Sayfa Yükleniyor...
Nedir terör!
Kimdir terörist?
İnsanlar ve devletler neden terörist olur?
Soruları çoğaltabiliriz Ama, nedir paylaşılmayanlar Allah aşkına!
Herkesin yolcu Abbas olduğu bu kısa yaşam dizgesinde barış içinde, konuşarak, uzlaşarak, paylaşarak hak, hukuk, adalet ve özgürlük kavramlarını hayata dönüştürmesi; birey veya toplumların egolarını yenmesi çok mu zor!
Günümüzde bir insanın ömrü ne kadar?
Özellikle terörle doğmuş, terörle yaşayan ve ölen insanların yoğun olarak yaşadığı Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika ülkelerinde insanları kendi halinde bıraksanız bile hastalıklarla boğuşmaktan, dengesiz beslenmekten, eğitimsizlikten ve yoksulluktan zaten ellisinden sonra Abbas!
İnsanoğlunun Marsı fethedip, uzayın derinliklerine uzanan yolculuğunu başarıyorken, insanların birbirini anlayamamış olması veya yok etmeye çalışması inanılır gibi değil. Terör ve savaşların tarihçesi elbette çok eski ama biz tanık olduğumuz bu kısa zaman diliminde bile, bir yıl bile barış içinde geçmemiş bir coğrafyanın içinde acılara, kıyımlara ve isteksiz ölümlere adanan bir fotoğrafın kıyısında şaşkın şaşkın seyretmekteyiz.
Terör kimi, nerde vuracağı belli değil!
Hele günümüzde az gelişmiş bölgeleri, ülkeleri aşmış dünyanın her yerinde kendini göstermektedir. Artık güvenli bir yer yok. Evin içinde dinleniyor veya denetleniyoruz. Dışarıda da her an gelecek bir patlamanın gerginliği içinde koşturarak günü-hayatı yakalamaya çalışıyoruz.
Birbirimizle benzeştik daha doğrusu
Globalizm böyle bir şey herhalde. Her şeyde ve her yerde aynı algıların veya kaderlerin tesisi anlamında da bizi kuşatmaya devam ediyor. Aynı filmi seyrediyor ve aynı ağıtı hepimiz söylüyoruz. Değişik dillerde ve renklerde bayraklar iniyor erken giden hayatların üzerine.
İlginçtir, herkes aynı kaderi paylaşırken ve birbirinin gerekçesi iken gidenlerin birinde dışsal tören, diğerinde içsel törenler yapılmakta ve öfkeler yeni tuzaklara sürülmektedir.
Nedir terör?
Bıçağın kemiğe dokunduğu, acıların artık denetimsizleştiği, yeni acılarla; intikam algısıyla bir başkasının acısıyla ruhunu dengeleyen hastalıklı içe kapanış ve patlamalar süreci mi!
Hiç kimse durup dururken, ya hadi burayı patlatayım Eh ben de gideyim Şehit olayım Kahraman olayım demez. Kötü bile olsa hayatın yaşanılır bir kutsallığı vardır. En yaşlının bile bir gün fazla yaşama çabası boşuna değildir Bu nedenle özellikle genç yaşta ölüme koşanları algılamakta zorlanıyorum.
Elbette yapılan doğru değil. Elbette terörizm tıkanmış söylemlerin, yerine gelmeyen getirilmeyen taleplerin veya mutlaka kendince haklı ve inandığı şeylerin yok edilmesi, yapılmaması, şiddetle karşılık görmesi nedeniyle başvurulan bir tepki, bir ifade şeklidir Haklılık nedenleri mutlaka vardır, ama bir kez armağan edilen hayatın sonlandırılması veya başka suçsuz insanların hayatını sonlandırması doğru değildir. Hiçbir dinde de kabulü yoktur.
Şöyle bir çevremize baktığımızda, yaşadığımız zaman diliminde adı sahneye çıkan terör diye ifade edilen belki de kendini ifade etme yolunu tıkayan hakim erkin zorbalığına karşı gelen, direnen, ölen ve hapishanelerde kendi kitabını yazan birçok örgütün temeli aynı gibi
İspanyada ETAyı, Japonyada AUM shirikya, Filipinlerde Ebu Sayyaf, Yunanistanda 17 Kasım örgütü, Kuzey İrlandada IRA, Pakistanda HUM, Kolombiyada FARC, Tamil Kaplanları, Kızıl Tugayları, Afganistanda El Kaide, Türkiyede Asala, PKK, Nijeryada Boko Haram, Orta Doğuda Müslüman kardeşleri, Irak ve Suriyede IŞID, Kamboçyada Kızıl Khemerleri ve her ülkede faaliyet gösteren daha yüzlerce örgütü insanlığa armağan eden kim?
Bunlar durup dururken çıkmadıklarına göre, ya hadi gelin örgüt kuralım, biraz eğlenelim demediklerine göre Her eylemde öldürdükleri gibi kendileri de öldüklerine göre Kim var bunların arkasında? Bunları kim eğitiyor? Yolda yürümeyi beceremeyen zavallı gençleri, köylüleri kim birer canlı bombaya dönüştürüyor! Silahları nerden geliyor? Ne yiyor ne içiyor bu kadar insan?
Böyle söylemdeki gibi basit bir iş değil bu
Gelişmiş insan algısının, teknolojinin ve çıkarların sıkıştığı noktada ortaya çıkan bu virüslerin mutlaka bir yol fenercileri, ağabeyleri, derin hocaları, patronları vardır. Ve galiba en büyük birader de her şeyi bilen, kollayan, gören, denetleyen, kuran ve yerine göre karşıymış gibi davranıp perde arkasından yönlendiren en büyük güç ABDnin denetimindeki NATOdur.
Eh dünya jandarmalığı görevini kendiliğinden üstlenen kabadayı devşirme Amerikanın emrindeki Natoyu ve sevgili Gladyoyu hepimiz biliyoruz. Bütün ülkelerin can damarlarında ve derin devletlerinde şampanya patlatan özel eğitilmiş uzmanlara boş otursunlar diye para ödenmiyor. Pişpirik oynasınlar diye eğitilmiyor, teknolojiyi geliştirmiyor
Özel ajanlarıyla, dünyanın her yerinde bubi tuzakları hazırlayıp yeri ve zamanı geldiğinde birilerine saldırmak bahanesinde kullanılmak, patlatmak üzere geleceğin enerji yollarını çizerken zavallı dünya halkları rüyasında ekmeğin ve yoksul aşklarının peşinde koşuyor.
Bu yılın modası IŞIDi çıkardılar sahneye Amerikadan habersiz kuşun uçmadığı, İngiltere ve İsrail onayı olmadan hayatın tuvalete gidemediği coğrafyada bazı kıçı kırık kişiler IŞİDi kuracak da, kimsenin haberi olmayacak!
De gidi de
Dağ başımı lan burası!
ABD senatörü eski Cumhuriyetçi Başkan adayı John Mc Cain, İŞID kurucularından Ebu Musa, Ebu Bekir El Bağdadi ile Suriyede 2008 yılında neden görüşüp kucaklaştılar ki acaba? Daha sonra İdlip kentinde tavla oynamak için mi zafer işareti yaptılar!
İti ite kırdır politikası ile yoksul Müslümanları birbirine düşüren yeni Haçlı Savaşının uzantısı değil mi?
Zavallı terörist kardeşlerim Patronlarınızı biliniz. Ve kutsal hayatın kardeşliğini de