Sayfa Yükleniyor...
Yaz aylarının gelmesiyle birlikte tatil planları yapma heyecanı artıyor. Türkiye, turizm açısından sunduğu eşsiz doğal güzellikler ve tarihi mekanlarla hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çekiyor. Akdeniz'in masmavi denizlerinden Ege'nin göz alıcı koylarına, tarihi kalıntılardan modern tatil köylerine kadar geniş bir yelpazede seçenekler sunan Türkiye, her zevke hitap eden tatil fırsatlarıyla öne çıkıyor. Peki, Aksaray’da yapılabilecek etkinlikler neler? İşte Aksaray'da gezilecek yerler...
Kapadokya'nın büyüleyici atmosferinin kapılarını aralayan Aksaray, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çekiyor. Bu bölge, hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çeken birçok tarihi mekâna ev sahipliği yapıyor. Aksaray'ın merkezinde yer alan Selime Katedrali, Ihlara Vadisi'nin büyüleyici manzaraları ve Eflatun Pınar gibi tarihi yapılar, ziyaretçilere hem tarih hem de doğa dolu bir deneyim sunuyor. Kapadokya'nın başlangıç noktası olarak, Aksaray, bölgenin benzersiz coğrafyasını ve tarihi mirasını keşfetmek isteyenlerin ilk durağı haline geliyor. Peki, Aksaray’da yapılabilecek etkinlikler neler? İşte Aksaray'da gezilecek yerler...
Aksaray, tarihi ve doğal güzellikleriyle gezginlerin ilgisini çeken bir destinasyon olarak öne çıkıyor. Kapadokya'nın büyüleyici atmosferinin kapılarını aralayan bu şehir, hem tarihi hem de doğal zenginlikleriyle keşfetmeye değer. Aksaray'da gezilecek yerler arasında, eşsiz manzaralarıyla Ihlara Vadisi'nin derinlikleri, tarihi dokusuyla Acemhöyük höyüğü ve göz alıcı Selime Katedrali gibi önemli noktalar bulunuyor. Ayrıca, zengin kültürel mirası ve doğal güzellikleriyle bölge, ziyaretçilere unutulmaz bir keşif deneyimi sunuyor. Aksaray’ın tarihi ve kültürel zenginlikleri, hem yerli hem de yabancı turistler için keşfedilmesi gereken bir hazine niteliğindedir.
Aksaray İli Güzelyurt İlçesi sınırlarında yer alan Ihlara Vadisi, dünya üzerindeki en etkileyici kanyonlardan biri olarak öne çıkmaktadır. 18 kilometre uzunluğunda, ortalama 150 metre derinliğinde ve 200 metre genişliğinde olan bu vadi, binlerce yıl süren doğal ve insan etkileriyle oluşmuş büyük bir yaşam alanıdır. Ihlara Vadisi, tarih boyunca içinde insanların yaşadığı dünyanın en büyük kanyonlarından biri olma özelliği taşırken, vadinin şekillenmesinde ve yaşamın devamlılığında Melendiz Nehri’nin büyük rolü olmuştur.
Vadinin oluşumu, tektonik yükselmeler ve Hasandağı volkanının püskürmesinin ardından çöküntüye uğrayan alan üzerinde ilerleyen Melendiz Çayı'nın etkisiyle gerçekleşmiştir. Bu çayın binlerce yıl süren aşındırma süreci, vadi boyunca derin ve etkileyici güzellikler oluşturmuştur. Melendiz Çayı, vadi boyunca yaklaşık otuza yakın menderes çizerek, 18 kilometrelik uzunluğuna ulaşmıştır.
Ihlara Vadisi’nin bir diğer dikkat çekici özelliği ise doğasıdır. Vadinin tabanında, bozkır görünümündeki çevresine kıyasla yoğun yeşilliklerle dolu bağlar ve bahçeler bulunur. Bu yeşil örtü, vadiyi doğanın gizli bir cenneti gibi hissettirir. Vadi tabanındaki mikroklima etkisiyle, Akdeniz iklimine yakın bir iklim görülür ve bu, bölgedeki çeşitli bitkilerin, özellikle Antep fıstığının yetişmesine olanak tanır.
Vadideki kayalara oyulmuş freskli kiliseler, Ihlara Vadisi'nin eşsiz tarihi değerini yansıtır. Bu kiliseler, Hıristiyanlığın ilk yıllarına uzanan bir geçmişe sahiptir ve MS IV. yüzyıla kadar tarihlendirilen örnekleri içerir. Kiliseler, "Kapadokya Tipi" ve "Bizans Tipi" olarak iki ana resim tekniği ile süslenmiştir. Eğritaş, Ağaçaltı, Kokar, Pürenliseki ve Yılanlı Kiliseleri gibi örnekler, Kapadokya Tipi olarak bilinen tarzda yapılırken, Belisırma bölümündekiler Bizans Tipi resimlerle bezenmiştir.
Ihlara Vadisi, hem doğal hem de kültürel zenginlikleriyle, hem yerli hem de yabancı turistler için benzersiz bir keşif noktasıdır.
Acemhöyük, Anadolu'nun 4 bin yıl önceki en önemli maden üretim merkezlerinden biri olarak dikkat çeker. Aksaray'ın Güzelyurt İlçesi'nde yer alan bu büyük höyük, 700x600 metre boyutlarında ve 20 metre yüksekliğindedir, çevresindeki Aşağı Şehir ile birlikte oluşur. Kazı çalışmalarına 1962 yılında Prof. Dr. Nimet Özgüç öncülüğünde başlanmış, 1989'dan itibaren ise Prof. Dr. Aliye Öztan tarafından sürdürülmektedir.
Acemhöyük, Eski Tunç Çağı'ndan itibaren gelişmiş ve özellikle Asur Ticaret Kolonileri Çağı'nda zirveye ulaşmıştır. M.Ö. 18. yüzyılda meydana gelen büyük bir yangın, kentin parlak dönemine son vermiş, kent iki kez daha yeniden inşa edilmiştir ve M.Ö. 17. yüzyılda tamamen terk edilmiştir. Ancak, M.Ö. 6. yüzyıldan Roma dönemine kadar vadinin batı ve güney bölgelerinde bazı yerleşimler devam etmiştir.
Yavuz Sultan Selim’in Çaldıran Seferi sonrası bölgeye yerleşen gruplardan aldığı adıyla bilinen Acemhöyük, Asur ticaret kolonileri dönemiyle ilişkili önemli yapılar ve buluntular sunmaktadır. Sarıkaya Sarayı ve Hatipler Sarayı gibi anıtsal yapılar, dönemin zenginliğini ve ticaret ilişkilerini gözler önüne serer. Özellikle Sarıkaya Sarayı, iki katlı yapısıyla Anadolu'daki en iyi korunmuş ve zengin buluntulara sahip saraylardan biridir.
Acemhöyük, maden yatakları ve ticaret yollarının kesişiminde yer aldığı için, altın, gümüş, bakır gibi çeşitli metallerden yapılmış süs eşyaları ve diğer metal ürünlerin üretim merkezi olmuştur. Kazılarda, gümüş ve bakır külçeler ile zengin madeni eserler bulunmuş, bu da kentin ekonomik ve kültürel önemini ortaya koymuştur. Bu özellikleriyle Acemhöyük, Anadolu’nun tarihî ve kültürel mirasında önemli bir yer tutmaktadır.
Aksaray’daki Yılanlı Kilise, serbest Yunan Haçı planında tasarlanmış etkileyici bir yapıdır. Kilise, güneyde yer alan bir dehlizden beşik tonozlu narteks bölgesine geçiş sağlar. Narteksin kuzeyinde, küçük bir mezar şapeli bulunur ve geniş kemerli bir geçit, kiliseyle narteksin birleşmesini sağlar. Kilise, kuzey, güney ve doğudaki dar haç kollarıyla çevrili, tavanı kabartma bir haçla bezeli merkezi mekâna sahiptir. Doğudaki apsis ise basit korkuluk levhalarıyla sınırlanmış ve bir altar içerir.
Freskler, 9. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar tarihlendirilmektedir. Narteks tonozunda ve batı duvarında Son Yargı; kuzey duvarında (bugün mevcut olmayan) Lazarus'un Diriltilmesi ve Kudüs’e Giriş; doğu kemerinin iç yüzeyinde İsa, melekler, Yoakim, Anna, Zekeriya ve Elizabet tasvirleri yer alır. Ayrıca, doğu haç kolunda Meryem’e Müjde, Ziyaret ve Ioannes Prodromos ile Ioannes Khrysostomos; zafer kemerinin doğu yüzünde Stephanos ve Gamaliel; apsis kubbesinde İsa'nın Göğe Yükselişi resmedilmiştir.
Kilise içindeki fresklerde ayrıca, batı duvarında yılanlar tarafından saldırıya uğrayan dört kadın tasvir edilmektedir. Bu kadınlar, çeşitli günahları nedeniyle yılanlar tarafından cezalandırılır. Birinci kadın çocuklarını terk ettiği için, ikinci kadın çocuklarını beslemediği için, üçüncü kadın iftirada bulunduğu için, dördüncü kadın ise itaatsizlikten dolayı yılanlar tarafından ısırılır. Ayrıca, kuzeydeki mezar şapelinde Deesis sahneleri görülürken, batı duvarında yılanlar tarafından saldırıya uğramış dört kadın betimlenmiştir. Bu detaylar, kilisenin hem tarihi hem de sanatsal değerini vurgular.
Aksaray’ın Gülağaç ilçesinde yer alan Kızılkaya köyündeki Aşıklı Höyük, Anadolu’nun geleneksel kerpiç mimarisinin en eski örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Mimarlık tarihi açısından önemli bir yer tutan bu höyük, tıp tarihinde de bir ilke ev sahipliği yapmıştır; burada yapılan kazılarda, genç bir kadına dünyadaki ilk beyin ameliyatının yapıldığı izlenmiştir. Ameliyat izlerinin bulunduğu kafatası ve diğer önemli buluntular, Aksaray Müzesi’nde sergilenmektedir.
Aşıklı Höyük’te yapılan araştırmalar, yerleşik hayata geçişin ardından Aşıklı halkının tarıma başladığını göstermektedir. Yabani halde toplanan tahıllar ve bitkiler, burada ilk kez tarıma alınmış; arpa, buğday ve mercimek gibi tarıma alınmış ve yabani türleri kazılar sırasında bulunmuştur. Ayrıca, kazılarda elde edilen hayvan kalıntıları, bölgenin sakinlerinin koyun, keçi, yaban sığırı, domuz, kızıl geyik, alageyik ve karaca gibi hayvanları avladığını ortaya koymuştur.
Bölgenin volkanik yapısından kaynaklanan obsidyen (volkanik cam), Aşıklı halkının avcılık, kasaplık ve deri işçiliğinde kullandığı aletlerin ve silahların yapımında önemli bir malzeme olmuştur. On bin yıllık geçmişe sahip Aşıklı Höyük, 2009 yılında ziyaretçilere açılmıştır ve bölgenin tarihine ve kültürel mirasına ışık tutmaktadır.
Aksaray-Niğde sınırında yer alan Narlıgöl (Acıgöl), kalsiyum, sodyum ve bikarbonat açısından zengin termal suyu ile dikkat çekiyor. Dört mevsim farklı doğal güzellikler sunan bu krater gölü, 65 derece sıcaklıktaki termal suyu sayesinde önemli bir termal turizm potansiyeline sahip.
Narlıgöl’ün şifalı suyu, sedef hastalığı başta olmak üzere romatizmal ve cilt hastalıklarının tedavisinde etkili olarak biliniyor. Ayrıca, kan dolaşımını, kalp, damar, tansiyon ve nörolojik hastalıkları iyileştirici özelliklere sahip olduğu düşünülüyor. Uygun dozda kullanıldığında helyoterapi (sıcak su tedavisi) imkânı da sunuyor.
Son yıllarda, su seviyesinin azalması nedeniyle gölde kalp şeklinde bir görüntü oluşmuş, bu da Narlıgöl’ü eşsiz ve romantik bir destinasyon haline getirmiştir. Hem yerli hem de yabancı turistler için keşfedilmeyi bekleyen Narlıgöl, doğal güzellikleri ve sağlık yararlarıyla öne çıkıyor.
HABER MERKEZİ