Galatasaray’ın PSV Eindhoven maçında yaşadığı fiyasko, aslında son yıllarda Avrupa kupalarında yaşanan basiretsiz ya da beceriksiz oyun anlayışının bir yansıması olduğunu söylemekte yarar var.
Maçı izlerken, geçen sezon oynanan Rangers maçı geldi bir an aklıma.
O maçta da basit, sade, defansta bol hatalar yapan, rakip alanda ekstra herhangi bir organize atağa imza atamayan bir Galatasaray vardı.
Bu maçta Rangers maçının bir benzeriydi ama tabi daha rezil bir performans ortaya koyulmuştu.
Sezonun ilk ciddi maçıydı. Biraz da oraya bağladım ben.
Fakat Şampiyonlar Ligi’nin ön elemesinde mücadele eden bir ekibin 5 tane gol yemesi demek seviye olarak çok çok rezil bir durumda olunduğunu da gösteriyor.
Fatih Hoca’nın maç sonu yaptığı açıklamalar ise maçın daha da önüne geçti diyebiliriz.
Galatasaray belki de Avrupa’da en başarılı günlerini Fatih Hoca ile yaşadı ama en silik oılduğu dönemleri de ironik olarak Hoca ile yaşıyor gibi.
Son 36 maçın sadece 4’ünde galip gelebilmiş Galatasaray ve bu maçların birçoğunda Fatih Terim vardı Galatasaray’ın başında. Kötü oyun da cabası…
Bu istatistik gerçekten çok can sıkıyor.
Gelelim yönetime.
Şampiyonlar Ligi ön eleme maçına transferleri yetiştirememek ciddi bir sorun.
Her zaman söylüyoruz. Kulüplerin bu kadar gelir kaybı yaşadığı bir dönemde Şampiyonlar Ligi bir nimeti elinin tersiyle itti Galatasaray bu yıl.
Bir mucize olmadığı sürece PSV’yi eleyemeyeceğini Terim de biliyor olacak ki; PSV’nin tura daha yakın olan taraf olduğunu belirtti.
Benim de algılayamadığım şu: Bir takım neden Şampiyonlar Ligi’ni elinin tersiyle iter ki.
Galatasaray’dan milyon dolarlarca ya da eurolarca düşük bütçeli takımlar, Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde en azından takım görüntüsü verip, ellerinden gelen mücadeleyi SAHAYA YANSITABİLİYORSA;
Galatasaray bunu neden yapmadı ya da yapamadı.
Bu mağlubiyetin faturasının bedelini başta Fatih Hoca ve Burak Elmas yönetimine kesilmesi gerekiyor.
Taraftarın artık bol gollü mağlubiyetlere tahammülü kalmadı.
Lütfen çeki düzen verin artık kendinize…