Öncelikle çocuğun akran zorbalığına uğradığını nasıl anlayabiliriz? Akran zorbalığı genelde, fiziksel zorbalıkla sınırlı sanılır fakat alay edilme dışlanma sosyal medyadan siber zorbalık da akran zorbalığı altında değerlendirilmelidir. Ebeveynlerin, çocukların akran zorbalığına uğradığını anlaması kolay değildir çünkü çocuklar genellikle yaşadığı zorlanmaları kolaylıkla ifade edemezler veya ifade etmeyi tercih etmezler bu noktada ebeveynler için bunu anlayabilecekleri birkaç önemli ipucundan bahsetmek istiyorum. Daha önce neşeli daha sosyal olan çocuklar içine kapanabilirler okul başarısı ani akademik düşüşler genellikle karşımıza çıkar dikkatini toplamakta zorlanma odaklanma problemleri karşımıza çıkar karın ağrısı mide bulantısı gibi semptomları bahane ederek okula gitmek istememe davranışları genellikle olur. Akran zorbalığı genellikle okul çerçevesinde karşımıza daha çok çıktığı için çocukların okula ait araç gereçleri kalem defter veya oyuncak gibi eşyalarının zarar görmesi veya ortadan kaybolması da sıkça karşılaştığımız durumların içerisindedir. Aynı zamanda, aşırı sinirlilik hali, uyumakta zorlanma, uykuya geçmekte zorlanma, gibi duygusal tepkiler karşımıza çıkar. Fakat bu belirtiler sadece akran zorbalığında karşımıza çıkan problem değil, başka problemlerin sonuçları olarak da karşımıza çıkar.
Bu nedenle bu noktayı işaret edebilmemiz için bu üç belirtinin aslında bir araya gelmesi gerek. Yani çocuk hem okula gitmek istemiyorsa akademik başarıdan aniden düşüş varsa veya okula ait eşyaları anlamsız bir şekilde ortadan kayboluyorsa bu bize birazcık daha akran zorbalığını işaret edebilir.
Çocuğunuz akran zorbalığına uğradığında, genellikle akran zorbalığı yapan çocuğun ebeveynlerine karşı yüksek öfke gösterirken öğretmenlere veya okul yönetimine aşırı sinir veya suçlayıcı bir tavırla yaklaşabilirler. Öncelikli olarak ebeveynleri yapması gereken şey sakin kalması ve çocuklarının güvende olduğunu hatırlatmalara güven duygularını pekiştirmeleridir. İlk üç adımı asla unutmamak gerekiyor öncelikle sakin kalmak ve çocuğu dinlemek. Çocuğa karşı aşırı baskı ve sürekli yaşadıklarını çocuğa sorarak baskı kurmaya çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Sakinlikle dinlemek, yaşadığı durumdan dolayı onu suçlamamak, karşı tarafa karşı öfkelendirmemek, en önemlisi bir güven ortamı yaratmak. Çocuğa karşı naif bir tutum gösterdikten sonra yaşadıklarından dolayı onu utandırmadan, arkadaşlarına karşı düşmanca bir tavır sergilemesine neden olacak şekilde konuşmadan iletişim kurmak önemli. Çocuğu yaşadıkları noktasında, yaşadıklarının asla kolay olmadığını ona inandığınızı mutlaka hissettirmelisiniz. Son olarak çocuğa mutlaka güven duygusu verilmelidir. Çocuk kendini güvende hissettiği zaman, yaşadıklarını daha kolay paylaşabilecektir ve sorun aslında daha kolay bir şekilde çözüme ulaşacaktır. Çocuğunuza bu süreçte söyleyebileceğiniz üç basit ama etkili cümleden bahsetmek istiyorum;
‘Yaşadıkların senin suçun değil, bunu bana anlatarak doğru olanı yaptın teşekkür ederim. Ben senin yanındayım ve bunu birlikte çözeceğiz.’ Bu tür cümleler çocukların yalnız olmadığını hissettirir, suçluluk duygusunu biraz daha azaltır ve güven duygularını pekiştirir.
Zorbalıkla ilgili bilgiler yeteri kadar toplandıysa öğretmen okul yönetimi ve müdür işiyle bu süreç desteklenmeli ve bu süreçte ebeveynlerin yapması gereken en doğru şey süreç boyunca çocukları yalnız olmadığını hissettirmeli ve güçlendirmeliler.
Yine de bu belirtiler okul başladığı andan itibaren devam ediyorsa, iki haftadan fazla çocuğu okula uyumu sorun haline geldiyse, bu okulu uyuma kaygı korku huzursuzluk ebeveynine daha çok yapışma hali eşlik ediyorsa, çocuk ebeveynlerinden ayrıldığında yoğun ayrılık kaygısı yaşıyorsa, okula gitmek istediğinde fiziksel semptomlar uzun süredir devam ediyor ve geçmiyorsa mutlaka bir klinik psikoloğa ya da bir çocuk psikiyatristine başvurmalısınız.