acıtanlardan intikamımızı alsın diye bekliyoruz... Veya dünya olayları karşısında Tanrıya yüklediğimiz misyonluk oranında ani refleks ve eylemci olmasını, duygularımızı okşamasını bekleriz İsrailin yok edilmesini, Emperyalist Amerikanın Vietnamda, Afganistanda, Irakta döktüğü kanda boğulmasını, Avrupalıların, Amerikayı işgal ederken Azteklere soykırım uyguladığı milyonlarca yerli halkın intikamının alınmasını yine Tanrıdan bekleriz Yani, gücümüzün yetmediği yerde en güçlü imgeyi koymak bütün tek tanrılı dinlerin ortak paydası
Peki, Tanrı başı sıkışınca yalvaran Amerikalıyı mı yoksa, haksızlığa uğrayan, soyulan, öldürülen suçsuz yerliyi mi desteklemeli!
Her kesimin, katilin ve maktulün, suçlunun ve suçsuzun sığındığı aynı Tanrı olunca, Tanrı ne yapsın! Her iki tarafın da tekbir deyip bir birbirini kestiği, Allah Allah deyip veya ucu aynı yere bağlanan değişik din ve dillerdeki dualara sarılıp, birbirine ölüm yağdırırken Tanrı hangisini savunsun!
Katiller Caniler... Amerikan askerleri, İsrail kasapları saldırırken okuduğu dualar, korkudan sığındıkları ve güç talebinde bulundukları Tanrı, tek tanrılı dinlerin ortak noktası değil mi... Öldürdükleri masum insanların korkudan sığındıkları aynı Tanrı değil mi... Müslümanın, Yahudinin ve Hristiyanın Tanrısı aynı değil mi...
Yahudinin İshakı, İbrahimi, Yusufu, Müslümanın da İbrahimi, Yusufu değil mi.. Temelde akraba olan bu halklar, dini liderleri farklı diye nasıl birbirine bu kadar acımasız olabilir Hıristiyanların İsasını çivileyerek çarmıha geren Yahudilerle nasıl aynı paydada buluşup ortalığı kana bulayabiliyorlar.. Veya öldürülen başka dinden olunca ortak hareket edebiliyorlar
Hepsinin peygamberleri bunları nasıl kutsayabilir Nasıl kabul edebilir bu zulümlerini.. Komşun aç iken sen tok yatıyorsan bizden değilsin diyen bir din, Seni tokatlayana öbür yanağını da dön diyen başka bir mensubu ile nasıl savaşır... Ve nasıl kendi peygamberine, kutsal kitabına ve Tanrının emirlerine karşı gelebiliyor Dinlerin temel öğretilerine bu hırs, kazanç, öfke ve kan nerden bulaştı... Tanrı hanginizi savunsun lan!
Hanginiz haklısınız... Hanginiz günahkar... Bütün bu sapmalar ve acımasızlığın temelinde insanı bu kadar acımasız yapan, zavallı insanın kendi yarattığı şeytana-paraya tapmasıyla başladı. İnsanlığın yarattığı ve esiri olduğu maddenin her şeyin önüne geçmesi, yaratanını esir alması zavallı insanoğlunun zavallılığının göstergesidir.
Kapitalizm Bütün insanlığın ve bütün dinlerin çukurunu kazan ve bütün insani değerleri yok edip silen, katliamların ve din savaşlarının temelindeki virüs... Bir sosyalist, demokrat kimliğinde hayatı gözlemleyen bir birey olarak din adamlarının ve oradan beslenen politikacıların halkları uyuşturmak ve sömürünün devamı konusunda bir araç olarak dini kullandığını, yönetici erkin, silahı ve uyuşturucusu olduğunu bilmek sorunu çözmüyor
Tek sorun Kapitalizme, Emperyalizme ve Siyonizme karşı bütün insanların birleşmesi..
Çünkü insanlığın ve bütün hayatı kucaklayan iyi, temiz, güzel ve barış imgelerinin katili bunlardır. Kendi çıkarları için Tanrıyı satan ve kullananlar da bunlardır Tanrıyı öldüren, Cehennemin gerçek sahibi ve mimarları da bu zavallı renklere tapanlardır. Bu nedenle Tanrı, toplumcudur... Adil ve kardeşliğin, sevginin ve paylaşmanın en kutsal adıdır. İnançlı insanların savaşa karşı savaşması, kendi dinlerindeki sevgi ve birleştirici unsurları ortak paydada çoğaltması, hırs ve öfkeye karşı dostluğu ve kardeşliği, paylaşımı savunması, bütün kutsal kitapların ortak imgesidir
Umutluyum Adalet ve barış için... Özgürlük için... Kurtuluş için... Sömürü bitecek.
Çünkü Tanrının Sosyalist olduğunu biliyorum.