Medeniyet ışığını taşıyan bütün değerlerimizi çalarak veya satın alarak kendi emellerine hizmet edecek şekilde bize Batı Uygarlığı olarak şırınga edildiğini, batının bütün argümanlarına hayran birer şempanzeye dönüştürüldüğümüzü, sözde, iyilik olsun diye yaptıkları gıda yardımıyla birçok hastalık veya tedavi için denek yapıldığımızı, kendi öz kültürümüze, kendi aile ve değerlerine karşı bir robota dönüştürüldüğümüzü, aslını inkar eden, beslendiği kültürel değerleri küçümseyen zavallı aydın çuvalına sıkıştırıldığımızı bilmiyor musun
Bu topraklara karşı, burada yaşayan kültürlere ve halklara karşı Haçlı yaraları olduğunu ve bu yaraların sonsuza kadar iyileşmeyecek derecede müzminleştiğini, insan hakları maskesi ile insanları boğazladıklarını, diri diri yaktıklarını, çoluk çocuk demeden kendi projeleri gereğince insanın ve bütün insanlığın onların ruhunda ve düşüncelerinde zerre kadar önemli olmadığını, senin yanındaymış gözüktüğünde bile seni nasıl becereceğini düşündüğünü, işi bitince de seni ve soyunu yok edip çöplüğe süpürdüğünü bilmiyor musun
Bunların, Çin işgalini ve katliamlarını
Cezayirdeki milyonlarca insanı yok edişlerini, Hindistandaki zulümlerini
Amerika yerli halklarını; Aztekleri, Kızılderelilerin soyunu kuruttuklarını
Vietnamda, Kore de,Nagazakide ,Hiroşimadaki kanlı tarihlerini
Afganistanda, bir halkı, bir kültürü nasıl yok etiklerini
Iraktaki toplu mezarları, mazlum halkın paramparça çöllere serpilişini
Srebrenitsa soykırımını, Afrikada milyonlarca yerliyi yok edişlerini
Arap Baharı adı altında uydu yönetimler oluşturarak geri bıraktırılmış halkların yeraltı kaynaklarını işgal ettiklerini bilmiyor musun!
Ormanları yakan onlar, denizi kirleten onlar, insanları kendi menfaatleri için kullanıp yok eden onlar, hayvanları yok eden onlar, özgürlüklerin ve adil, eşit bir hayatın düşmanı onlar, senin ömrünü biçen, yaşamını şekillendiren, aşklarına kadar rol biçen onlar .Ekmeğin küçüklüğü, suyun artakalanı, gecenin karanlığı, gündüzün acısını, ölümün yangınını, derinliğin karanlığını, sahtekarlığın ve satılmışlığın pelerinini ören ve üzerimize örten onlar. İnsan hakları havarileri maskeleri altında kurt, sana bakarken tilki, umutlarına yılan, gözünü açtığında aslan, sesini çıkardığında fil olup seni ve hayatını ezen, yok eden onlar.
İşte kardeşim Ey Kürt, Türk, Laz, Arap, Çerkez, Ermeni, Müslüman, Süryani, Ezidi, Sünni, Şii ve Ateist kardeşlerim Siz bir oyunun senaryosunda yalnızca bir figüransınız. Ölen de, öldüren de siz siniz.
Peki Niçin? Kimin İçin!
Ah kardeşlerim, Hepiniz aynı oyunun dilsiz ve sağır figüranları olmaya devam ettikçe yine sizler öleceksiniz. Ve yine sizler öldüreceksiniz. Ve kıvrılarak saman yatağınızda yakanıza yapışan öksüz çocukların elleriyle boğulacaksınız.
Oysa, bu dünya bir ev. Ve sizler bu evin değişik renklerdeki kardeşlerisiniz. Birer kiracısınız yaslandığınız hayat ağacının. Güzelsiniz, güçlüsünüz. İyi ve şefkatli, ekmeği ve elmayı paylaşanlarsınız. Hurmayı ve zeytini cennetten çalanlarsınız. Elleriniz birbirine ulaştığında ve hep birlikte bu zalimlere karşı ayağa kalktığınızda, emperyalizme karşı tek yumruk olduğunuzda ve oyun bitti dediğinizde gerçek anlamda hayat size cennetini açacaktır. O halde, hazırlanın Kalkın El ele Kıyam!
Yaşasın Kıyamet