Bugün A Milli Takım, Cebelitarık ile İstanbul’da karşı karşıya gelecek.
Açık konuşayım bir futbolsever olarak, kalitesiz ligimiz bile bana milli maçlardan daha çekici geliyor. Son yıllarda bu sözü kendi yakın çevremden de sık sık işitiyorum.
Yıllardan beri süregelen sıkıcı ve bir türlü istediğini alamayan futbol anlayışımızın Stefan Kuntz ile değişmesini ben de diğer futbolseverler gibi çok istiyorum.
Neyse; milli takımımızın oynayacağı maçlarla ilgili değerlendirmelerime geleyim.
210 ülkenin yer aldığı FIFA Dünya Sıralamasında 197. sırada yer alan Cebelitarık ile oynayacağımız maçta bir futbol mucizesi olmadıkça kazanacağız muhtemelen ama bu maçta bana kalırsa ciddiyeti elden bırakmamamız gerekiyor.
Karadağ maçı için birlikte oynama anlamında sadece bir hazırlık maçı vazifesi taşıyor bu maç. O yüzden pek de yorumlanacak bir maç değil.
Karadağ maçı ise bizim için grupta en kritik müsabakalardan bir tanesi olacak. Ne yazık ki kazanmak yeterli olmayacak, aynı zamanda Norveç’in de takılmasını bekleyeceğiz.
Karadağ da Letonya gibi bize ters gelen ekiplerden bir tanesi.
Bence bu maçı kazanmak için en çok orta sahaya dikkat etmemiz gerekiyor. Dinamik bir üçlü ile oynamamız gerekiyor. Ozan, Berkan ve Berat üçlüsü ya da Ozan, Berat ve Hakan üçlüsü takımı ön plana çıkarabilir.
İlk maçta yediğimiz hatalı gollere de dikkat edersek; Karadağ’ı deplasmanda yenmemiz bana hiç şaşırtıcı gelmez. Bir de uzun yıllardır Türkiye’nin kritik maçları oynama alışkanlığı oluştuğunu düşünürsek ki yıllardır belki de en büyük kazanımımız bu oldu, bu maçı iyi oynayacağımızı düşünüyorum.
Her şeye rağmen bu iki maçtan altı puan alabilirsek; bence şampiyonaya gitmesek bile büyük bir kazanımımız olur: Kuntz ve gelecek vadeden futbol anlayışı.
Bu da bizi uzun vadede güzel yerlere taşıyacaktır!