Sayfa Yükleniyor...
Kayseri’nin bir sokağında da Buenos Aries’in bir sokağında da durum böyledir. Kültürler her ne kadar farklı olsa da…
Eskiden profesyonel futbolda da bu amatör duygular kendine çokça yer bulurdu. Ta ki futbol endüstriyelleşmeye başlayana kadar.
Futbolun temel gayesi para olduğu zaman yapısı da değişti. Futbolu amatör duygularla oynayan Güney Amerika ülkeleri ve Türkler ile birkaç ekol kaldı.
Futbolda sistemler oluşturan Avrupa futbolu, dünyanın en önemli futbol merkezi haline geldi. Avrupa’nın hemen yanı başında yer alan Türkiye ise; yıllardır bir sisteme dayalı futbol oynama hayali ile hareket edip pratikte bunu pek denemek bile istemedi.
Bir de Güney Amerikalılar var tabi. Onlar da pek beceremedi bu işi. Çünkü sorunun temelinde eğitimsizlik ve buna bağlı olarak ahlaki sistemlerin gelişmemesi var.
Bu yüzden biz Güney Amerika ülkeleri ile birbirimize benziyoruz futbola bakış açısı konusunda. Tabi bir farkla onlar ırk olarak bizden daha yetenekliler futbol oyununda. Onlarda da bizde de yeteneği iyi olan belli yere gelen futbolcular doyuyor her şeye ve içinden gelmiyor profesyonel futbol kariyerini üst düzeyde devam ettirmek.
Çünkü başarının temel anahtarı çok çalışmak, bizde de eksik olan çalışma azmi.
Bu yetenekli futbolculardan birinin yolu Türkiye’ye düştü geçen yıl, henüz 29 yaşında.
İtalya’da iki kez gol kralı olmuş, bu başarısı onu yıldızlar topluluğu PSG’ye taşımış burada da Güney Amerikalıların başarıya çabuk doyma hastalığına yakalanmış, üstüne özel yaşamında birçok skandal da yaşayınca futboldan kafaca epey kopmuş biriydi Icardi buraya gelince.
Bir de Paris’te klasik, birbirini izleyen sıradan ve rutin düzeni içerisinde futboldan pek de keyif almayan bir yapıya bürünmüştü.
Fakat Güney Amerika insanlarının sahip olduğu duygusal kişilik yapısına sahip, İtalya’da ateşli taraftarlar önünde oynamaya alışmış bir futbol yıldızı için PSG gibi bir kulüp, Paris gibi bir yer elbette ruhunu öldürüyordu.
Yeni bir sayfa açarak Türkiye’ye geldi. Belki de bir sene oynar kendimi tekrar toplarım diye düşündü buralara ilkin gelmeye karar verince. Bilemeyiz.
Onu özel kılan ise; artık nokta santrafor yetişmeyen futbolda, dünyanın en iyi 5 santraforundan bir tanesi olmasıydı.
Tabi ateşli bir taraftarın önünde oynamak ise en büyük özlemlerinden bir tanesiydi.
Ama gelmeden önce Galatasaray taraftarının bu kadar kendisini kabulleneceğini, bu kadar kendisini seveceğini bilmiyordu ve beklemiyordu zannımca.
Özel yaşamında eşi ile geçmişte sansasyonel geçmişi, sık sık yaşadıkları problemler bazen burada da kendisini futbola vermesini engelledi. Her ne kadar eşini çok sevse de kavgaları sosyal medyaya kadar yansıyor, bazen ayrılmalarının hem kendi için hem eşi için hem de kulüp için en doğrusu olduğunu düşünüyordu Galatasaray camiası ve taraftarlar.
Tam bu arada Simge’nin şarkısı yetişti imdada. Galatasaray taraftarı, madem Wanda seni çok üzüyor, kendini futbola tam olarak veremiyorsun, ‘Gel bir sarayım, aşkın olayım’ dedi.
Madem Wanda ile mutlu değilsin biz senin aşkın olalım, sen bizi sev biz seni sevelim dediler.
Icardi de bu çağrıya uydu. Çünkü özel yaşamından anladığımız kadarıyla tam bir aşk adamı ve çok duygusal bir karakter.
O da Galatasaray taraftarını, camiasını çok sevdi o büyük kalbiyle. Goller attı, goller attırdı. Hep takım için çalıştı.
Taraftar bunu görünce daha çok sahiplendi Icardi’yi. Hatta tüm ülke çok sevdi bence. Okullarda çocuklar ‘Aşkın Olayım’ şarkısını seslendirdi hep bir ağızdan, bazı babalar çocuklarına Icardi ismini verdi ve yeni neslin birçoğu Galatasaray taraftarı olarak yetişiyor. Bunlara ek, sosyal medya Icardi ve Aşkın Olayım şarkısı ile inliyor 1 yıldır.
Çok iyi geçen bir sezonun ardından yıllık 40 milyon euroyu reddedip yeniden aşkı seçti Icardi. Şu an Galatasaray’ın elinde dünyanın en iyi santraforlarından biri bulunuyor.
Bu arada yengeyle de arayı düzeltti Icardi. Artık daha derli toplu bir ilişki yürüttükleri görülüyor.
Çok özel bir aşk hikayesi bu bence Galatasaray ile Icardi arasında. Wanda Nara da Icardi’nin Galatasaray’ı kendisinden daha çok sevdiğini söylemesi, bu aşkın büyüklük derecesini ortaya koyuyor.
Dün Molde maçında bunu bir kez daha gördük ki; Galatasaray ve Icardi birbirine çok yakışıyor.
Umarım bu birliktelik uzun yıllar devam eder.