Çeşme'de Görevlerimiz söyleşisi

Çeşme Halk Temsilcileri Meclisi, Çeşme STK Merkezi’nde “Görevlerimiz” başlıklı bir söyleşi düzenledi

  • Oluşturulma Tarihi : 28.05.2025 20:34
  • Güncelleme Tarihi : 28.05.2025 20:34
  • Kaynak : BÜLTEN
Çeşme'de Görevlerimiz söyleşisi haberinin görseli

Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi 24-25 Mayıs tarihlerinde Ankara’da birçok akademisyen, gazeteci, siyasetçi ve yurttaşın katılımıyla Cumhuriyetçiler Kurultayı’nı toplamıştı. Beş oturumda gerçekleşen toplantıda, Cumhuriyet’in nasıl kaybedildiği, laikliğin yeniden inşası, ülkenin emperyalizmin tahakkümünden nasıl kurtarılacağı ve ekonomide halk egemenliğinin nasıl kurulacağı tartışılırken, beşinci oturumda ise ileri bir tarihte yayınlanmak üzere sonuç bildirgesi üzerinde görüşmeler gerçekleştirilmişti.

Hafta sonu gerçektirilen kurultayın ardından bugün de Çeşme Halk Temsilcileri Meclisi “Cumhuriyetçiler Kurultayının Ardından-Görevlerimiz” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi.

THTM Kurucu Üyesi Levent Üzümcü ve THTM YK üyesi Emel Diril’in konuşmacı olarak katıldığı söyleşide ilk sözü Emel Diril aldı.

Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin hangi ihtiyaçlar doğrultusunda kurulduğuna ve temel ilkelerine değinerek söze başlayan Diril, konuşmasının devamında neden ilkeli bir siyasete ihtiyacımız var sorusunu da yanıtladı. 

Diril: Laiklik mücadelesi, bağımsızlık mücadelesi verilmeden verilemez


Diril sözlerini şöyle devam ettirdi:

“Seçilen milletvekilleri mecliste oy kullanmaya gitmezken parti grup toplantılarında oylamadan geçmiş bir yasaya karşı olduklarını söylemelerini inandırıcı ve samimi bulmuyoruz. Bugün laiklik sadece belirli günler ve haftalarda hatırlanan bir ilke haline geldi. Bizler laikliğin yalnızca yaşam biçimi tercihine indirilmesine karşıyız. Siyasi iktidarın özel olarak eğitimde dinselleşme saldırısı bir yandan devam ederken, bir yandan da özelleştirmeler ile birlikte temel ihtiyaçlara dönük boşluklar da tarikatlar, cemaatler eliyle doldurulmaktadır. Yerellere geldiğimizde ise bize siyaset olarak sunulan şeyin “kirli bir ortaklık” olarak devam ettiğini görüyoruz. Çiğli’de Süleymancılar tarikatına ait bir yurt yükseliyor. Çiğli Belediyesi 2020 yılında ruhsat vermiş. Karabağlar’da kocaman bir İsmailağa cemaati kaçak yurdu yükseliyor. Tarikat-sermaye ilişkisi ülkenin dört bir yanını sarmış durumda. Emekçileri, işçileri, toplumu ne kadar dinselleştirirseniz, o kadar kolay sömürürsünüz. Laiklik mücadelesi, bağımsızlık mücadelesi verilmeden verilemez”.

Diril konuşmasını “Bugün Kürt sorunu üzerinden konuşulan fetihçi, Yeni Osmanlıcı bir paradigma da topluma kabul ettirilmeye çalışılıyor. Bizler bu ülkenin aydınlanmacı, ilerici, sosyalist, cumhuriyetçileri olarak ülkeyi emperyalizmin müdahalesine açık hale getiren her türlü emperyalist projenin karşısındayız. Ülkedeki Türk, Kürt, etnik ayrım yapmadan yoksul emekçilerin sorununu bugün Lozan’ı tartışmaya açanların, Kürt Sorunu Cumhuriyet yüzünden oldu diyenlerin gerçekleri söylemediğini her fırsatta anlatmakla görevliyiz.” diyerek sonlandırdı.

Üzümcü: Varlığımızı güçlendirmenin tek yolu bir araya, omuz omuza gelmek

Diril’in ardından sözü THTM Kurucu Üyesi Levent Üzümcü aldı. Üzümcü, “Burada toplanan herkesin ülkemize karşı duyduğu kaygı ve istek aynı, bizler neler yapabilirizi konuşmalı ve büyütmeliyiz” diyerek söze başladı. 20 yılın sonunda temelde kaybedilen şeyin birbirimizle olan ilişki olduğunu vurgulayan Üzümcü, “Türkiye soğuk savaşın etkisiyle milliyetçi, muhafazakar hale geldi, sol hareketin yükseldiği 70’li yıllarda günün ilerisinde ve gerisinde olanlar birlikte hareket etmek yerine devletin, bu iki tarafı da karıştırmasıyla birbirine düşman hale getirildiler ve kimin kim olduğu belli olmayan bir toplum yarattılar, bu ilkesizliktir ve bizim ilkelerimize sahip çıkmamız gerekiyor” dedi. “Ülkede yaşayan herkesi bir görmek, herkesi bir saymak bir ilkesizliktir. Bugün bize oy vermeyenler vatanını sevmeyenlerdir demek büyük bir saçmalıktır diyen Üzümcü, “bizler, komünistler, bu zihniyetle mücadele ediyoruz. Buna karşı varlığımızı güçlendirmenin tek yolu bizim gibi insanlarla yan yana, omuz omuza gelerek güçlenmemizdir” dedi. Üzümcü sözlerini “Bu toplumun soğuk savaştan kalan en büyük travması komünistleri öcü gibi görmesidir. Bu artık yıkıldı, onların yarattığı sistem de çöktü, kapitalizm artık kendini siyasi ve ekonomik olarak yenileyemiyor, bizler bir araya gelmeliyiz ve bunun karşısında durmalıyız diyerek sonlandırdı. Söyleşi soru, cevap ve katkılarla sona erdi.