Korona Sürecinde Meslek Oda Seçimlerine Karşı Taarruz

Yönetmeye çalışan iktidarın gerçekten maskesi düşlümü? Bir türlü aylardır eczane, postane, paralı ve parasız derken maske dağıtımında büyük çıkmaza girdiği, kaybettiği itibarını arttırmak için yeni çareler aradığını hepimiz görüyoruz.
Üç yıl önce TTB, TMMOB ve TBB yönetimlerinin seçimlerini değiştireceklerini ifade etmişlerdi. Gelişen toplumsal tepki nedeniyle, geçici olarak ve taktiksel geri adım atıp, günü geldiğinde tekrar piyasaya sürülmek üzere vazgeçmişlerdi.
Geçenlerde şapkadan tavşan çıkartıp, bu kurumlarda yeni seçim modeli atağına giriştiler. Çünkü maalesef yönetemiyorlardı. “YÖNETENLERİN KRİZİ”nin başladığını hep birlikte görmeye başladık.
Oda seçimlerinde “Her üyenin oy kullanarak, 2 yılda bir yapılan en demokratik seçim biçimi ile seçilen oda yönetimlerine” hükmetmek amaçlandığı gözlenip, ben dışında kimse yoktur anlayışı dayatılması planlanmaktadır.
Bu anlayış, bırakın beşinci sınıf demokrasiyi, demokrasi ile uzaktan yakından ilişkisinin olmadığını görmemek imkansız diye düşünüyorum.
Pandemi süreci, yönetime iki yol sundu. Biri daha demokratik ve tüm siyasi parti ve sivil toplum örgütleri ile diyalog kurmak. Diğeri ise, “Ben bilirim, ben muktedirim ve bana kimse karşı duramaz” anlayışı. Maalesef ikinci yolu seçtiklerini görüyoruz. Ben bu yıl da başarılı olacaklarını sanmıyorum. Toplumsal dinamikler buna izin vermeyecektir.
Elbette süreci yönetim değil bizler, yani “Meslek Odaları, Sendikalar ve Demokratik Kitle Örgütleri” belirlemelidir.
Ancak desteğe her zaman ihtiyacımızın olduğu da yalın bir gerçektir.
Kayyum atanan belediyelerden sonra büyükşehir belediye başkanlarının elini kolunu bağlayan anlayışa ve ardından bugün yaşatılmak istenenlere tüm muhalefet partileri (CHP, HDP, İYİ PARTİ) ve parlamento dışı partilerin ve kurumların desteği önemlidir.
Sürece Hitler Almanyasında olduğu gibi; önce sosyalistleri, sonra sosyal demokratları ve sırası ile diğer muhalifleri içeri atan faşizm gibi; daha sıra bana gelmedi, bana ne anlayışı ile karşı duramayız.
Topyekün bir saldırı var sevgili arkadaşlar.
Yanıtımızda aynı ölçekte olup, kararlı ve haklı zemini kaybetmeden yürütülmelidir.
Ekonomik çıkmazlarını; Bu yönde gelişen muhalefet anlayışını yok etmek adına ipe sapa gelmez yollara başvurduklarını ibretle görebiliyoruz.
Artık ekonomisi çökse bile bunun dünya ekonomisine etkisi, “Tesirsiz eleman ölçeğindedir” tespitlerini dünya para çevreleri gerçekten
Çok zordalar. Çareyi, hekimlerin, mühendislerin ve avukatların örgütlerine müdahalede bulmak istiyorlar.
Özellikle, toplumda itibarları artan hekim ve sağlık çalışanlarına yönelik bu tavırları kabul edilemez. Başaramayacaklar. Demokratik seçimlerle gidişleri yaklaşıyor. Yeter ki biz kararlı olalım.
YORUM VE ÖNERİLERİM: Yönetimin meslek odalarına yaptığı taarruz demokratik biçimde püskürtülmelidir. Sarı öküzü verdiğimiz sürece bunun devamı gelecektir. Tüm hekimler olarak TTB şemsiyesi altında onurlu, örgütlü mücadelemize, diğer meslek odaları ve DKÖ’ler ile muhalefet unsurlarını da yanımıza katarak devam etmek, birincil görevimiz olmalıdır. KORONA SÜRECİNDE BİZ HEKİMLER NASIL BAŞARILI OLDUK İSE BU SÜREÇTE DE BAŞARILI OLACAĞIMIZA EMİNİM.
 

Korona Sürecinde Meslek Oda Seçimlerine Karşı Taarruz