Sayfa Yükleniyor...
İzmir’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin aday adayı başvuru süreci sona erdi. İlçelerde belediye başkanı ve meclis üyesi aday adayı olanların listeleri belli oldu.
Sürecin şüphesiz ki en dikkat çekici olayı; Buğra Gökce’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne aday adayı olmasıydı.
İl Başkanlığı binasının önünde coşkulu bir kalabalığa hitap eden Gökce’nin konuşmasını büyük bir titizlikle dinledim. Vizyoner mesajlardı vesselam.
Neden diye soracak olursanız?
Bu şehrin en büyük sorunlarının temelinde altyapı sorunları yatıyor. Ulaşım rezalet, yollar köstebek yuvası, çevre düzenlemesi desen hak getire…
Gökce’nin mesajlarının alt metninde, bir şehir plancısı olmasından da ötürü, şu noktalar yatıyor: “Şehirde ciddi kent planlamalarının ve yatırımlarının olacağı, depreme yönelik eylem planlarının etkin bir şekilde hazırlanacağı ve yürürlüğe sokulacağı, iklim krizi ile mücadele eylem planlarının devreye gireceği, barınma krizinin çözümü için projeler oluşturulacağı ve bunun için Ankara’nın zorlanacağı…
Ankara’nın zorlanacağı kısmı hariç; verilen vaatlerin yaşadığımız kent için önemli olduğunu hepimiz biliyoruz.
Bu vaatlerin hayata geçirilmesi için arka sokaklara da girilmesi şart! Zaten yıllardır bekletildikleri için en çok hizmeti de onlar hak ediyor…
2019’da ‘arka sokaklara hizmet’ vaatleri verenlerin 4 buçuk yılda arka sokaklara bırakın hizmeti, neredeyse hiç girmemesi, Avrupa’ları gezmesi İzmirlilerin sabrını iyice taşırmıştı.
Tüm bu sebeplerden ötürü; İzmir’e şehir planından anlayan birilerinin aday olması gerektiğini düşünürken; Buğra Gökce’nin aday olarak gösterilmesini olumlu karşılarım.
Tabi bu kararın altında siyasi nedenler de var fakat ben kalp krizi geçiren bir hastanın (İzmir) içinde yaşayan bir hücre olarak şimdilik tek düşündüğüm; içinde beslendiğim organizmanın hayata geri dönmesi.
Dipnot: Gökce adaya düşüp seçimi de alırsa; Tunç Soyer ile arasında olduğu iddia edilen ihtilaftan ötürü devir-teslim töreni belki de son yılların en önemli siyasi olaylarından bir tanesi olacak. (Dönüşüm muhteşem olacak)
Seçim notlarımın ikinci bölümünde Buca’ya değinmek istiyorum.
Tam 25 tane aday adayı…
İçlerinde; hizmet anlayışına, belediyecilik tecrübesine, insani ilişkilerine, yönetme kabiliyetine güvendiğim isimler de var; şovmen bulduklarım da…
Daha tehlikelisi nitelikli görünüp kural tanımayanlar da var.
CHP Genel Merkezi’ne ve Parti Meclisi üyelerine buradan açıkça sesleniyorum. Kimseyi dinlemeyin; halkı dinleyin. Buca’da yaşayan sivil toplum örgütlerini dinleyin, adayların profilini, siyasi geçmişlerindeki duruşlarını ve yaptıkları çalışmaları ciddi bir şekilde inceleyin.
Aday belirleme sürecinde; illa ki anket veya mülakat tarzı bazı araştırmalar yapılıyordur fakat bu araştırmaların güvenilirliğinin de denetlenmesi şart.
Yani aday belirleme sürecinde yapılan araştırmalarda mümkün olabildiğince objektif kriterler uygulanmalıdır.
Geçtiğimiz 4 buçuk sene içinde Buca’da kent sorunlarının daha da derinleştiğini bilmeniz gerekiyor.
Buca sokaklarına girdiğiniz zaman bunu zaten açıkça gözlemleyebilirsiniz.
O yüzden tabiri caizse; İzmir’i kalp krizi geçiren bir hasta olarak nitelendirmişken; Buca’yı ise neredeyse beyin ölümü gerçekleşmek üzere olan bir hasta olarak nitelendirmek hiç de yanlış olmayacaktır…