Ertelemek mi, akışta kalmak mı?
- Oluşturulma Tarihi : 19.11.2025 14:55
- Güncelleme Tarihi : 19.11.2025 14:55
Hayatımızın birçok anında kendimizi aynı sorunun içinde buluruz: Erteliyor muyum, yoksa akışta mı kalıyorum?
Bir yanımız “daha sonra yaparım” derken, diğer yanımız “şimdi zamanı değil” diye fısıldar. İlk bakışta ikisi de benzer görünür; çünkü her ikisi de eylemin gecikmesine yol açar. Ama aralarındaki fark, yaşam kalitemizi, özgüvenimizi ve geleceğimizi belirleyecek kadar büyüktür.
Ertelemek, aslında bir kaçıştır. Sorumluluklardan, belirsizlikten ya da başarısızlık ihtimalinden kaçmaktır. Yapılması gerekeni biliyorsunuzdur ama içinizde görünmez bir el sizi geri çeker. “Daha sonra” demek kolaydır çünkü yüzleşmek zordur. Ertelemenin içinde genellikle kaygı, korku ve bazen de öz-değer eksikliği vardır. Uzun vadede ise pişmanlık getirir.
Akışta kalmak ise bambaşkadır. Bu, yaşamın ritmini sezmek, doğru zamanın henüz gelmediğini bilmek ve buna güvenmektir. Akışta kalmak, pasiflik değil; bilgece bir bekleyiştir. Tohumu toprağa ektiğinizde hemen filiz vermemesine kızmazsınız. Çünkü bilirsiniz ki, toprağın ve zamanın kendi yasaları vardır.
Peki biz çoğu zaman neden ertelemeyi, akışla karıştırıyoruz? Çünkü ikisi de dışarıdan benzer görünüyor: İkisi de “şimdi yapmama” halidir. Ama içsel niyet bambaşkadır.
• Eğer yapmanız gerekeni biliyor, ama korkularınız yüzünden kaçıyorsanız → erteleme.
• Eğer kalbiniz size “şimdi doğru zaman değil” diyorsa ve içten bir güven hissediyorsanız → akışta kalma.
Klinik psikolog ve koç olarak danışanlarımda en sık gözlemlediğim şey şu: Erteleyen kişi zamanla kendine olan güvenini kaybediyor. Çünkü her erteleme, bilinçdışı bir “yapamıyorum” mesajı bırakıyor. Oysa akışta kalmayı bilen kişi, kendi içsel ritmine güveniyor ve bu güven ona güç veriyor.
Bugün yapmadığınız şeyleri listeleyin. Sonra her birinin yanına şu iki soruyu sorun:
• “Bunu gerçekten istemediğim için mi erteliyorum?”
• “Yoksa doğru zamanı beklediğim için mi yapmıyorum?”
Bu ayrım, kendi davranışlarınızı anlamanız için çok kıymetli bir pusula olacaktır.
Şunu unutmamak gerekir: Hayatta her şeyin bir zamanı vardır. Meyveyi dalından erken koparırsanız ham kalır, geç koparırsanız çürür. Ertelemek, çoğu zaman korkunun esaretidir; akışta kalmak ise güvenin ve teslimiyetin bilgeliği.
Belki de hayatta en sağlıklı yol şudur: Ne zaman harekete geçmem gerektiğini bilmek, ne zaman beklemem gerektiğini hissetmek.
Ve kendinize şu cümleyi hatırlatmak: “Ben erteleyen biri değilim; ben zamanı geldiğinde eyleme geçen biriyim.”