Renkler, kelimelerin ötesinde birer duygusal elçidir. Kırmızı çoğu zaman tutkuyu, öfkeyi ya da canlılığı anlatırken; mavi huzuru, dinginliği veya bazen de hüznü çağrıştırır. Sarı, içimizdeki güneşi hatırlatır, yeşil doğanın kalbinden gelen yenilenmeyi. Peki hiç düşündünüz mü, neden bazı günler karanlık tonlara yöneliriz, bazı günler ise parlak renklere? İşte bu seçimler, bilinçdışımızın dışavurumudur.
Klinik çalışmalarımda resimle ifade yöntemini sıkça kullanıyorum. Danışanlardan biri, yıllardır kaygı ile mücadele ediyordu. Konuşarak anlatmakta zorlanıyor, kelimeler ona yetersiz geliyordu. Ona “Bir resim yap, hislerini kağıda dök” dediğimde önce şaşırdı. Ama boyaları eline aldığında ortaya çıkan gri ve siyah tonlar, onun iç dünyasının ağırlığını açıkça gösterdi. Seanslar ilerledikçe çizgiler renklenmeye, şekiller canlanmaya başladı. Bu değişim, onun ruhsal sürecindeki dönüşümün sessiz ama güçlü bir yansımasıydı.
Resim yapmak, yalnızca sanatçıların yeteneğine bağlı bir şey değildir. Hepimizin içinde, ifade edilmeyi bekleyen bir yaratıcı yan vardır. Çocukken karaladığımız şekilleri, boyadığımız renkli defterleri hatırlayın. O dönemlerde “yanlış çizdin” kaygısı yoktu. Saf bir şekilde, içimizden geleni dışa yansıtırdık. İşte sanatla şifalanma süreci, bu çocuk yanımızla yeniden bağ kurmamızı sağlar.
Renklerle çalışmak, zihinsel ve duygusal rahatlama sağlar. Örneğin mandala boyamak, beynin sağ ve sol yarım küreleri arasında denge kurarak meditatif bir etki yaratır. Kendi içimizdeki kaosu dengelemek için boyaların akışına bırakmak hem zihnimizi boşaltır hem de ruhumuza ferahlık verir.
Bugün evinde ya da ofisinde kendine küçük bir resim köşesi oluştur. Renkli kalemler, pastel boyalar ya da sulu boya olabilir. Kendine şu soruyu sor: “Şu an içimde hangi renk baskın?” Sonra o renkten başlayarak kâğıdı doldur. Sonuç önemli değil. Önemli olan, içinizdeki duyguyu kağıda bırakmak.
Resim yapmak, aslında duygularla barışmanın yoludur. Çünkü renkler bizi yargılamaz. Ne hissettiyseniz, onu kağıda dökebilirsiniz. Ve çoğu zaman kağıdın üzerinde gördüğünüz şey, içinizde farkına varamadığınız bir hakikati açığa çıkarır.
Sanatla şifalanmanın en güzel yanı, bize şu gerçeği hatırlatmasıdır: İçimizdeki renkler, ne kadar karanlık olursa olsun, yeniden aydınlanacak bir güce sahiptir.