Sayfa Yükleniyor...
Merhaba değerli okuyucular. İzmir ne yazık ki büyük bir depremi atlattı! Kentte artçılar hala devam ediyor ve bu durum İzmir için tehdit oluşturmaya devam ediyor. Fakat İzmirliler için bu tehdit şu anda ikinci planda. Çünkü biz ne yazık ki depremden daha kötü sorunlarla uğraşıyoruz! Cehalet, nefret, kindarlık, dalkavukluk, münafıklık…
Deprem nedir? Bu soruyla başlayalım isterseniz. Çünkü halen bilmeyen çok insan var! Deprem, yer kabuğunda meydana gelen ani kırılmalar neticesinde ortaya çıkan enerjinin yer yüzeyinde yıkılmalara neden olabildiği bir doğa olayıdır. Tanımdan da anlaşılacağı üzerine bir doğa olayı! Zinaya ya da içki tüketiminin artmasına bağlı olarak oluşmuyormuş! Oldukça basit anlattım dimi! Bence bunu bile anlamayacak çok insan var! O yüzden bu tanıma inanmayan varsa araştırabilir!
Depremi anlattıktan sonra gelelim “Gavur İzmir”e! Nedir bu şehri “gavur” ilan ettiren! Cevap şu şekilde olacaktır: İslami yaşayış tarzına uymayan, günaha düşmüş, Müslümanlığın gereklerini yerine getirmeyen… Yani kafanızda bir İslam tasavvuru var ve bu tanıma İzmirliler uymuyor! Müslümanlık algısına uymayan insanların yaşayış biçimi de “gavurluk” olarak değerlendiriliyor! Bu böyle olunca deprem İzmir’e hak görülüyor! Neredeyse bir “oh olsun” demedikleri kalıyor!
Depremin ne olduğunu bilmeyen bu güruha bir haber vermek isterim ki ne yazık ki sizler İslam’ı bilmiyorsunuz! Bir apartman düşünün; depremde yıkılıyor ve içinden namaz kılanı da çıkıyor, dinle alakası olmayanı da. Deprem seni namaz kılarken de yakalayabiliyor, İslam’ın gereklerine uymayan bir hareketin içinde olduğunda da… Şimdi sizin mantığınızla gidersek, namaz kılan ya da ibadetini yerine getirirken depreme yakalanan kişilerin sağ çıkması falan mı gerekiyor ya da bu insanlar da İzmir’de yaşadığı için Allah’ın gazabına mı uğramış oluyor! Bu sorular beyin yakan cinsten olduğu için bu tarafları daha fazla sorgulayamayacağım kusura bakmayın!
Peki “gavur” olarak nitelendirilen İzmirli, deprem olduktan sonra ne yapıyor? Kızılay kan bağışı çağrısı yaptıktan bir saat sonra ihtiyaçtan daha fazla bağış olduğu için “yeter artık gelmeyin ihtiyaç kalmadı” anonsu yapıyor! Depremden saatler sonra İzmir’deki oteller, depremde evleri zarar gören depremzedelere evlerini açıyor. Binlerce insan gönüllü olarak arama kurtarma ekiplerine yardıma koşuyor. Sağlam binalarda oturanlar depremde arama kurtarma çalışması yapan ekiplere evlerinden yemek pişirerek götürüyor! Enkaz altında kalanların eşyaları ise yağmalanmıyor! Yani “Gavur İzmirliler” insanlık dersi veriyor!
Bütün bunlar yazımın başında da ifade ettiğim gibi nefret, cehalet kin, dalkavukluk ve münafıklık gibi nitelikleri taşıyan insanlardan kaynaklanıyor! İnsanlar şunu anlamakta güçlük çekiyor. Ahlak kavramı ya da iyi insan olmak din ile alakalı olan bir şey değildir! Din inanç ile ilgili bir kavramdır ve yaşayış tarzını inancına göre şekillendirirsin fakat dinde insanları yargılamak, ötekileştirmek ya da dışlamak yoktur! Ahlaklı olmak ya da iyi insan olmak ise senin fıtratın ve yaradılışın ile ilgilidir. İyi isen iyisindir! Farz-ı misal yolda yardıma ihtiyacı olan bir insana hangi dine mensup olduğunu sorup da yardım etmezsin! İnsanlık vazifen olduğu için yardım edersin!
İslam’ı bilmeyenler için şunu net söylemek isterim ki; bir insanı yargılamak ancak ve ancak yüce Allah’ın işidir! Bu açıdan baktığımızda bu haddi kendisinde bulan insanlar aslında kendini yaratanın yerine koymuştur! Bu da insanın dinden çıkması demek değildir de nedir? Bu haddi bir Müslüman nasıl kendisinde bulabilir? Depremi zinaya ya da ahlaksızlıklara bağlayan güruh evvela bunu düşünmesi gerekmez mi? Düşünme yetilerini kaybeden güruhtan düşünmelerini beklemek belki de büyük hata!
Şu an İzmir’de büyük bir korku var! Ya bir daha deprem olursa? Ya sevdiklerimizi kaybedersek? Ya canımıza malımıza zarar gelirse? Vb. birçok soru insanların kafasını meşgul etmekte. Tüm bu sorunlar ve endişeler ile hayatlarını sürdürmek isteyen insanları dinsiz, imansız vb. gibi söylemlerle ötekileştirmek veya bu depremi onlara hak görmek inanın İslam’ın bir gereği değildir! Buradan o zihniyetteki insanlara sesleniyorum. İğrenç düşüncelerinizi içinizde tutun! Sizin iğrenç düşünceleriniz ancak sizleri yansıtır çünkü insan düşündüğü kadardır!