2

Bir Kaleciden Daha Fazlası…


  • Oluşturulma Tarihi : 22.01.2021 07:12
  • Güncelleme Tarihi :

Futbolun içinde bazı ikonlar vardır ki; onları sadece futbolcu olarak tanımlamak sanırım biraz eksik kalır. Milyonların ilgiyle takip ettiği bir organizasyonda boy göstermek şöyle bir tarafa dursun, aynı zamanda kişilik ve karakter özelliklerinle de bu ortamda var olabilmek, kalıcı olabilmek meziyet ister şüphesiz ki…

Fernando Muslera da bu dediğim şeyleri karşılayan Türkiye’deki ender nadir futbolculardan bir tanesi. 10 yılı aşkın süredir Türkiye’de ve bugüne kadar hem yüksek performansı hem de duruşu ile kendini sadece Galatasaray taraftarına değil, tüm Türkiye’ye sevdirdi diyebiliriz.

Bay ‘Haksız Rekabet’ olarak andığımız Muslera ilk geldiği sene ‘elleri küçük’ diye eleştilmişti oysa ki! Bu eleştiriyi yapanlara da şu yönden hak veriyorum: Morgan De Sanctis ve Leo Franco facialarını tekrar yaşamak istememekti bu eleştirilerin altında yatan sebep!

Fatih Terim’in takımın başına üçüncü gelişiydi ve o sezon iskelet bir kadro oluşturmaya çalışmıştı. Fatih Hoca, bunun da ilk aşaması iyi bir kaleci ile mümkün olabileceğini biliyordu. İnce eleyip sık dokuyan dönemin yönetimi ve Fatih Hoca Muslera da karar kılmıştı.

Fatih Hoca, Taffarel ve Mehmet gibi kalecilerle de vakti zamanında epey yol kat etmiş, futbolun en önemli kuralı ‘yememek’ üzerine çok kafa yoran bir hocaydı. Talep eder, gelirse onla devam eder, gelmezse eldekilerden bir sağlam kaleci çıkarmaya alışıktı. Volkan Babacan’ı da hatırlarsınız yakın zamanda. Hoca’nın sihirli dokunuşu ile seviyesinin ne durumlara geldiğini…

Muslera, takıma ilk katıldığı yıldan itibaren farkını ortaya koydu. Küçük ellere sahip adamın içinden dev bir kaleci çıktı. 10 yılı aşkın sürede sadece Galatasaray’a değil, Türk futboluna mal olan bir kaleci oldu. Rakiplerin çekindiği, şu atmaktan imtina ettiği bir kaleci… En başarılı yıllarını da Fatih Hoca ile yaşadı Uruguaylı eldiven.

Onu özel kılan en büyük artısı ise taraflı tarafsız herkesin sevgisini kazanması oldu. Bay haksız rekabet, oynadığı birçok maçta takımını ipten alırken aynı zamanda sempatik tavırları ile herkes tarafından sevilen bir hale geldi.

Bugün Uruguay’ın Türkiye Büyükelçisi olmasını isteyeceğimiz, Uruguay ile Türkiye arasında dostluk bağlarını güçlendirmesini sağlayacak bir ikon oldu diyebiliriz kendisi için. Uruguaylı kardeşlerimiz ile kuracağımız dostluğa da kimse karşı çıkmaz diye düşünüyorum.

Yaşayan bir efsane haline gelen Muslera geçtiğimizn 2020 Haziran ayında talihsiz bir sakatlık yaşayarak ayağı kırıldı. Bu sakatlık haberi hem Galatasaray’ı şampiyonluktan etti hem de taraflı tarafsız tüm sporseverleri hüzne boğdu.

Fakat o Muslera 220 gün sonra sakatlıktan dönerek, Galatasaray kalesini tekrar devraldı. Hem de ilk maçında Denizlispor’a karşı sergilediği performans ile parmak ısırtarak, niçin bay haksız rekabet olduğunu tekrar kanıtladı.

Muslera’ya kavuşmak Galatasaraylı taraftarların ise en büyük sevinci oldu. Fatih ve Okan ile yürümeyeceğini anladığından beri taraftarların en büyük isteği Muslera’nın bir an önce dönmesi olmuştu.

Muslera’da kendine olan güveni tekrar kanıtladı. Gerek saha içerisindeki duruşu gerekse bugüne kadar saha dışındaki karakteri ile bir kez daha bir kaleciden daha fazlası olduğunu gösterdi.

Bir Kaleciden Daha Fazlası…
Yusuf Çağırtekin
Yazarımız Kim ?

Yusuf Çağırtekin